Uzmanlar Sıfır Atık Hareketi'nde gelinen noktayı değerlendirdi
- Hacettepe Üniversitesi Çevre Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülen Güllü: - "Sıfır Atık Hareketi sayesinde geri kazanım oranı yüzde 27,2'ye yükseldi. Atık miktarını azaltmaya yönelik çalışmaların devam ederek bu miktarın yüzde 70'lere çıkarılması gerekiyor, bunun yolu da organik atıklardan geçiyor" - Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Atık Yönetim Koordinatörü Doç. Dr. Ece Ümmü Deveci: - "Üniversiteler sıfır atık felsefesinin yaygınlaşması için sosyal sorumluluk projeleri yürüterek öğrencilerin çevre bilincinin artmasına katkı sağlıyor. Kampüslerden çıkan atıklarda geri dönüştürülme oranı yüzde 70'lere kadar çıkabiliyor"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğünde 2017'de başlatılan "Sıfır Atık Hareketi" ile 2022 sonu itibarıyla Türkiye genelinde 33,8 milyon ton atık geri dönüştürülürken, yüzde 13 olan geri kazanım oranı yüzde 27,2’ye yükseldi.
Çalışmalar kapsamında 164 bin binada sıfır atık sisteminin kurulumu tamamlanırken 530 milyon kilovatsaat enerji tasarrufu, 572 milyon metreküp su tasarrufu ve 69 milyon metreküp depolama alanından tasarruf edildi. Ayrıca 3,9 milyon ton sera gazı salımı önlendi, 347 milyon ağaç kurtarıldı, 87 milyon varil petrol, 650 milyon ton ham maddeden tasarruf sağlandı.
"Sıfır Atık Projesi", 14 Aralık 2022'de BM Genel Kurulu kararıyla da desteklendi ve 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan edildi.
Sıfır Atık Hareketi'nin önemi, örnek uygulamalar ve bundan sonra yapılması gerekenler hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Çevre Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülen Güllü, sıfır atık felsefesinin israfı önleyen, kaynakları düzgün, etkin ve verimli bir şekilde değerlendiren, atık oluşumunu engelleyen, oluştuğunda ise bundan ekonomik kazanç sağlanabilen bir bakış açısı olduğunu söyledi.
Bu felsefenin içselleştirmesi ve marketten iş yerlerine kadar her alanda özenle uygulanması gerektiğini belirten Güllü, "Köpük ambalaj içindeki domates üstünde plastik örtüsüyle bir buçuk katına satabiliyorlar. Hijyenik açıdan güzel ama aslında o domatesle birlikte 100-150 gram plastik atık oluşuyor. Bütün bunların felsefesinin değişmesi gerekiyor." dedi.
Sıfır Atık Hareketi sayesinde geri kazanım oranının yüzde 27,2'ye yükseldiğini, atık miktarını azaltmaya yönelik çalışmaların devam ederek bu miktarın yüzde 70'lere çıkarılması gerektiğini dile getiren Güllü, "Bunun yolu da organik atıklardan geçiyor. Organik atık miktarını azaltmak için de en başta organik atık oluşumunun önüne geçmek ve kompost uygulamalarını yaygınlaştırmak gerekiyor." diye konuştu.
- "Her gün kişi başı 1 ila 1,5 kilogram atık oluşuyor"
Türkiye'deki atıkların sanayi, enerji üretim tesisleri, madencilik faaliyetleri ve belediye kaynaklı olduğunu hatırlatan Güllü, şöyle devam etti:
"Toplam atıklarımızın içindeki yüzde 33'lük pay, belediyelerde oluşan evsel atıklar. Bununla ilgili Sıfır Atık Projesi başlatıldı, hemen arkasından sıfır atık yönetmeliğine dönüştü. Bu yönetmelik, atıkların toplanması ve değerlendirilmesiyle ilgili hizmeti düzgün vermeye yönelik hem belediyeleri yetkili kıldı hem de atık üreticisi dediğimiz kurum ve kuruluşlara bu atıkları niteliklerine göre ayrı biriktirme, miktarını beyan etme ve değerlendirmeye yönelik bir zorunluluk getirdi."
Güllü, günlük faaliyetler nedeniyle her gün kişi başı 1 ila 1,5 kilogram atık oluştuğunu, bu atıkların toplanması, taşınması ve depolanmasının ciddi kaynak gerektirdiğini ve belediyelerin, bütçelerinin yüzde 50-60'ını bu atıkları ortadan kaldırmak için harcadıklarını vurguladı.
Güllü, Türkiye'deki örnek sıfır atık uygulamalarına ilişkin şunları aktardı:
"Özellikle sebze, meyve üretiminin yüksek olduğu yerlerde, mesela Adana Yüreğir'de, halden ya da pazardan atıkları toplayıp kompost üreten belediyeler var. Çok ciddi işletmeler var. Belediye yapıyor bunu. Hatta bir gün önceki pazarın atıklarını topluyor, o atıkların içinde işte ezilmiş ama halen kullanılabilir nitelikte olanlardan yemek yapıp ertesi gün aş evlerinde dağıtıyorlar. Dünyadaki sıfır atık uygulamalarında ödül, ceza veya her ikisi birlikte kullanılabiliyor. Türkiye'de pek çok belediye, nitelikli atığını getirene ödül sistemini uyguluyor. Belediye, '1 kilogram kağıt getirdiğinde 50 kuruş vereyim.' diyor ve getirdiği atık karşılığında kartına puan yüklüyor. Bu puanı siz gidip marketlerde alışveriş için kullanabiliyorsunuz. Şu anda Türkiye'deki pek çok belediye bunu yapıyor. Çok etkili, verimli bir sistem."
- Depozito iade sistemi
Türkiye genelinde, 2024'te zorunlu hale gelecek depozito iade sisteminin pilot uygulamasına Ankara'nın Kızılcahamam ilçesinde geçen yılın temmuz ayında başlandığını anımsatan Güllü, "Kızılcahamam genelinde 4 farklı yerli ve yabancı üretici firmanın toplamda 5 depozito iade makinesi bulunuyor. Şu anda tüm atıkların yüzde 15'ini biz depozito makinelerinden topluyoruz. Makinelere temiz ve nitelikli atık geliyor. Buradaki pilot uygulamanın amacı cihazların performanslarını ve Türkiye Çevre Ajansının (TÜÇA) kurduğu yazılımı test etmek." ifadelerini kullandı.
Güllü, depozito iade sisteminin çalışması hakkında şu bilgileri verdi:
"Siz ürünü tükettikten sonra içecek ambalajınızı boş bir şekilde makineye götürüyorsunuz. T.C. kimlik numaranızı giriyorsunuz. Girdikten sonra şişeyi atıyorsunuz. Attığınız şişenin barkoduna göre 1 TÜÇA hesabınıza aktarılıyor. Bir TÜÇA şu anda 25 kuruş. Her yüklediğiniz ambalaj için para alıyorsunuz. Tabii bugün için büyük, küçük veya cam şişede fiyat farkı yok ama ileride bunların çeşitlendirilmesi mümkün."
- "Sıfır Atık Projesi atıkları değerli hale getirdi"
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Atık Yönetim Koordinatörü Doç. Dr. Ece Ümmü Deveci, Türkiye'de özellikle son 3 yılda atıkların geri kazanımıyla ilgili ciddi artış sağlandığını kaydetti.
Deveci, "Sıfır Atık Projesi Cumhurbaşkanlığı seviyesinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığında başlatıldı ama Emine Erdoğan Hanımefendi'nin himayelerinde olması bu işin farkındalığının en üst seviyede tutulmasını sağladı. Sokaktaki çocuğa bile sorsanız sıfır atığı bilir hale geldi ve bu konuda çalışan kurum ve kuruluşlar ön plana çıktı. Avrupa'da daha tanınır hale geldi." değerlendirmesini yaptı.
Üniversitelerin sıfır atık felsefesinin yaygınlaşması için sosyal sorumluluk projeleri yürüterek öğrencilerin çevre bilincinin artmasına katkı sağladığını anlatan Deveci, kampüslerden çıkan atıklarda geri dönüştürülme oranının yüzde 70'lere kadar çıkabildiğine dikkati çekti.
Depozito iade sisteminin öncelikle öğrenci sayısı fazla olan üniversitelerde uygulanması gerektiğini dile getiren Deveci, sistemin tüm Türkiye'de uygulanmaya başladıktan sonra çevreye zararlı yakıt türlerine alternatif olarak geliştirilmiş bir çevre teknolojisi ürünü olan Atıktan Türetilmiş Yakıt (ATY) tesislerinin artırılmasına odaklanılmasını önerdi.
Deveci, sözlerini şöyle tamamladı:
"Mesela kağıt bardak veya elinizi sildiğiniz peçeteler aslında dönüştürülemiyor ama enerji üretiminde çok rahat kullanılabiliyoruz. Enerji üretimiyle ilgili ATY tesislerinin artırılması sıfır atık sisteminin bir sonraki adımda nasıl yönetileceğini gösterecek ve ATY tesisleri eğer üniversitelere yakın olursa üniversite içerisinde kağıt bardak, peçete ve başka ambalajların kaynağında toplanmasını ve organikle karışmasını engelleyebileceğiz. Eğer bunu da yaparsak o zaman üniversiteler gerçekten sıfır atık olacak."
FACEBOOK YORUMLAR