Koronavirüs karantinasını ihlal etmek suç değil (emsal karar)

Koronavirüs pandemisi sürecinde virüse yakalananlar ve temaslı olanlar karantina altına alınıyor. Karantinayı ihlal edenler hakkında ise kamu davası açılıyor. Karantinanın ihlalinin suç olmadığına dair emsal karar özel haberimizde.

Koronavirüs karantinasını ihlal etmek suç değil (emsal karar)
Editör: adalet.tv
08 Temmuz 2021 - 20:26
Çin'in vuhan kentinde başlayıp dünyayı etkisi altına alan... Bu cümle ile başlayan haberlerin hep can sıktığına şahit olduk. Bugün sizlere sevindirici bir haber veriyoruz. Koronavirüs sürecinde virüslü veya temaslı olarak karantina altına alınan ve bu karantinayı ihlal edenler hakkında Sağlık Müdürlükleri tarafından ilgili savcılıklara suç duyurusunda bulunuluyordu. Savcılıklar ise soruşturmaları tamamladıktan sonra Asliye Ceza Mahkemelerine dosyayı gönderiyorlardı.

adalet.tv olarak bugün ulaştığımız bir gerekçeli karara göre karantinayı ihlal eden bir vatandaşın Asliye Ceza Mahkemsinde gerçekleşen yargılaması sonucu beraat kararı aldığını öğrendik.

Beraat kararının gerekçesi:
Hakkında "Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranmak" suçundan kamu davsı açılan vatandaş hakkında Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle CMK 223/2-a maddesi gereğince BERAAT kararı verildiği öğrenildi.

İŞTE EMSAL KARARIN HÜKÜM KISMI:
MAHKEMENİN BERAAT GEREKÇESİ:
benzer mahiyetteki Van Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi'nin 16 Şubat 2021 tarihli, 2020/2377 esas ve 2021/404 karar sayılı "İlk derece mahkemesince verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmakla, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine ve istinaf başvurusunda bulunanın istinaf dilekçesi içeriğine göre dosya görüşüldü:
CMK'nın 279. maddesigereğince yapılan ön inceleme sonunda istinaf başvurusunun reddi nedenleri bulunmadığından CMK'nın 280. maddesi uyarıncaişin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine, inceleme için görevlendirilen üyenin yazılı raporu ile sözlü açıklamalarının dinlenip sorgulanmasına ve heyetçe müzakere edilmesine göre yapılan incelemede:
1) Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 25 Mart 2014 tarih ve 2013/1... 2014/1... E-K  sayılı ilamı ile istikrarlı diğer kararlarında da vurgulandığı üzere; ceza yargılanmasında sanığın sorgusu yapılmadan hüküm kurulabileceğine ilişkin kuralın, fiilin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi her hangi bir araştırmayı gerektirmeyen bir durumun varlığı halinde, başka bir deyişle derhal beraat kararı verilmesi ile sınırlı olarak uygulanabileceği, somut olayda ise atılı fiilin Kanun'da suç olarak düzenlenmemesinin söz konusu olmadığı, yapılacak araştırma neticesinde suçun unsurlarının bulunup bulunmadığı belirlenerek hüküm tesis edilebileceği dolayısıyla CMK 193/2 maddesi gözetilerek sanığın savunması alınmaksızın suça sürüklenen çocukhakkında 5271 sayılı CMK'nın 193. maddesine yanlış anlam verilerek suça sürüklenen çocuğun sorgusu yapılmadan eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

2) "Bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranma" başlıklı TCK'nın 195. maddesi "Bulaşıcı hastalıklardan birine yakalanmış veya bu hastalıklardan ölmüş kimsenin bulunduğu yerin karantina altına alınmasına dair yetkili makamlarca alınan tedbirlere uymayan kişi, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." biçiminde düzenlenmiştir.

Madde metninde yer verilen karantina kavramsal olarak,bulaşıcı bir hastalığa maruz kalmış kişilerin hareket kısıtlaması da dahil olmak üzere, hasta olup olmadıkları veya başkaları için risk oluşturmadıkları belirlenene kadar zorunlu olarak birey aktivitesinin kısıtlanması olarak kabul edilmekte olup, başta kişi hürriyeti ve güvenliği ileseyahat hürriyeti olmak üzereAnayasa'da teminat altına alınan temel hak ve ödevleri doğrudan etkilemektedir.
Bireyin özgürlüğünün sınırlarını önceden bilmesine ve davranışlarını buna göre yönlendirmesine imkân sağlamak, bireyin keyfi olarak cezalandırmasını engellemek ve kişi hak ve hürriyetlerinin yürütme organına karşı korunmasını sağlamak amacıyla anayasal bir ilke olarak kabul edilen kanunilik ilkesi, suç ve cezanın kanunda açıkça düzenlenmesini emretmesine rağmen, Kanunkoyucu kimi zaman suç teşkil eden fiili veya uygulanacak cezayı açıkça düzenlemeyerek, belirlediği çerçeve içinde düzenleme yetkisini idareye bırakmakta ve bu fiil için uygulanacak yaptırımı düzenlemektedir. Öğretide bu tür düzenlemelere “açık veya beyazceza normu” adı verilmektedir.

Suç ve cezanın sadece kanun tarafından konulabileceğine ilişkin ilke yorumlanırken; sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişmeler, salgın hastalıklar, bazı konuların uzmanlık gerektirmesi, hızlı ve önceden öngörülemeyecek kararlar alınmasını gerektirecek durumlar olabileceğinin gözetilmesi zorunlu bulunmaktadır.

Temel hak ve özgürlüklere dair anayasal bir ilke olan Kanunilik ilkesine Anayasa Mahkemesinin bakışı çeşitli dönemlerde farklılıklar gösterse de, suç ve ceza öngören kanun hükümlerinin uygulanmasındaidareye yetki verilebileceğine dair kararlarında Anayasa Mahkemesi, ilkeyi, suçun bütün unsurlarının mutlak surette kanunla belirlenmesi gerektiği şeklinde algılamamış, özellikle yasama faaliyetinin yavaş işlemesine nazaran, hızla ve zamanında tedbir alınmasının zorunlu olduğu durumlara hasren;
Kanun koyucunun esasları tespit ve amacı tayin etmesi, idareye yetkinin kanunla verilmesi ve yasaklanan fiillerin önceden ilgililere tebliğ edilmek suretiyle duyurulması, hâllerinde bu konuda idarenin suçun unsurlarının belirlenmesine müdahale edebileceğini kabul etmiştir. 
Anayasa Mahkemesi'nin Dairemizce de kabul gören bu yaklaşımı gözetilerek atılı suç irdelendiğinde; 

Suçun konusunun, tipik fiilin ve öngörülen cezanın Kanun'da belirlenmesi, mevzuatımızda karantina tedbirlerine hangi yetkili makamın karar vereceğinin1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu'nun 69 ve 303 maddeleriçerçevesinde Kanunla belirlenmiş olması, salgın hastalıkların niteliği ve bu hastalıklarla mücadele yöntemlerine nazaran hızlı ve yerinde karar alınmasında zorunluluk bulunması birlikte değerlendirildiğinde, yasaklanan fiillerin ve uygulanacak tedbirler ve sonuçlarının, önceden ilgililere tebliğ edilmek suretiyle duyurulması koşulu ile karantina tedbirlerinin idare tarafından belirlenmesinin kanunilik ilkesi ile çelişmediği değerlendirilmiştir.

Bu bağlamda fail hakkında uygulanılmasına karar verilen tedbir ve bu tedbir kapsamında uygulanan yasakların faile bildirilmesi önem kazanmaktadır.
Covid-19 hastalığı ile mücadele kapsamında, hastalığın özelliğine göre, hastalığa maruz kalanlarla temaslı bireylerin tespiti ve izole edilmelerinde hızlı hareket edilmesinin zorunlu olmasına nazaran, hakkında tedbir uygulanacak olanlara onay kodu içeren bir sms gönderilmesi ve bu onay kodunun, filyasyon ekibi tarafından tedbir uygulanacak kişi ziyaret edildiğinde filyasyon ekibine bildirilmesi ve filyasyon ekibince onay kodunun "Filyasyon ve İzolasyon Takip Sistemine"(FİTAS) kaydedilmesi ile muhatap hakkındaki tedbirin uygulanmaya başlanması biçimindeki yöntemin, tedbirin uygulanmaya başlayacağı zamanın muhatabına bildirilmesi bakımından yeterli olduğu anlaşılmaktadır.
Ancak fail hakkında uygulanacak ve uygun davranmaması halinde suç teşkil edecek tedbirin niteliği ve sonuçlarının faile önceden bildirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Uygulamada bu bildirim; muhatabına onay kodunun gönderildiği sms'e "onam formu" nu içeren bir internet adresine dair link eklenmek suretiyle yapılmaktadır. Oysa muhatabın telefonuna gönderilen sms'e "onam koduna" dair link eklenmesi, muhatabın, bu linke erişip tedbirin içeriğinden haberdar olduğunu kabul etmeye elverişli ve yeterli değildir. Dolayısıyla her somut olayda failin, uygulanan tedbirin niteliği ve sonuçlarından haberdar olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. 

Bu bağlamda faile onay kodunun gönderildiği ve (FİTAS) sitemine kaydedildiğinin sabit olduğu durumlarda;
"Onam formu"nun bir örneği dosya arasına alınarak, formun içeriğinin tedbirin niteliği ve sonuçlarını kapsayıp kapsamadığı denetlendikten sonra, failden onam formundan ve içeriğinden haberdar olup olmadığının ve hangi tarih itibariyle haberdar olduğunun sorulması,

Uygulanan tedbirin içeriğinden haberdar olmadığının fail tarafından ileri sürülmesi halinde, uygulanan tedbirin içeriğine dair formun, faili evinde ziyaret eden filyasyon ekibi tarafından yahut başka bir biçimde failin imzasına tebliğ edilip edilmediği araştırılarak, tebliğ edilmiş olması halinde tebligata dair belgenin dosya arasına alınması, 
Faile tedbirin niteliği ve sonuçlarına dair bildirimin yapılmadığının saptanması halinde atılı suçun oluşmayacağı gözetilerek hukuki durumun buna göre değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu çerçevede somut olay incelendiğinde,
a) Onay kodunun gönderildiği telefon numarasının sanığa ait olmadığı, dolayısıyla onay kodunun sisteme kayıt edilmesinin sanığın tedbirin uygulanmaya başlandığını bildiğini kabul etmeye elverişli olmadığı, ancak onay kodunun gönderildiği telefon numarasının sahibi S. K.'ın sanığın kardeşi olduğu ve aynı yerde ikamet ettikleri dikkate alındığında, telefonun kim tarafından kullanıldığı, sanık hakkında tedbir uygulandığından sanığın bilgisi olup olmadığı hususları sorulmak üzere S. K.'ın tanık olarak dinlenilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b) Haklarında karantina tedbiri uygulanacak kişilere sms'e ekli bir link olarak gönderilen onam formunun bir örneği temin edilerek denetime elverişli biçimde dosya arasına alınmaması,
c) Sanık hakkındaki karantina tedbirlerinin uygulanmasını başlatan onay kodunu FİTAS sistemine kaydeden filyasyon ekibinde yer alan yetkililerden bizzat sanığı ziyaret edenlerden biri tanık olarak dinlenilerek, onay kodunu kimden aldıkları, onay kodunu neden sanığın telefon numarasına göndermedikleri, onay kodunu almak üzere yaptıkları ziyaret sırasında onam formunu muhataplarına imzalatıp imzalatmadıkları hususları sorulmadan eksik soruşturmayla karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve o yer Cumhuriyet savcısının istinaf nedenleri yerinde görüldüğünden CMK'nın 280/1-e maddesi uyarınca HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine..."

Buradan çıkan sonuca göre; karantina ihlali konusu yargı için gereksiz iş yükü oluşturmuş.
adalet.tv / özel haber

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum