10551,30%0,80
41,98% 0,03
48,81% 0,09
5577,24% 0,85
9333,62% 0,00
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Türkiye’nin terörsüz bir geleceğe adım atması için genel af yerine özel ve geçici bir geçiş kanununun çıkarılması gerektiğini belirtti. Uçum, bu düzenlemenin “genel af” olarak değil, anayasal sınırlar içinde yürütülecek özel bir entegrasyon süreci olarak ele alınması gerektiğini vurguladı.
Türkiye Basın Federasyonu tarafından düzenlenen “Anadolu Sohbetleri” programında gazetecilerle bir araya gelen Mehmet Uçum, “Terörsüz Türkiye’ye Geçiş Süreci”ni, demokratikleşme ve hukuki reformlar açısından değerlendirdi. Uçum, sürecin temelinde toplumsal barışın ve devlet bütünlüğünün güçlendirilmesi hedefinin bulunduğunu söyledi.
Uçum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 Ekim 2024’teki yasama yılı açılış konuşmasıyla başlayan sürecin, Türkiye’nin güvenlik tarihinde bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Bu süreçte 50 yılı aşkın bir geçmişe sahip terör örgütünün kendini feshettiğini ve lideri Abdullah Öcalan’ın da bağımsızlık veya özerklik taleplerinden vazgeçtiğini hatırlattı.
“Bir yılda Türkiye çok şey kazandı” diyen Uçum, Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde artık terör tehdidinin sistematik bir unsur olmaktan çıktığını ifade ederek, “Türkiye, terörsüz bir geleceğe adım atıyor. Bu yalnızca güvenlik politikası değil, aynı zamanda demokratikleşmenin önünü açan tarihi bir adımdır” dedi.
Uçum’un açıklamasının en dikkat çekici bölümü ise af tartışmalarına yönelik oldu. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, terör örgütünün kendini feshetmesinin ardından “genel af” beklentilerinin doğru olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bu süreç, ne bir af sürecidir ne de infaz indirimi. Türkiye’nin gündeminde genel af yok. Ancak bu olağanüstü duruma özgü, geçici ve özel bir geçiş kanunu gereklidir. Bu düzenleme anayasanın eşitlik ilkesine aykırı değildir; çünkü kendini feshetmiş bir örgüt özel bir durumu temsil eder.”
Uçum, bu özel düzenlemenin belirli bir süre için geçerli olacağını, süre sonunda normal hukuk sisteminin işlemeye devam edeceğini söyledi. Böylece, sürece başvuranların topluma kazandırılması hedeflenirken, adalet ve eşitlik ilkeleri korunmuş olacak.
TBMM’de oluşturulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun geçiş sürecinin hukuki temelini hazırladığını söyleyen Uçum, komisyonun üç ana başlıkta çalıştığını ifade etti: dinleme faaliyetleri, geçiş dönemi hukuk raporu ve demokratikleşme perspektifi.
Uçum, bu raporun Meclis için güçlü bir referans olacağını ve belki de Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kapsamlı yasal düzenlemelerinden birine zemin hazırlayacağını belirtti.
Uçum, olası geçiş yasasının hiçbir şekilde anayasanın değiştirilemez hükümlerine dokunmayacağını da özellikle vurguladı:
“Anayasanın ilk dört maddesi, 42. ve 66. maddeleri tartışma konusu olamaz. Vatandaşlık tanımı, resmi dil veya ulusal bütünlüğü ilgilendiren hiçbir düzenleme bu sürecin parçası değildir.”
Mehmet Uçum, kamuoyundaki yanlış yorumlara karşı da uyarıda bulundu. “Fikri sabotajlara karşı dikkatli olunmalı” diyen Uçum, bazı çevrelerin bu süreci “genel af” veya “siyasi pazarlık” olarak göstermeye çalıştığını, oysa gerçeğin çok daha farklı olduğunu belirtti:
“Bu, Türkiye’yi terör belasından tamamen kurtarmayı amaçlayan sınırlı, kontrollü ve anayasal bir politikadır. Maksimalist talepler bu sürecin konusu değildir. Bu bir barış süreci değil, terörsüz bir geleceğe geçiş sürecidir.”
Uçum, sürecin sadece güvenlik değil, demokrasi açısından da önemli sonuçlar doğuracağını belirtti:
“Terör tehdidi ortadan kalktıkça demokratik alan genişler. Kayyum uygulamaları gibi güvenlik gerekçeli bazı tedbirler, risk ortadan kalktığında kendiliğinden sona erecektir.”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, geçiş sürecinin başarıyla tamamlanmasının Türkiye’yi “daha özgür, daha sivil ve daha güvenli bir demokrasiye” taşıyacağını söyledi.
Son olarak Mehmet Uçum, genel af yerine adalet ve anayasal çerçeveye uygun bir “özel geçiş yasasının” Türkiye’nin geleceği açısından çok daha sağlıklı olacağını ifade etti. Uçum’a göre bu düzenleme, hem toplumsal barışı hem de demokratik istikrarı kalıcı hale getirecek.
“Türkiye artık terör vesayetinden kurtulmuş, geleceğe güvenle bakan bir ülke. Bu kazanım kalıcı olacaktır.”