Sanatçı Ali Poyrazoğlu: "50 yıllık Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'ndan bir afiş bile kalmadı"
- "İyi tahsil aldım ama bu tahsil okuduğum okullar, kitaplar, bildiğim diller falan değil. Ben hatalarımın üniversitelerinden mezun oldum" - "Fatsa'da din dersi alarak Kur'an kursuna giderek büyüdüm. Hafız olarak bitirdim kursu. Ailem, bizim doğu ile batı arasında bir köprünün üzerinde ayakta durmamızı sağlamaya çalışan bir aile idi"
Kültür, sanat, bilim, spor, siyaset ve iş dünyasının duayen isimlerini "Türkiye'nin Çınarları" projesi kapsamında fotoğraflayan Anadolu Ajansı, bu kapsamda sanatçı Ali Poyrazoğlu'nu da fotoğrafladı.
Sinema ve tiyatronun yanı sıra televizyonda başrol oynadığı dizilerde unutulmaz karakterlere imza atan sanatçı, yanan tiyatrosunu, sanata bakışını ve anılarla dolu hayat hikayesini AA muhabirine anlattı.
- "Yangında hepsi kül oldu"
Poyrazoğlu, en kötü şartlarda dahi tiyatroyu bırakmadığını dile getirerek, "Tiyatro da beni bırakmadı açıkçası. Bakın bu sene Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nun 50. yılı oldu. Onu görkemli bir şekilde kutlamak istiyordum. Planım bir müze yapmaktı. Onunla ilgili hazırlıklar yapıyordum. Dünyanın çeşitli yerlerinden, yıllar boyu 200 parça 18 ve 19. asır Osmanlı kuklaları toplamıştım. Nadir bir maske koleksiyonu, 25 çok önemli ressamın tablosu ve bir sürü kitabı bir müze olarak bağışlayacaktım. Ama 50 yıllık Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'ndan bir afiş bile kalmadı. Yangında hepsi kül oldu. Şimdi küllerden yeniden doğabilmek için 50+1 dedik ve yeniden kukla toplamaya başladım." açıklamasını yaptı.
Tiyatrosunu 50 yıldır seyircinin ayakta tuttuğunu kaydeden sanatçı, müzeyi onlara borçlu hissettiği için açmak istediğinin altını çizdi.
- "20 yılda 600 bin insana eğitim verdim"
Ali Poyrazoğlu, yangından sonra birçok yerden destek mesajları aldığını aktararak, "Desteğin daha çok tiyatrocu meslektaşlarımdan geleceğini düşünüyordum ama çok şaşırdım, ilk önce Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy telefon etti. 'Ne yapabiliriz? Ne isterseniz yapmaya hazırız.' dedi. Ardından Bodrum Belediye Başkanı ve birçok belediye başkanı aradı. Bazı iş adamları destek olmak istedi sağ olsunlar. Her şeye rağmen iyi ki seyircimiz var, tiyatromuz devam ediyor." diye konuştu.
Özel tiyatro idare etmenin holding yönetmek kadar zor olduğunu vurgulayan sanatçı, şu bilgileri verdi:
"Sanatla uğraşmak bir meydan okumadır. Sanatçılar yaşamdaki bütün çarpıklıklara meydan okuyarak dünyadan geçer ve yaşadıkları çağın tanığı olur. İyi bir sanatçı olabilmek için de birkaç farklı disiplinde ses çıkarabilecek bilgiye sahip olabilmeniz gerekiyor. Benim de çok şapkam var. Türkiye'deki en büyük kurumsal yapılara gelecek tasarımı eğitimleri veriyorum. 20 yılda 600 bin insana eğitim verdim bu sektörde. Ailemden dolayı genç yaşlarda ticaretle uğraşmak durumunda kaldım. Bu kadar çok firmaya kriz yönetimi veren bir adam olarak kendi krizlerimde de bu bilgileri kullanıyorum. Koleksiyonumun yanması büyük bir kriz. Her şey yandı gitti ama ben bunu bir fırsat olarak görüyor ve yeni baştan başlamayı tercih ediyorum. Tiyatromuzda daha önce de pek çok kriz oldu. Sıkı yönetim, terör olayları, ekonomik krizlerde battık iki kere. Kültüre sahip çıkan tüm seyircilerimiz benim meslektaşım. Bir kriz oldu diye küsüp onları yarı yolda bırakamam."
- "Gavur olmayacağım, gavur olmak istemiyorum, diye ağlıyordum"
Poyrazoğlu, içinde çalan şarkının bitmesine izin vermediğini belirterek, "Hatalarım benim için okul oldu. Ben iyi tahsil aldım ama bu tahsil okuduğum okullar, kitaplar, bildiğim diller falan değil. Ben hatalarımın üniversitelerinden mezun oldum. Bir kere yaptığım hatayı bir daha tekrarlamam. Hz. Muhammed'in hadisi şerifinde söylediği bir söz vardır: 'İki günü aynı olan ziyandadır.' Ben de hiçbir günüm kayıp olmasın diye, her günümü ayrı bir şenliğe çevirmeye çalıştım." ifadelerini kullandı.
Çocukken evde Fransızca konuşarak büyüdüğüne dikkati çeken oyuncu, şöyle devam etti:
"Ama aynı zamanda Fatsa'da din dersi alarak Kur'an kursuna giderek büyüdüm. Hafız olarak bitirdim kursu. Ailem, bizim doğu ile batı arasında bir köprünün üzerinde ayakta durmamızı sağlamaya çalışan bir aile idi. Annem Rusça ve Arapça biliyordu. Hatta Kur'an-ı Kerim'i okuyor, bize tercüme edecek kadar biliyordu. Fransızca konuşuluyordu evin içerisinde. Öğrenelim diye yapılıyordu. Ben de 'Gavur olmayacağım, gavur olmak istemiyorum.' diye ağlıyordum. Ama tabii ki bize çok büyük bir avantaj sağladı bu eğitim. Bütün bunlar beni iyi silahlandırdı ve doğu ile batı arasında durmamı, iki tarafı da inceleyip sentez yaratabilecek bir zihin haline varmamı sağladı. Benim için önemli bir şanstı."
Poyrazoğlu, çocukken kukla tiyatrosu yaptığını sözlerine ekleyerek, "Mendillerden kurup gardırobun içerisinde tiyatro yapardım kendi kendime. İlk tiyatromu 5 yaşında açtım. Yemek masasının altında, hem de biletliydi. Evdekilere yaptım gösterimi." ifadelerini kullandı.
Sosyal medyayı da aktif takip ettiğinin altını çizen sanatçı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mizahı da ciddi işi de politik tartışmaları da hepsini takip ediyorum. Çünkü Türkiye'deki demografik yapıdaki değişimi takip ettiğin zaman, hal ve gidişatı doğru okuyabilirsin ancak. Ben de farklılaşmaları, hem yakından hem uzaktan hem içeriden hem de dışarıdan takip ediyorum. Benim işim gözlemlemek, bakmak, seyretmek. Sonra onu herhangi bir şekilde anlatmak. Dijital platformlara yönelik ilginin de farkındayım. Bütün Türkiye Netflix ve Disney'de işe girdi sanki, akşamları çalışıyor gibi. Kime sorsam o mecralarda bir şeyler izliyor."
- Ali Poyrazoğlu
İstanbul Konservatuvarı Tiyatro Bölümünü bitirdikten sonra İngiltere ve Fransa'da tiyatro okuyan Poyrazoğlu, oyunculuğa Şehir Tiyatrolarında başladı.
Sanatçı, özel tiyatrolarda oyuncu ve yönetmen olarak çalıştıktan sonra, 1972'de Ali Poyrazoğlu Tiyatrosunu kurdu. Türk ve dünya yazarlarının modern oyunlarını sergiledi. 70 filmde başrol oynayan sanatçı, 45 oyunu Türkçeye çevirdi. Çevirileri özel tiyatrolarla Devlet Tiyatroları ve Şehir Tiyatrolarında sahnelendi.
Ali Poyrazoğlu, Yunanistan, Almanya, İsviçre, İngiltere, Fransa, Avusturalya ve Avusturya'da sahne aldı. 1998'de Broadway'de sahnelenen ve büyük ilgi gören "Pera" adlı yapımda başrollerden birini oynayan sanatçı, Amerikan tiyatrosunun ünlü oyuncularıyla çalıştı. Yarattığı karakterler Amerikalı eleştirmenler ve tiyatro seyircisi tarafından büyük beğeniyle karşılandı.
Pek çok radyo ve televizyon oyunu da yazıp yöneten Poyrazoğlu, Paris'te kendi yazdığı "İçimdeki Timsah" adlı oyunu Fransızca olarak "Le Crocodile En Moi!" adıyla sahneledi. Yazıları çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanan oyuncu, Yeni Yüzyıl ve Sabah gazetelerinde 12 yıl köşe yazarlığı yaptı.
Sanatçı Poyrazoğlu, büyük ilgiyle izlenen "Gölgede Muhabbet" adlı programla 12 yıl radyoda dinleyiciyle buluştu.
Poyrazoğlu'nun rol aldığı oyunlardan bazıları şöyle:
"Düşenin Dostu", "Evet Evet Evet", "Hakkımı Ver Hakkı", "Kelebek", "İpteki", "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım", "Deliler Boşandı", "Çılgınlar Kulübü", "Orkestra", "Oğlum Çiçek Açtı", "Babam Dokuz Doğurdu", "Uzaktaki Piyano Sesleri", "Ali Harikalar Diyarında", "Eski Çamlar Bardak Oldu", "Ödünç Yaşamlar", "Kobay", "Sağlık Olsun", "Ben Eskiden Küçüktüm", "İyi Günde Kötü Günde", "Tak Tak Takıntı", "Tanımadığım Adamlar", "İçimdeki Timsah", "Beni Yeniden Sev", "Kaplumbağa", "Asi Kuş", "Küçük Prens Bana Dedi ki", "Tamamla Bizi Ey Aşk", "Hayatım Roman", "Şıngır Şıngır Beyoğlu" sanatçının rol aldığı sayısız oyundan birkaçı.
"Canavar Cafer", "Namus Uğruna", "Çılgın Kızlar", "Asiye Nasıl Kurtulur", "Arkadaşım Şeytan", "Dokuz", "O Şimdi Asker", "Ayın Karanlık Yüzü", "Koltuk", "Erkekler" adlı filmlerde de rol alan sanatçı ayrıca "Ali Uyanık", "Darısı Başımıza", "İnsanlık Hali", "Kim Bunlar", "Sünnet Holding" ve "Aile Bağları" adlı televizyon dizilerinde de oynadı.
Sanatçı "Ödünç Yaşamlar", "İçimdeki Timsah", "Bir Sen Kaldın Yalnızlık Gelince", "Tamamla Bizi Ey Aşk", "Usta ile Çırak" ve "Ben Eskiden Küçüktüm" adlı Türkçe kitaplar ile "Le theatre Interdit", "Le Crocodile en Moi" başlıklı Fransızca kitapları kaleme aldı.
Sinema ve tiyatroda birçok kez en iyi oyuncu ve en iyi yönetmen seçilen Poyrazoğlu, Borusan Filarmoni Orkestrasını ve İDOB Orkestrasını özel konserlerde yönetti.
Sahnede 50. yılını Atatürk Kültür Merkezi'nde "Şıngır Şıngır Beyoğlu" oyunuyla kutlayan sanatçı, klasik müzik, opera ve tiyatroyu buluşturan yeni eseri "Desiderata-İnsan Sesine Konan Kuş" ile de AKM'de sahne aldı.
FACEBOOK YORUMLAR