Tarih: 25.04.2025 12:50

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM): Avrupa’nın Vicdanı ve Hukukun Üstünlüğünün Teminatı

Facebook Twitter Linked-in

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Nedir?

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 1959 yılında kurulmuş ve merkezi Fransa’nın Strasbourg kentinde bulunan uluslararası bir mahkemedir. Mahkemenin temel görevi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olan ülkelerin bu sözleşmeye uygun hareket edip etmediğini denetlemektir.

Yani kısaca, AİHM; vatandaşların kendi devletleri tarafından insan haklarının ihlal edildiğini düşündüklerinde başvurabildikleri, devletler üzerinde yaptırım gücü olan bir yargı organıdır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi: AİHM’in Temel Taşı

AİHM’in yargı yetkisini dayandırdığı en temel belge, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS)’dir. 1950 yılında imzalanan bu sözleşme, taraf devletlerin vatandaşlarına tanıması gereken temel hak ve özgürlükleri sıralar. Bu haklardan bazıları şunlardır:

Yaşam hakkı

İşkence yasağı

Adil yargılanma hakkı

Özel hayatın korunması

Düşünce, din ve ifade özgürlüğü

Toplantı ve örgütlenme hakkı

Mülkiyet hakkı

AİHS’yi imzalayan ülkeler, bu haklara saygı göstereceklerine ve vatandaşlarının hak ihlallerine karşı AİHM'e başvurma hakkına sahip olduğunu kabul ederler.

AİHM’e Kimler Başvurabilir?

AİHM’e bireysel başvuru yapmak için bazı koşulların yerine getirilmiş olması gerekir. Bunlar:

Başvurucu, bir birey, tüzel kişi (örneğin dernek) ya da grup olabilir.

Başvurunun hedefi, sözleşmeye taraf bir devlet olmalıdır.

Ulusal yargı yolları tükenmiş olmalıdır. Yani kişi, ülkesindeki tüm mahkeme yollarını denemeli ve yine de sonuç alamamış olmalıdır.

Başvuru, kararın kesinleşmesinden itibaren 4 ay içinde yapılmalıdır.

Başvuru ciddi olmalı, dayanaktan yoksun olmamalı ve kötü niyet taşımamalıdır.

Bu şartlar sağlandığında, bireyler AİHM’e doğrudan başvuru yapabilir. Başvuru ücretsizdir ve avukat tutma zorunluluğu yoktur; ancak mahkeme süreci karmaşık olduğu için hukuki destek önerilir.

Mahkeme Süreci Nasıl İşliyor?

AİHM’e yapılan başvurular önce ön incelemeye alınır. Başvurunun kabul edilebilir olup olmadığı değerlendirilir. Kabul edilebilir bulunan başvurular, devlet savunması istendikten sonra esas incelemeye alınır. Süreç genel olarak şu şekilde işler:

Başvuru yapılır.

Mahkeme, başvurunun şekil şartlarını inceler.

Kabul edilebilir bulunursa, ilgili devletten savunma talep edilir.

Taraflara uzlaşma önerilebilir.

Mahkeme, tarafları dinledikten sonra kararını verir.

Verilen kararlar bağlayıcıdır. Yani AİHM, bir devletin insan hakkı ihlali yaptığına karar verirse, o devlet bu karara uymak zorundadır.

AİHM Kararlarının Bağlayıcılığı ve Yaptırımlar

AİHM’in verdiği kararlar, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından denetlenir. Mahkeme, devletin bir ihlalde bulunduğuna hükmederse, devlet:

İhlalin sonuçlarını gidermek zorundadır (örneğin mağdura tazminat ödemek, yeniden yargılama yapmak gibi).

Kararın gereğini yerine getirmediğinde uluslararası baskı ve yaptırımlarla karşılaşabilir.

AİHM kararlarına uymayan devletler zaman içinde itibar kaybına uğrar, uluslararası ilişkilerde güvenilirliğini yitirir. Hatta ihlalin sistematik olduğu düşünülürse, üyelikten çıkarma gibi ağır yaptırımlar da gündeme gelebilir.

Türkiye ve AİHM İlişkisi

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni 1954 yılında onaylamış ve AİHM’in yargı yetkisini kabul etmiştir. O tarihten bu yana, birçok birey Türkiye’yi AİHM’e şikâyet etmiş ve Türkiye hakkında birçok karar verilmiştir.

En çok başvuru alan ülkeler arasında yer alan Türkiye, AİHM kararlarını çoğu zaman uygulasa da, bazı kritik davalarda eleştirilerin odağında yer almıştır. Özellikle ifade özgürlüğü, tutukluluk süreleri ve adil yargılanma hakkı gibi konularda mahkeme sık sık Türkiye lehine kararlar vermiştir.

AİHM’in Önemi: Adaletin Uluslararası Güvencesi

AİHM’in en büyük önemi, bireylere uluslararası düzeyde hak arama imkânı tanımasıdır. Kendi devletinden adalet bulamayan bir vatandaş, başka bir devletin veya uluslararası bir kurumun vicdanına emanet edilir. Bu durum, devletlerin keyfi hareket etmesini engeller, hukukun üstünlüğünü güçlendirir.

Aynı zamanda AİHM kararları, sadece bireysel tazminatlarla sınırlı değildir. Mahkeme kararları, ülkelerin hukuk sistemini reforme etmesine yol açar. Örneğin:

Cezaevlerinde tutuklu koşulları iyileştirilebilir.

İfade özgürlüğü alanında yasa değişiklikleri yapılabilir.

Kadına yönelik şiddet konusunda daha sıkı tedbirler alınabilir.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, günümüz dünyasında hukukun sınırlarını aşarak evrensel bir adalet anlayışı sunan ender kurumlardan biridir. Devletlerin gücüne karşı bireyleri koruyan bu yapı, adaletin uluslararası alanda da tesis edilebileceğini göstermektedir.

AİHM sadece mahkeme kararları değil; aynı zamanda bir vicdan muhafızı, demokrasi koruyucusu ve hukuk devletinin teminatı olarak görev yapmaktadır. Bireyler için olduğu kadar, devletler için de bu mahkeme bir aynadır. Ne kadar demokratik, ne kadar adil olduklarını burada görüyor, burada değerlendiriliyorlar.

Ve unutulmamalı: Adaletin sınırı yoktur, hak aramak bir ülke sınırına hapsedilemez.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —