Silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan 'müdafii nedeniyle' yargıtay bozma nedeni
Silahlı terör örgütü üyesi olmak (TCK 314/2) maddesinde düzenlenen ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 3. maddesi ile yapılan yargılamalarda müdafiinin olmaması yargıtay tarafından bozma nedeni sayılmaktadır. Bunun temel şartları özel haberimizde.
Silahlı terör örgütüne üye olanların yargılamaları sırasında birçok nedenle yargıtay tarafından bozma yapılmaktadır. 5 yıl ve üzeri ceza verilmesi halinde müdafiinin yokluğu yargıtay tarafından bozma nedeni yapılmıştır. Örnek dosyalarda olduğu gibi suç isnadı altında olan şüpheli ya da sanık için önemli olan husus, tehdit altında tutulduğu hapis cezasının alt veya üst sınırının miktarıdır. Bu ceza miktarını, suçun temel şekli için ya da uygulanması zorunlu nitelikli halleri veya ağırlaştırıcı sebepleri için öngörülmüş olmasının pratikte sanık veya şüpheli için hiç bir önemi bulunmamaktadır.
Aksi yöndeki düşünce, ceza ve adalet sistemimizin kabul ettiği "bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekillerinin aynı suç sayılacağı" olgusuna, kişisel savunmada kural olarak ihtiyari müdafilik sistemini benimseyen l412 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) rağmına, zorunlu müdafıilik sistemin önemli ölçüde genişleten, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinden daha geniş bir teminat içeren 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 150/3. maddesinin amaç ve kapsamına, dürüstlük ilkesine ve adil yargılanma hakkına uygun düşmeyeceği anlaşılmaktadır. (CMK 150. maddesi ise haberimizin en alt kısmında yer almaktadır.)
"YARGITAY BOZMA NEDENİ OLARAK KABUL EDİYOR"
Ülkemiz yasalarında 5237 sayılı TCK'nın 314/2. maddesinde düzenlenen ve 3713 sayılı TMK'nın 3. maddesinde tadat olunan mutlak terör suçlarından olması nedeniyle aynı kanunun 5. maddesinin zorunlu olarak uygulanmasını gerektiren silahlı terör örgütü üyesi olmak suçlarında cezanın alt sınırının 5 yıldan fazla olduğu bilinmektedir.
Bu nedenlerle hakkında yargılama yapılan sanıklar için, “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan yapılan yargılama esnasında, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 150/3 maddesi gereğince isteğine bağlı olmaksızın hatta açıkça müdafi istemediğini beyan etse bile müdafii görevlendirme zorunluluğu bulunmaktadır. Yani kişinin keyfiyetine bakılmaksızın mahkeme heyeti müdafii olmadan yargılama yapmamalıdır.
Bu zorunluluğa uyulmamasının temyizen inceleme konusu yapılıp yapılamayacağına bakılırsa;
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK), “Duruşmada hazır bulunacaklar” kenar başlıklı 188/1. maddesinde; "Duruşmada, hükme katılacak hakimler ve Cumhuriyet savcısı ile zabıt katibinin ve kanunun zorunlu müdafiliği kabul ettiği hallerde müdafiinin hazır bulanması şarttır." denilmek suretiyle duruşmada hazır bulunması gerekenler gösterilirken "zorunlu müdafii "de mahkeme heyetinden sayıldığı biliniyor.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 289. maddesinin 1-A ve E bentlerinde ise, "mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması ile Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken kişilerin yokluğunda duruşma yapılması", hukuka kesin aykırılık halleri dahilinde sayılmıştır.
Yukarıda sayılan nedenlerden dolayı bu ve benzer örnek dosyalarda yargılama esnasında müdafii bulunmaması yargıtay tarafından bozma (yeniden yargılama) nedeni sayılmıştır.
CMK İLE MÜDAFİİN GÖREVLENDİRİLMESİ
Madde 150 – (Değişik: 06 Aralık 2006 tarih 5560/21 madde)
(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.
(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir.
(3) Alt sınırı 5 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada 2. fıkra hükmü uygulanır.
(4) Zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar, Türkiye Barolar Birliğinin (TBB) görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
adalet.tv / hukuk servisi – özel haber