Mal varlığına uygulanan ihtiyati tedbirin uzun sürmesi konusu
Anayasa Mahkemesi (AYM) İkinci Bölümü 13 Nisan 2021 tarihinde, B. Akbacı (Başvuru No: 2018/14389) başvurusunda, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verildiğini duyurdu.
Editör: adalet.tv
16 Ağustos 2021 - 17:00
Anayasa Mahkemesi, gündemi ilgilendiren konularda önemli kararlar vermeye devam ediyor. AYM'nin resmi sayfasından son olarak Mal varlığına uygulanan ihtiyati tedbirin uzun sürmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edilmesi konusuyla ilgili bir karar verildiği görüldü.
AYM'DEN YAPILAN RESMİ AÇIKLAMA:
Başvurucu aleyhine 23 Mayıs 2006 tarihinde muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescili davası açılmıştır. Başvurucunun taşınmazlarının tapu kaydına 2006 ve 2007 yılında Asliye Hukuk Mahkemesi (yerel mahkeme) kararı ile ihtiyati tedbir şerhi konulmuştur. Mahkeme 03 Haziran 2014 tarihli ara kararı ile başvurucunun banka kaydı üzerine konulan tedbirin kaldırılmasına karar vermiştir. Başvurucunun taşınmazları üzerindeki tedbir kararları ise bireysel başvurunun inceleme tarihi itibarıyla devam etmektedir.
İddialar Neler
Bireysel Başvuruyu yapan kişi, tapu iptali ve tescili talebiyle açılan davada mal varlığına uygulanan ihtiyati tedbirin uzun süredir devam etmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi Nasıl Oldu
Anayasa Mahkemesi daha önce benzer bir şikâyeti incelemiş ve sonuca bağlamıştır. Anayasa Mahkemesi (AYM), muhtemel bir alacağın güvence altına alınarak etkisizleşmesinin önüne geçilmesi amacıyla ihtiyaç duyulan tedbirlerin alınması ve bu tedbirler kapsamında kamu makamlarının mülk üzerinde belirli bir süreyle hukuki tasarruflarda bulunmasının sınırlandırılması bakımından geniş bir takdir yetkisi bulunduğunu kabul etmiştir...
Ancak söz konusu tedbirlerin uygulanmasının mülk sahibine kaçınılmaz olandan aşırı bir külfet de yüklememesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu doğrultuda kamu makamlarının söz konusu tedbirin başvurucunun mülkiyet hakkına etkilerini de gözetmesi ve ölçüsüz bir müdahaleye yol açmaması gerekmektedir.
Mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirlerin söz konusu olduğu durumlarda tedbiri uygulayan kamu makamlarının ivedi olarak ve özenli bir biçimde davranma yükümlülükleri bulunmaktadır. Aksi hâlde yani tedbirin makul olmayan bir süre devam etmesi, mülkiyet hakkının tanıdığı yetkilerin kullanılmasının belirsiz olacak şekilde ötelenmesi suretiyle mülk sahibine orantısız bir külfet yüklemiş olur.
Benzer nitelikteki başvuruya konu olay bakımından da bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Bireysel başvuruya konu somut olayda tedbir süreci bir bütün olarak ele alındığında söz konusu sürenin makul olmadığı kuşkusuzdur. Mülkiyet hakkını sınırlandıran tedbirin başvurucuya aşırı bir külfet yüklediği sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi (AYM) açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
AYM'DEN YAPILAN RESMİ AÇIKLAMA:
Başvurucu aleyhine 23 Mayıs 2006 tarihinde muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescili davası açılmıştır. Başvurucunun taşınmazlarının tapu kaydına 2006 ve 2007 yılında Asliye Hukuk Mahkemesi (yerel mahkeme) kararı ile ihtiyati tedbir şerhi konulmuştur. Mahkeme 03 Haziran 2014 tarihli ara kararı ile başvurucunun banka kaydı üzerine konulan tedbirin kaldırılmasına karar vermiştir. Başvurucunun taşınmazları üzerindeki tedbir kararları ise bireysel başvurunun inceleme tarihi itibarıyla devam etmektedir.
İddialar Neler
Bireysel Başvuruyu yapan kişi, tapu iptali ve tescili talebiyle açılan davada mal varlığına uygulanan ihtiyati tedbirin uzun süredir devam etmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
Mahkemenin Değerlendirmesi Nasıl Oldu
Anayasa Mahkemesi daha önce benzer bir şikâyeti incelemiş ve sonuca bağlamıştır. Anayasa Mahkemesi (AYM), muhtemel bir alacağın güvence altına alınarak etkisizleşmesinin önüne geçilmesi amacıyla ihtiyaç duyulan tedbirlerin alınması ve bu tedbirler kapsamında kamu makamlarının mülk üzerinde belirli bir süreyle hukuki tasarruflarda bulunmasının sınırlandırılması bakımından geniş bir takdir yetkisi bulunduğunu kabul etmiştir...
Ancak söz konusu tedbirlerin uygulanmasının mülk sahibine kaçınılmaz olandan aşırı bir külfet de yüklememesi gerektiğini vurgulamıştır. Bu doğrultuda kamu makamlarının söz konusu tedbirin başvurucunun mülkiyet hakkına etkilerini de gözetmesi ve ölçüsüz bir müdahaleye yol açmaması gerekmektedir.
Mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirlerin söz konusu olduğu durumlarda tedbiri uygulayan kamu makamlarının ivedi olarak ve özenli bir biçimde davranma yükümlülükleri bulunmaktadır. Aksi hâlde yani tedbirin makul olmayan bir süre devam etmesi, mülkiyet hakkının tanıdığı yetkilerin kullanılmasının belirsiz olacak şekilde ötelenmesi suretiyle mülk sahibine orantısız bir külfet yüklemiş olur.
Benzer nitelikteki başvuruya konu olay bakımından da bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Bireysel başvuruya konu somut olayda tedbir süreci bir bütün olarak ele alındığında söz konusu sürenin makul olmadığı kuşkusuzdur. Mülkiyet hakkını sınırlandıran tedbirin başvurucuya aşırı bir külfet yüklediği sonucuna varılmıştır.
Anayasa Mahkemesi (AYM) açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
FACEBOOK YORUMLAR