İnme tedavisinde ilk 4,5 saat büyük önem taşıyor
- Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Büşra Ölmez: - "İnmede öncelikli amaç, beyinde geri döndürülemeyen bir hasar oluşmadan önce müdahale edebilme şansını yitirmemektir. Bu nedenle inme belirtilerinin bilinip fark edilmesi, belirtilerin başladığı saatin kaydedilmesi ve zaman kaybetmeden tedavinin uygulanabildiği merkezlere erken başvuruda bulunmak kritik önem taşır"
Bayındır Sağlık Grubu'ndan yapılan açıklamaya göre, dünyada her yıl 17 milyon kişi inme geçiriyor. Bu istatistik, her bir dakikada bir kişinin inme geçirdiği anlamına geliyor. İnme geçiren hastaların yüzde 20'si erken dönemde, yüzde 30'u da bir yıl içinde hayatını kaybediyor. Hayatta kalan hastaların yaklaşık üçte biri ise günlük işlerinde başkalarına muhtaç olarak yaşamlarını sürdürüyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Ölmez, söz konusu tablo nedeniyle erken müdahalenin büyük önem taşıdığını vurgulayarak, inme nedeniyle yılda 6 milyon kişinin hayatını kaybettiğini belirtti.
İnmenin, dünyada en fazla fonksiyon kaybına neden olan ve yaşam kalitesini etkileyen hastalık grubunu oluşturduğunu belirten Ölmez, beyne giden kan akımının, damarın pıhtıyla tıkanmasına bağlı olarak aniden azalması, durması ya da daha az sıklıkla, beyin damarlarının yırtılıp kanın beyin dokusu içinde kanamasıyla oluşan inmelerin "iskemik inme" ve "hemorajik inme" olmak üzere iki çeşidi bulunduğunu bildirdi.
Ölmez, inmelerin yüzde 80'ini iskemik inmenin oluşturduğunu aktararak, şunları kaydetti:
"Beyne giden kan akımının, damarın tıkanması yoluyla aniden azalması ya da durması sonucu beyne yeterli oksijen ve besin maddelerinin iletilememesi ile oluşuyor. Beyin hücrelerinin kısmen veya tümüyle hasar görmesiyle konuşma bozukluğu, yüzde kayma, kol ve bacakta güçsüzlük, duyu ya da denge kaybı, bilinç düzeyinde bozulmalar gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor. Geçici iskemik atak ise felç geçirmeye benzeyen geçici bir durum olarak tanımlanıyor ve kalıcı bir hasar oluşturmuyor. Beynin bir kısmına giden kan akışındaki geçici bir azalmadan kaynaklanıyor. Birkaç dakika ya da saat sürebiliyor. Ancak geçici iskemik atak geçirmek, daha sonra gelişebilecek bir inmenin habercisi olabiliyor.
Hemorajik inmede ise farklı sebeplere bağlı olarak beyin damarlarının yırtılması ve hasar görmesi sonucunda beyin dokusu içinde ya da beyni saran zarların içinde kanama görülüyor. En sık kanama sebepleri kontrolsüz yüksek tansiyon, kanamaya yatkınlık oluşturan hastalıklar ve beyinde yer alan tümörler sayılıyor."
- İnmede erken müdahale büyük önem taşıyor
Dr. Büşra Ölmez, inmenin, hızlı müdahale edilmesi gereken bir durum olduğunu vurgulayarak, inmede öncelikli amacın, beyinde geri döndürülemeyen bir hasar oluşmadan önce müdahale edebilme şansını yitirmemek olduğunu, bu nedenle inme belirtilerinin bilinip fark edilmesi, belirtilerin başladığı saatin kaydedilmesi ve zaman kaybetmeden tedavinin uygulanabildiği merkezlere erken başvuruda bulunmanın kritik önem taşıdığını kaydetti.
Ölmez, "İskemik inme ya da hemorajik inme olmasına göre inme tedavisi değişiklik gösterir. İskemik inmelerde, damardaki tıkanıklığın erken dönemde açılmasını sağlayabilen tedaviler ile kan akımının tamamen kaybolmadığı ancak ciddi seviyede azaldığı beyin dokusunun, kalıcı hasar gelişmeden kurtarılması mümkündür. Oluşan damar tıkanıklığını açmak için damar yoluyla verilecek ilaç tedavisi, belirtilerin başladığı andan itibaren ilk 4,5 saat içerisinde verilmelidir. Akut dönemde uygulanabilen diğer tedavi yöntemi ise trombektomidir. Hemorajik inmelerde ise kanama nedenine bağlı olarak tedavi değişir. Kan basıncını düşürücü ilaçlar, beyindeki kanı boşaltmaya veya kafa içi basıncı azaltmaya yönelik ameliyatlar, hasar gören beyin damarına yönelik girişimler, anjiyografik tedaviler, kafa içinde ödemi önleyen veya azaltan tedaviler uygulanabilir." ifadelerini kullandı.
- İnmeden korunmak mümkün
İnmeden korunmak için risk faktörlerinin iyi tanınması ve değiştirilebilen faktörlerin iyi yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Ölmez, şunları kaydetti:
"Yaş, cinsiyet ve aile öyküsü değiştirilemeyen faktörlerden olsa da hipertansiyon, diyabet, bazı kalp hastalıkları, hiperlipidemi, sigara ve alkol kullanımı, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve obezite ilaç tedavisi ya da yaşam tarzı; değiştirilebilen/düzenlenebilen risk faktörleridir. Kronik hastalığı olan tüm hastaların, rutin kontrollerini ihmal etmemesi de inmeden korunmada büyük önem taşır."
FACEBOOK YORUMLAR