14155,46%0,76
42,69% 0,23
50,15% 0,06
5897,70% 0,71
9533,17% 2,62
Anayasa Mahkemesi, nitelikli dolandırıcılık ve suç örgütüne üyelik suçlamalarıyla tutuklanan bir başvurucunun yaptığı bireysel başvuruyu kabul edilemez buldu. Başvurucu; tutuklamanın hukuka aykırı olduğunu, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlandığını ve tutukluluğa itiraz aşamasında alınan savcılık görüşünün kendisine bildirilmediğini ileri sürerek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini savundu.
Dosyaya göre, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı araç alım satımı üzerinden gerçekleştirildiği iddia edilen dolandırıcılık faaliyetlerine ilişkin soruşturma başlattı. Başvurucu, bu kapsamda gözaltına alındıktan sonra tutuklandı. Tutuklama kararında, tanık beyanları, müşteki ifadeleri, bilirkişi raporları ve mali analizler dikkate alınarak kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, suçun niteliği ve ceza miktarı itibarıyla adli kontrolün yetersiz kalacağı belirtildi.
Anayasa Mahkemesi, tutuklama tedbirinin kanuni dayanağının bulunduğunu, tanık anlatımları ve mali hareketlere ilişkin raporların kuvvetli suç şüphesi oluşturduğunu ve kaçma riskinin somut olgulara dayandığını vurguladı. Bu nedenle tutuklamanın ölçüsüz ya da keyfî olmadığı sonucuna vardı ve bu yöndeki şikâyeti “açıkça dayanaktan yoksun” bularak reddetti.
Soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanmasına ilişkin iddia ise, başvurucunun bu karara karşı itiraz yolunu tüketmediği gerekçesiyle kabul edilemez bulundu. Tutukluluğa itiraz incelemesinde alınan savcılık görüşünün bildirilmemesi yönündeki şikâyet de, yeni ve cevap verilmesini gerektiren bir husus içermediği için anayasal önem taşımadığı gerekçesiyle reddedildi.
Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi, tüm ihlal iddialarını kabul edilemez buldu, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına ve kararın Adalet Bakanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verdi.