9432,55%-0,61
38,40% 0,20
43,69% -0,02
4094,52% -0,84
6581,38% -0,97
İzlanda, yaklaşık 400.000 nüfusa sahip küçük bir ülke. Bu nedenle cezaevi sistemi de ölçek olarak oldukça sınırlı ama etkin bir şekilde düzenlenmiş durumda.
Ülkede 2024 itibarıyla 6 aktif cezaevi bulunuyor.
Cezaevleri genellikle küçük ölçekli ve toplam kapasite 200 mahkûmun biraz üzerindedir.
En bilinen cezaevi: Hólmsheiði Cezaevi (2016’da açıldı, İzlanda’nın en modern cezaevidir).
Diğer cezaevleri daha eski ve kırsal alanlarda yer almakta.
Bu yapı sayesinde cezaevleri kalabalık değil, kontrol edilebilir ve rehabilitasyon için uygun koşullara sahip.
İzlanda cezaevlerinde ortalama 150-180 arasında mahkûm bulunmaktadır. Bu rakam, ülke nüfusuna oranla dünyanın en düşüklerinden biridir.
En yaygın suçlar: Ekonomik suçlar, aile içi şiddet, uyuşturucu bulundurma
Ağır suç oranı oldukça düşüktür.
Cinsel suçlar ise diğer Avrupa ülkelerine kıyasla daha az görülmektedir.
Tutukluların büyük bir kısmı yerli halktan oluşur, ancak son yıllarda göçmen kökenli suçluların sayısı artış göstermektedir.
İzlanda’da cezaevi koşulları, birçok Avrupa ülkesine göre oldukça iyidir. Cezaevleri, aşırı güvenlikli, izole alanlar olmaktan çok, bireyin hayatını düzenlemesine yardımcı olan sosyal merkezler gibi tasarlanmıştır.
Başlıca özellikler:
Mahkûmlar genellikle tek kişilik odalarda kalır.
Odalarda TV, masa, kitaplık, özel banyo gibi temel eşyalar yer alır.
Günde belirli saatlerde açık hava etkinlikleri ve sosyal faaliyetler düzenlenir.
Zorunlu çalışma veya eğitim programlarına katılım teşvik edilir.
Bu yaklaşımın temelinde “cezanın amacı toplumdan soyutlama değil, bireyi yeniden topluma kazandırma” anlayışı yer alır.
İzlanda ceza sistemi, sadece hapis cezasına odaklanmaz. Alternatif ceza yöntemleri, sistemin bel kemiğini oluşturur:
Denetimli serbestlik
Elektronik kelepçe
Ev hapsi
Toplum hizmeti
Özellikle ilk suçunu işleyen, şiddet içermeyen eylemlerde bulunan kişilere, toplum içinde ceza verme eğilimi yaygındır. Bu sayede hem cezaevlerinin yükü azaltılır hem de suçluların toplumsal bağları koparılmaz.
İzlanda cezaevleri, mahkûmları sadece cezalandırmak için değil, onları hayata yeniden hazırlamak için kullanır. Bu bağlamda çeşitli rehabilitasyon programları devrededir:
Psikolojik danışmanlık
Bağımlılık tedavisi
Dil eğitimi ve mesleki kurslar
Müzik, sanat ve spor etkinlikleri
Mahkûmların ceza sonrası iş bulmalarını kolaylaştıracak sistemler geliştirilmektedir. Aynı zamanda bazı mahkûmlar, cezalarının son döneminde yarı zamanlı çalışarak cezaevinden dışarı çıkabilmektedir.
İzlanda’da gardiyanlar, klasik anlamda bir güvenlik görevlisinden çok rehberlik sağlayan sosyal uzmanlar gibi çalışır. Mahkûm-gardiyan ilişkisi resmi ama samimidir. Bu sayede cezaevlerinde ciddi şiddet olayları ya da isyan gibi vakalar neredeyse hiç yaşanmaz.
Gardiyanlar şu alanlarda eğitim alır:
Psikolojik ilk yardım
Kriz yönetimi
İnsan hakları
Etik iletişim
İzlanda toplumu, suç ve ceza konusunda empati temelli bir bakış açısına sahiptir. Suç işleyen birey, toplum dışına itilmez; aksine dönüştürülmeye çalışılır. Cezaevi sonrası için sosyal hizmet uzmanları ve yerel yönetimler, bireylerin entegrasyonuna aktif olarak katkı sağlar.
Ayrıca İzlanda’daki cezaevlerinde çocuklu kadın mahkûmlar için özel alanlar sağlanmakta, annelerin çocuklarıyla bağ kurmaları desteklenmektedir.
Kriter | İzlanda | Avrupa Ortalaması |
---|---|---|
100.000 kişiye düşen mahkûm | 35 | 110+ |
Cezaevi doluluk oranı | %60 civarı | %90-100 |
Alternatif ceza kullanımı | Çok yüksek | Orta düzey |
İsyan/şiddet vakaları | Neredeyse sıfır | Sıklıkla rapor edilir |
Bu tablo, İzlanda’nın cezaevi sistemiyle Avrupa'nın geri kalanından ne kadar farklı bir yol izlediğini net biçimde ortaya koyuyor.
İzlanda cezaevi sistemi, cezayı bir intikam aracı olarak değil, bir iyileştirme süreci olarak gören modern ve insani bir yaklaşım sunuyor. Küçük ölçekli yapısı, sosyal devlet refleksi, mahkûmlara yönelik saygılı politikaları ve etkili rehabilitasyon programları sayesinde birçok ülkeye ilham verecek bir model konumunda. Her ne kadar nüfus büyüklüğü ve sosyal yapısı nedeniyle bu sistemi tüm ülkelere doğrudan uygulamak mümkün olmasa da, İzlanda'nın “az ama öz” ceza adaleti anlayışı, çağdaş hukuk sistemlerine güçlü bir örnek sunuyor.