Yargıtay'dan 'cinayet' açıklaması
Yargıtay resmî hesabından Hatice Kaçmaz cinayetiyle ilgili resmî açıklama yapıldı.
Editör: adalet.tv
23 Mart 2022 - 17:02
Yargıtay'ın resmî açıklaması: Bazı televizyon kanalları, internet siteleri ile sosyal medya hesapları üzerinden gündeme gelen, sanık Orhan Munis’in maktul Hatice Kaçmaz’ı kasten öldürmesi nedeniyle aldığı cezaya ilişkin haberler hakkında kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Sanık Orhan Munis’in, Ostim Serhat Mahallesi, İbrahim Karakoç parkında 13.09.2014 tarihinde saat 13:00 sıralarında, maktül Hatice Kaçmaz’ı çok sayıda bıçak darbesiyle öldürmesi eylemi nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca tasarlayarak öldürme suçundan TCK. 82/1-a maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmış, yapılan yargılama sonucunda; eylemde tasarlama koşullarının gerçekleşmediği kanaatine ulaşan mahkemece, sanığın kasten öldürme suçundan TCK.’nın 81/1 maddesi gereğince müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Mahkemenin dosya kapsamına da uygun kabulüne göre; sanık ve maktulün 30.06.2014 tarihinde bir dolmuşta tanışarak birbirlerine telefon numaralarını verdikleri, tesadüfi tanışmanın telefonla ve yüz yüze görüşme şeklinde devam ederek duygusal bir arkadaşlık ilişkisine dönüştüğü, sanığın maktule evlenme teklifinde bulunduğu, bu süreçte tarafların ailelerinin de tanıştıkları, ancak sanığın daha önceden kardeşini öldürmesi suçundan hükümlü olduğunun maktulün ailesi tarafından öğrenilmesi üzerine evliliğe izin verilmediği, sanık savunması, tanık beyanı ve HTS raporuna göre maktul ile sanık arasındaki görüşmenin devam ettiği, bu süreçte sanığın evlilikte aşırı ısrarcı olması maktulü sürekli takip etmesi, onu bunalttığı ve aralarında zaman zaman tartışmaların yaşandığı, sanığa ait cep telefonu kayıtlarına göre 30.06.2014 tarihinde saat 18:23’te maktulden sanığa gönderilen “kimsiniz” ile başlayıp hadisenin gerçekleştiği 13.09.2014 tarihinde en son saat 11:11’de “manyakkk” diye sonlanan 491 adet mesaj olduğu, bu mesajı üzerine; sanığın maktulü arayarak 30 dakika konuştukları, tarafsız tanık beyanına göre olaydan bir gün önce tarafların buluştukları anlaşılmıştır.
Sanık savunmasında; son olarak evlilik konusunu konuşmak üzere parkta buluşmaya karar verdiklerini, maktulün evlilik teklifini kabul etmediğini, ısrar edince hakaret teşkil eden sözler söyleyip kendisini ittiğini, bunun üzerine kendisini kaybedip maktulü bıçakladığını beyan etmiştir. Kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 11.03.2018 tarih ve 223-1386 sayılı kararı ile hüküm düzeltilerek onanmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, sanığın eyleminin tasarlama koşulları altında gerçekleştiğinden bahisle TCK. 82/1-a maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle yapılan itirazının Dairece kabul edilmediğinden dosya Ceza Genel Kurulu’na gönderilmiş, Kurul dosyayı 28.09.2021 tarihli gündemle görüşüp aşağıdaki şekilde karara bağlamıştır; Türk Ceza Kanunu’nda kasten öldürme suçlarının temel şekli 81. maddede düzenlenmiş olup yaptırımı müebbet hapis cezasıdır.
Tasarlama, kan gütme saiki gibi nitelikli haller gerçekleştiğinde aynı kanunun 82. maddesi gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırma söz konusu olacaktır. 765 sayılı TCK’nın yürürlüğe girdiği 1926 yılından bugüne kadar kasten öldürme suçlarında tasarlamanın yasal şartları doktrindeki görüşlere ve yargısal içtihatlara göre belirlenmiş olup “failin, bir kimsenin vücut bütünlüğüne ve yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili belirlenmiş kurgu dahilinde icra etmesi gerekmektedir.” (CGK 28.04.1998 tarih ve 117-155 sayılı karar) Yukarıda izah edildiği üzere tasarlamanın kabulü için; sanık tarafından öldürme kararının şarta bağlı olmaksızın verilmesi, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar zaman geçmiş olmasına rağmen sanığın bu karardan vazgeçmemesi, yaptığı plan doğrultusunda eylemini soğukkanlılıkla gerçekleştirmesi gereklidir. Bu içtihatlar doğrultusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı reddedilmiştir. Ceza Genel Kurulunca sanık hakkında verilen müebbet hapis cezasının azaltılması söz konusu değildir. Kaldı ki TCK.’nın 48. maddesi gereğince müebbet hapis cezası hükümlünün hayatı boyunca devam eder.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki 5275 sayılı Kanunun 107/2 maddesi gereğince müebbet hapis cezasına mahkum olanlar ancak iyi halli olarak 24 yılı hapiste geçirdikleri takdirde koşullu salıvermeden yararlanabileceklerdir. Meydana gelen olayda, maktulden kaynaklanan herhangi bir haksız hareket bulunmadığı gibi, sanığın soruşturma ve yargılama sırasında pişmanlık duyduğuna ilişkin beyan ve davranışları yargılamayı yapan mahkeme heyeti tarafından samimi görülmediğinden hakkında haksız tahrik ve takdiri indirim de uygulanmamıştır.
Ayrıca sanığın 22.02.2001 tarihinde işlemiş olduğu suç nedeniyle mahkum olduğu cezanın; şartlı tahliye tarihinden hak ederek tahliye tarihi arasındaki ceza süresinin de aynen infazı gerekecektir. Kanuni belirlilik içtihatların istikrarı ile sağlanmakta olup benzer olaylarda aynı kararların verilmesi adaletin gereğidir. Nitekim Yargıtayın en önemli görevlerinden biri ülke genelinde içtihat tutarlılığını sağlamaktır. Haberlerde ve bazı sosyal medya sitelerinde yer verilen “sanığın cezası indirildi”, “birkaç yıl yatıp çıkacak”, “evliliği kabul etmeyen kadının öldürülmesi indirim nedeni sayıldı”, “erkek yargı kadın katilini korudu” gibi ifadeler ile yer yer hakaret ve tehdit içeren yorumlar hukuki temelden yoksun olup, ifade ve basın özgürlüğü sınırlarını aşmakta, yargı gücünün tarafsızlık ve otoritesinin sağlanması amacına saldırı boyutlarına ulaşmaktadır. Bu ve benzeri şekilde Yargıtaya yönelik olarak yapılan haksız ve ölçüsüz eleştiriler kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesine neden olmaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Mahkemenin dosya kapsamına da uygun kabulüne göre; sanık ve maktulün 30.06.2014 tarihinde bir dolmuşta tanışarak birbirlerine telefon numaralarını verdikleri, tesadüfi tanışmanın telefonla ve yüz yüze görüşme şeklinde devam ederek duygusal bir arkadaşlık ilişkisine dönüştüğü, sanığın maktule evlenme teklifinde bulunduğu, bu süreçte tarafların ailelerinin de tanıştıkları, ancak sanığın daha önceden kardeşini öldürmesi suçundan hükümlü olduğunun maktulün ailesi tarafından öğrenilmesi üzerine evliliğe izin verilmediği, sanık savunması, tanık beyanı ve HTS raporuna göre maktul ile sanık arasındaki görüşmenin devam ettiği, bu süreçte sanığın evlilikte aşırı ısrarcı olması maktulü sürekli takip etmesi, onu bunalttığı ve aralarında zaman zaman tartışmaların yaşandığı, sanığa ait cep telefonu kayıtlarına göre 30.06.2014 tarihinde saat 18:23’te maktulden sanığa gönderilen “kimsiniz” ile başlayıp hadisenin gerçekleştiği 13.09.2014 tarihinde en son saat 11:11’de “manyakkk” diye sonlanan 491 adet mesaj olduğu, bu mesajı üzerine; sanığın maktulü arayarak 30 dakika konuştukları, tarafsız tanık beyanına göre olaydan bir gün önce tarafların buluştukları anlaşılmıştır.
Sanık savunmasında; son olarak evlilik konusunu konuşmak üzere parkta buluşmaya karar verdiklerini, maktulün evlilik teklifini kabul etmediğini, ısrar edince hakaret teşkil eden sözler söyleyip kendisini ittiğini, bunun üzerine kendisini kaybedip maktulü bıçakladığını beyan etmiştir. Kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 11.03.2018 tarih ve 223-1386 sayılı kararı ile hüküm düzeltilerek onanmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, sanığın eyleminin tasarlama koşulları altında gerçekleştiğinden bahisle TCK. 82/1-a maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği görüşüyle yapılan itirazının Dairece kabul edilmediğinden dosya Ceza Genel Kurulu’na gönderilmiş, Kurul dosyayı 28.09.2021 tarihli gündemle görüşüp aşağıdaki şekilde karara bağlamıştır; Türk Ceza Kanunu’nda kasten öldürme suçlarının temel şekli 81. maddede düzenlenmiş olup yaptırımı müebbet hapis cezasıdır.
Tasarlama, kan gütme saiki gibi nitelikli haller gerçekleştiğinde aynı kanunun 82. maddesi gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırma söz konusu olacaktır. 765 sayılı TCK’nın yürürlüğe girdiği 1926 yılından bugüne kadar kasten öldürme suçlarında tasarlamanın yasal şartları doktrindeki görüşlere ve yargısal içtihatlara göre belirlenmiş olup “failin, bir kimsenin vücut bütünlüğüne ve yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili belirlenmiş kurgu dahilinde icra etmesi gerekmektedir.” (CGK 28.04.1998 tarih ve 117-155 sayılı karar) Yukarıda izah edildiği üzere tasarlamanın kabulü için; sanık tarafından öldürme kararının şarta bağlı olmaksızın verilmesi, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar zaman geçmiş olmasına rağmen sanığın bu karardan vazgeçmemesi, yaptığı plan doğrultusunda eylemini soğukkanlılıkla gerçekleştirmesi gereklidir. Bu içtihatlar doğrultusunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı reddedilmiştir. Ceza Genel Kurulunca sanık hakkında verilen müebbet hapis cezasının azaltılması söz konusu değildir. Kaldı ki TCK.’nın 48. maddesi gereğince müebbet hapis cezası hükümlünün hayatı boyunca devam eder.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki 5275 sayılı Kanunun 107/2 maddesi gereğince müebbet hapis cezasına mahkum olanlar ancak iyi halli olarak 24 yılı hapiste geçirdikleri takdirde koşullu salıvermeden yararlanabileceklerdir. Meydana gelen olayda, maktulden kaynaklanan herhangi bir haksız hareket bulunmadığı gibi, sanığın soruşturma ve yargılama sırasında pişmanlık duyduğuna ilişkin beyan ve davranışları yargılamayı yapan mahkeme heyeti tarafından samimi görülmediğinden hakkında haksız tahrik ve takdiri indirim de uygulanmamıştır.
Ayrıca sanığın 22.02.2001 tarihinde işlemiş olduğu suç nedeniyle mahkum olduğu cezanın; şartlı tahliye tarihinden hak ederek tahliye tarihi arasındaki ceza süresinin de aynen infazı gerekecektir. Kanuni belirlilik içtihatların istikrarı ile sağlanmakta olup benzer olaylarda aynı kararların verilmesi adaletin gereğidir. Nitekim Yargıtayın en önemli görevlerinden biri ülke genelinde içtihat tutarlılığını sağlamaktır. Haberlerde ve bazı sosyal medya sitelerinde yer verilen “sanığın cezası indirildi”, “birkaç yıl yatıp çıkacak”, “evliliği kabul etmeyen kadının öldürülmesi indirim nedeni sayıldı”, “erkek yargı kadın katilini korudu” gibi ifadeler ile yer yer hakaret ve tehdit içeren yorumlar hukuki temelden yoksun olup, ifade ve basın özgürlüğü sınırlarını aşmakta, yargı gücünün tarafsızlık ve otoritesinin sağlanması amacına saldırı boyutlarına ulaşmaktadır. Bu ve benzeri şekilde Yargıtaya yönelik olarak yapılan haksız ve ölçüsüz eleştiriler kamuoyunun yanlış bilgilendirilmesine neden olmaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
FACEBOOK YORUMLAR