14303,45%1,05
42,70% 0,01
50,19% 0,07
5946,67% 0,77
9543,16% 0,65
Yeni çalışma ile 6 milyon civarında memurun maaşlarında iyileştirme yapılması bekleniyor. 2025 yılına girerken; enlasyon farkı, seyyanen zam ve refah payı görüşmeleri masada. Türkiye’de devlet memurları, son yıllarda yükselen enflasyon karşısında eriyen maaşlarla geçim mücadelesi veriyor. TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verileriyle ortaya çıkan enflasyon farkının, 6 aylık toplu sözleşme zamlarını aşması, kamu çalışanlarının alım gücündeki kaybı gözler önüne seriyor. Bu tablo, kamuoyunda uzun süredir tartışılan maaş adaletsizliği konusunu yeniden gündemin ilk sıralarına taşıdı.
Bu tartışmaların merkezinde yer alan ve üst düzey devlet yöneticilerine 30 bin TL seyyanen zam öngören düzenleme ise gelen yoğun tepkiler üzerine geri çekildi. Ancak söz konusu geri adım, yalnızca belirli bir zam teklifinin iptaliyle sınırlı kalmadı. Aksine, kamu personel sisteminde köklü bir dönüşümün habercisi olarak değerlendiriliyor. Cumhurbaşkanı’nın doğrudan talimatıyla, yaklaşık 5 ila 6 milyon kamu çalışanını kapsayacak kapsamlı bir maaş ve personel reformu için resmi çalışmaların başlatıldığı belirtiliyor.
Hükümetin üzerinde çalıştığı yeni modelin temel amacı, yıllardır eleştirilen ücret dengesizliklerini ortadan kaldırmak ve sürdürülebilir bir maaş yapısı oluşturmak. Planlanan reformun; öğretmenlerden sağlık çalışanlarına, teknik personelden idari memurlara kadar tüm kamu görevlilerini kapsayacak şekilde tasarlandığı ifade ediliyor. Böylece yalnızca belirli unvanlara yönelik geçici artışlar yerine, bütüncül ve kalıcı bir ücret dengesi kurulması hedefleniyor.
Öte yandan memurlar, sosyal medya platformları üzerinden yaşadıkları ekonomik sıkıntıları dile getirerek maaş artışının yanı sıra vergi dilimleri ve kesintiler konusunda da yeni düzenlemeler yapılmasını talep ediyor.
Üst düzey yöneticilere yönelik zam düzenlemesinin TBMM komisyonlarından geçmesine rağmen rafa kaldırılması, “maaşta adalet” tartışmalarını daha da alevlendirdi. Kamuoyunda ve memur kesiminde yükselen eleştirilerde, yalnızca belli bir kesimi kapsayan artışların kurumlar arası uçurumu derinleştirdiği vurgulandı.
Bu eleştirilerin ardından hükümetin rotayı değiştirerek dar kapsamlı düzenlemeler yerine geniş çaplı bir reform sürecine yönelmesi dikkat çekti. Kulislere yansıyan bilgilere göre, yeni sistemde tek seferlik zamlar yerine, uzun vadeli ve dengeli bir ücret yapısı oluşturulması amaçlanıyor.
Son günlerde bazı kamu kurumlarında görülen sessiz protestolar, memurların beklentisinin ne denli yükseldiğini ortaya koydu. İş bırakmadan ve slogan atmadan yapılan bu sembolik eylemler, maaşların enflasyon karşısında hızla değer kaybettiğine ve aynı unvana sahip personelin farklı kurumlarda ciddi gelir farklarıyla çalıştığına dikkat çekiyor. Bu durum, reform taleplerinin en önemli gerekçeleri arasında yer alıyor.
Gazeteci Şamil Tayyar da yaptığı değerlendirmede, Cumhurbaşkanı’nın meseleyi sadece üst düzey yöneticilere yapılacak bir artış olarak görmediğini belirterek, kamu personel sisteminin tamamını kapsayan radikal bir dönüşüm talimatı verdiğini ifade etti. Tayyar’a göre, bütçe dengeleri ve tasarruf tedbirleri nedeniyle sürecin kısa vadede yavaş ilerlemesi mümkün olsa da, 2026 yılı boyunca çalışmaların hız kazanarak Meclis gündemine taşınması bekleniyor.
Kapsamlı reform çalışmaları devam ederken, hükümetin kısa vadede memurların alım gücünü korumaya yönelik ek adımlar atabileceği de konuşuluyor. Bu kapsamda, 2026 Ocak ayında toplu sözleşme zammına ilave bir refah payı verilmesi ihtimali güçlenmiş durumda. Yüksek enflasyonun kamu çalışanlarının reel gelirlerinde yarattığı kaybın, bu yolla kısmen telafi edilmesi hedefleniyor.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede, dar kapsamlı ve unvan bazlı zamların yeni adaletsizlikler doğurabileceğine dikkat çektiği öğrenildi. Sendikalar, sınırlı düzenlemeler yerine tüm kamu görevlileri ve emeklileri kapsayan seyyanen zam ve kapsamlı bir reform talebini dile getiriyor. Önümüzdeki süreçte Memur-Sen, Türkiye Kamu-Sen, KESK ve diğer sendikalarla yapılacak görüşmelerin, reformun şekillenmesinde belirleyici olması bekleniyor.
Yapılacak müzakerelerin ardından ortaya çıkacak nihai taslağın 2026 yılı içinde TBMM’ye sunulması, yasalaşması halinde ise yeni maaş ve personel sisteminin 1 Ocak 2027 itibarıyla yürürlüğe girmesi öngörülüyor.
Yaklaşık 5 milyon memuru doğrudan etkileyecek bu reform süreci, kamu yönetiminde ücret adaleti ve çalışma barışı açısından kritik bir dönemeç olarak görülüyor. Memurlar ise gözünü şimdiden iki başlığa çevirmiş durumda: 2026 Ocak’ta verilebilecek refah payı ve kapsamlı kamu personeli reformunun detayları.