İsrailli işgal karşıtlarına göre en büyük sorun "İsrail'in Filistin'deki sömürge ve apartheid rejimi"
- Kökleri İzmir Yahudilerine dayanan tarihçi akademisyen Yaara Alaluf: - “Bunu savaş olarak değerlendirmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Geçen aydan bu yana (Gazze’de) yaşanan şey ağır sonuçlar doğuran bir katliamdır” - Yahudi çevre aktivisti ve işgal karşıtı genç Einat: - “Gazze’dekilerin yaşadıklarından, özgürlüklerinin nasıl çalındığı ve maruz kaldıkları savaşlar konusunda kimsenin bize okulda öğretmediği bilgiler edindim"
İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını sonlandırmasını ve ateşkes ilan edilmesini isteyen İsrailli Yahudiler, son haftalarda Tel Aviv’de gösteriler düzenliyor.
Tel Aviv'de binlerce İsrailli, Gazze Şeridi'ndeki İsrailli esirlerin serbest bırakılması için düzenlenen ana akım gösterilere katılırken, onlara oranla daha az sayıdaki işgal karşıtı grup ise ateşkes çağrısı yaparak Gazze'deki savaşa karşı çıkan gösteriler düzenliyor.
İsrail ile Filistinli gruplar arasında esir takası da yapılmasını isteyen savaş karşıtı göstericiler, İngilizce ve İbranice, "Bir an önce ateşkes", "Hemen şimdi esir takası" ve "Savaşın kazananı olmaz", "Hastaneleri bombalamak, suyu kesmek, aç bırakmak, çocukları katletmek: Bunlar kendini savunma hakkı değildir" yazılı pankartlar taşıyor.
- “Filistin bir sömürge ve apartheid rejimi altında”
AA muhabirine konuşan işgal karşıtları, Gazze'de ateşkes ilan edilmesi ve esir takası yapılması yönündeki taleplerini dile getirirken, tüm bu ölümlerin ve acıların kaynağının İsrail’in Filistin’de uyguladığı işgal ve apartheid rejimi olduğuna dikkati çektiler.
Ataları Türkiye’den İsrail’e göçen, kökleri İzmir Yahudilerine dayanan tarihçi akademisyen Yaara Alaluf, İsrail-Gazze hattında yaşanan durumu “savaş” olarak değerlendirmeyi reddediyor.
“Bunu savaş olarak değerlendirmenin doğru olmadığını düşünüyorum.” diyen Alaluf, “Geçen aydan bu yana yaşanan şey ağır sonuçlar doğuran bir katliamdır.” dedi.
Yahudi kadın akademisyen, “Bu göstericinin amacı ateşkes çağrısı yapmak. Bu İsrailli Yahudilerin düzenlediği ve ateşkes çağrısı yapan tek gösteri. Gazze’deki durum ekimden önce de çok kötüydü. Çünkü Filistin bir sömürge ve apartheid rejimi altında.” diye konuştu.
Başbakan Binyamin Netanyahu’nun, Hamas’ın elindeki İsrailli esirleri geri getirmenin en etkili yönteminin Gazze’deki saldırıları sürdürmek olduğunu ileri sürdüğü seçeneğe ilişkin Alaluf, şunları kaydetti:
"İsrail’in söylediği her şey psikolojik terörizm. Esirlerin durumu hakkında çok bilgimiz yok ancak şimdiden birçok esir İsrail bombardımanı nedeniyle öldü.
Alaluf, esirlerin geri getirilmesinin en etkili yönteminin müzakereler olduğunu vurguladı.
- “Sorunun nedeni İsrail’in Filistin’deki 75 yıllık işgalidir”
Gösteride dikkati çekenlerden biri de işgale karşı sloganların yazılı olduğu kıyafet giyen, başında Filistin bayrağı renklerinde bandana takılı, pazar arabasında işgal karşıtı ifadelerin aldığı dövizler taşıyan 77 yaşındaki Yahudi kadın aktivist Gina Ben David.
Çok genç yaşlardan beri Yahudiler ve Filistinlilerin barışı için aktivizm yaptığını söyleyen Ben David, “7 Ekim (saldırıları) ile hiçbir şeyin değişmediğini” söyledi.
İsrail’in, “sadece Yahudiler için demokrasi istediğini” savunan Yahudi kadın, “İşgal karşıtları olarak biz biliyoruz ki bu sorunun nedeni İsrail’in Filistin’deki 75 yıllık işgalidir. Bu Filistinliler için adaletsiz, acı ve çile ile dolu bir durum, bizim için de öyle." ifadelerini kullandı.
- "Olanlar durduk yere başlamadı"
İsrail ordusunda askerlik yapmayı reddeden ve bu yüzden birkaç kez hapse giren vicdani retçi Yahudi genç Nave Shabtay Levin (19) de bu gösteriye katılanlar arasında.
İsrail hükümetinin Gazze Şeridi’ne karşı “en ölümcül savaşı başlattığına” işaret eden Levin, “Binlerce sivil öldürüldü. Biliyoruz ki ölenlerin birçoğu çocuk. Bizim göndermek istediğimiz mesaj şu: Bir katliam (Hamas’ın 7 Ekim saldırıları) başka bir katliamı meşrulaştırmaz.” diye konuştu.
“Bu savaşa sanki durduk yere başlamış gibi bakamayız.” diyen Levin, şöyle devam etti:
“Bu savaş ve 7 Ekim’de meydana gelen korkunç katliam, İsrail hükümetinin Filistin halkına karşı uyguladığı işgal ve apartheid rejiminin sonucudur. Özellikle Gazze, dünyanın en büyük hapishanesi, bir açık hava hapishanesi, bir getto.
Bunu anlamamız gerekiyor. Gazze’nin özgürlüğü yok. İsrail Gazze’ye giren çıkan her şeyi kontrol ediyor, suyunu, elektriğini ve gıdasını kesiyor. Biz (İsrail), sivil halkı aç bırakmayı bir savaş silahı olarak kullanıyoruz.”
- “Gazze’deki insanların yaşadıklarını kimse bize okulda öğretmedi”
Kendisini çevre aktivisti olarak tanımlayan Yahudi genç kadın Einat (25) da 7 Ekim’den itibaren başlayan olaylarla birlikte, İsrail-Filistin meselesinde sorgulama ve araştırma sürecine girmiş.
Filistinlilerin yaşadığı baskı ve zulümler konusunda İsrail eğitim sisteminin kendilerini bilgisiz bıraktığını savunan genç kadın, şunları aktardı:
“Bu olaylar başladığında ciddi şekilde araştırmaya başladım. Podcastlar dinledim, görüşüne değer verdiğim kişileri okudum. Gazze’dekilerin yaşadıklarından, özgürlüklerinin nasıl çalındığı ve maruz kaldıkları savaşlar konusunda kimsenin bize okulda öğretmediği bilgiler edindim. Dolayısıyla bağlamı görüyorum.
Elbette bu hiçbir (katliamı) meşrulaştırmaz, ama sorunun nereden kaynaklandığını görebiliyorum. Artık uyanma vaktimizin geldiğini düşünüyorum. Sorunu görmemiz ve tamamen çözmemiz gerekiyor.”
Einat, “Hükümetimizin bu durumu nasıl yönettiğine bakınca dehşete kapılıyorum. Elbette, yakınlarını kaybeden, kaçırılan çocuklar dahil kendi insanlarım için de acı hissediyorum. Ancak Gazze’de olanlar bizim 7 Ekim’de yaşadığımızdan çok çok daha fena.” dedi.
FACEBOOK YORUMLAR