PKK ve DHKP-C'nin Savcı ve Hakim Suikastleri: Yargı Düzenine Yönelik Tehditler

Terör örgütleri PKK ve DHKP-C’nin Savcı ve Hakim Suikastleri: "Yargı Düzenine Yönelik Tehditler"

PKK ve DHKP-C'nin Savcı ve Hakim Suikastleri: Yargı Düzenine Yönelik Tehditler
Editör: adalet.tv
10 Nisan 2025 - 11:31 - Güncelleme: 10 Nisan 2025 - 12:01
Türkiye, terör örgütlerinin hukuk sistemine yönelik gerçekleştirdiği saldırılar hafızalardan silinmedi. PKK ve DHKP-C gibi terör örgütleri, yıllardır hukuk mensuplarını hedef alarak, yargının bağımsızlığına ve adaletin sağlanmasına yönelik ciddi tehditlerde bulunmuştur. Bu tür saldırılar, hem yargı sisteminin güvenliğini zedelemek hem de toplumda adaletin işlemesi konusunda derin şüpheler oluşturmak amacı taşımaktadır.

PKK ve Yargıya Yönelik Saldırıları
Terör örgütü PKK, uzun yıllardır Türkiye'de terör eylemleri gerçekleştiren ve devlete karşı şiddet kullanan bir örgüt olarak biliniyor. Ancak bu örgüt, son yıllarda sadece güvenlik güçlerine değil, aynı zamanda yargı mensuplarına yönelik de saldırılar düzenlemektedir. PKK'nın amacı, adalet sisteminin işleyişine müdahale etmek ve kendi ideolojik hedeflerine ulaşmak için yargı mekanizmalarını zayıflatmaktır.

Birçok PKK mensubu, yargı mensuplarını öldürmek suretiyle, hukukun üstünlüğünü hedef almış ve yargı organlarını sindirmeyi amaçlamıştır. Bu tür saldırılar, özellikle devlete karşı açılan davalarda yargı mensuplarına yönelik tehditlerin artmasına neden olmuştur.

Hakan Kılıç’ın Şehit Edilmesi
PKK tarafından gerçekleştirilen en dikkat çekici yargı suikastlerinden biri, 2012 yılında Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde Cumhuriyet Savcısı Hakan Kılıç’ın şehit edilmesidir. Hakan Kılıç, PKK'nın bölgedeki faaliyetlerini soruşturuyordu. PKK üyeleri tarafından düzenlenen silahlı saldırı sonucunda şehit olan Kılıç, bölgedeki terör faaliyetlerini engellemeye yönelik önemli bir engeldi. Bu suikast, terör örgütü PKK'nın yargıyı hedef alarak adaletin sağlanmasını engellemeyi amaçladığını gösteren somut bir örnek olarak tarihe geçti.

İstanbul’da Savcıya Yönelik Suikast
Bir diğer önemli örnek ise 2016 yılında İstanbul'da gerçekleştirilen bir saldırıdır. Bu saldırıda, İstanbul Adalet Sarayı’nda görevli Cumhuriyet Savcısı Evliya Çalışkan’a suikast girişimi düzenlendi. Neyse ki, savcı ve koruması bu saldırıdan sağ kurtulmayı başardı. Ancak terör örgütü PKK’nın yargıya olan saldırılarını daha da pervasızlaştırdığı bir dönemde bu saldırı, büyük bir endişe yarattı.

DHKP-C’nin Yargıyı Hedef Alması
DHKP-C, ideolojik olarak farklı bir çizgide olsa da, yargı mensuplarına yönelik öldürücü saldırılarda bulunan bir diğer örgüttür. Özellikle 2010’lu yıllarda, bu örgüt de kendi siyasi amaçları doğrultusunda yargıyı hedef almaya başlamıştır. DHKP-C'nin savcı ve hakimlere yönelik eylemleri, Türkiye'deki yargı sistemini tehdit eden bir diğer boyutu oluşturmaktadır.

Başsavcı Murat Uzun'un şehit edilmesi
Tunceli Cumhuriyet Başsavcısı Murat Uzun, Başsavcı Uzun, 19 Eylül 2012'de Ovacık Kandolar Mahallesi'nde adliye lojmanlarındaki evinin bulunduğu binaya girdiği sırada PKK'lı teröristler tarafından uğradığı silahlı saldırıda ağır yaralanmış, kaldırıldığı hastanede şehit olmuştu. Saldırıyı gerçekleştiren teröristler, güvenlik güçlerinin operasyonuyla etkisiz hale getirildi. Başsavcı Uzun’un şehit edilmesi, Türkiye’deki yargı sistemine yönelik terör örgütlerinin saldırılarının bir başka örneği oldu. 

Mehmet Selim Kiraz Suikasti
DHKP-C tarafından gerçekleştirilen en bilinen ve korkunç saldırılardan biri, 2015 yılında İstanbul Adalet Sarayı'nda görevli Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’a yönelik gerçekleştirilen suikasttır. Savcı Kiraz, İstanbul'daki Gezi Parkı eylemleriyle ilgili soruşturma yürütüyordu. DHKP-C üyeleri tarafından rehin alınan savcı, örgütün taleplerini kabul etmeyince, şehit edilmiştir.

Bu suikast, sadece yargıya yönelik bir saldırı değil, aynı zamanda terör örgütlerinin Türkiye’deki hukuk düzenine karşı gerçekleştirdiği doğrudan bir meydan okuma olarak tarihe geçmiştir. Terör örgütleri saldırılar ile amaçlarına ulaşamamışlardır. Şehit savcı Mehmet Selim Kiraz’ın vefatı, toplumda büyük bir şok etkisi yaratmış, yargı mensuplarına yönelik tehditlerin boyutlarını gözler önüne sermiştir.

İzmir Adliyesine Bombalı Saldırı
2017 İzmir saldırısı, 5 Ocak 2017'de yerel saatle 16.00 civarı İzmir ilinin Bayraklı ilçesinde bombalı araç ile gerçekleştirilen saldırıdır. Saldırıda polis memuru Fethi Sekin ve adliye çalışanı Musa Can şehit oldu. Üçü polis, 7 kişi ise yaralandı. Üç teröristten ikisi öldürüldü, biri de olay yerinden kaçtı. Saldırıyı terör örgütü PKK üstlendi.

Başsavcı Akın Gürlek'in Tehdit Edilmesi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'in göreve başladıktan sonra PKK ve DHKP/C gibi terör örgütleri tarafından tehdit edildiği daha önce basına yansımıştı. Başsavcı Gürlek'in tehditler karşısında görevine devam ettiği biliniyor. Terör örgütleri tehditler ile İstanbul'da devam eden örgütsel davalara etki etmek istiyor.

Sol örgütlerin yanı sıra sağ örgütlerde (FETÖ) yargılamalara etki etmek için yurt dışında bulunan sahte sosyal medya hesaplarından savcı ve hakimleri tehdit etmişti.

DHKP-C’nin Yargıya Yönelik Tehditleri
DHKP-C, sadece silahlı saldırılarla değil, aynı zamanda tehdit edici dil kullanarak da yargı mensuplarına yönelik psikolojik baskı oluşturmuştur. Örgüt üyeleri, çeşitli davalarda yargı mensuplarını hedef alarak, bu kişileri korkutmaya ve adaletin işleyişine engel olmaya çalışmışlardır. Savcılara ve hakime yapılan tehditler, örgütün yargı mekanizmasına karşı duyduğu öfkenin bir yansımasıdır.

Yargı Mensuplarına Yönelik Saldırıların Sonuçları
Terör örgütü PKK ve DHKP-C'nin yargı mensuplarına yönelik saldırıları, yalnızca bireylerin güvenliğini tehlikeye atmakla kalmamış, aynı zamanda adaletin sağlanması sürecini de derinden etkilemiştir. Yargı, bir ülkenin hukukun üstünlüğü ilkesinin en önemli unsurlarından biridir. Terör örgütlerinin bu tür saldırılarla yargıyı sindirmeye çalışması, toplumda adaletin tarafsız ve bağımsız bir şekilde işlemeyeceği algısını yaratmaktadır.

Bu tür saldırıların en önemli sonuçlarından biri de, yargı mensuplarının üzerindeki korku ve baskıdır. Saldırılar, yargıçları ve savcıları, bağımsız kararlar almak konusunda çekincelere sevk edebilir. Ayrıca, yargı sisteminin güvenliği konusunda ciddi endişeler doğurur.

Hukukun Üstünlüğü ve Güvenlik Önlemleri
Terör örgütü PKK ve DHKP-C gibi terör örgütlerinin yargıya yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyadaki adalet sistemleri için büyük bir tehdit oluşturuyor. Yargı, halkın güvenliği için en önemli denetim organlarından biridir ve bu tür saldırılar adaletin sağlanmasını engelleyebilir.

Ülkemiz, bu tür saldırılara karşı yargıyı korumak adına güvenlik önlemlerini artırmalı, yargı mensuplarının güvenliğini sağlamak için daha fazla tedbir almalıdır. Yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü ilkesi ve adaletin sağlanması için, terör örgütlerinin bu tür tehditlerine karşı kararlı bir duruş sergilenmesi gerektiği açıktır. Bu, sadece yargı mensuplarının güvenliğini sağlamak değil, aynı zamanda toplumda adaletin işleyişine duyulan güveni korumak adına da önemlidir.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum