10586,32%0,96
41,26% 0,03
48,29% -0,07
4832,26% 0,46
7864,15% -0,34
MEMUR - Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan bir polis memurunun 2013 yılında görevi sırasında silah kazası sonucu hayatını kaybetmesi üzerine açılan tazminat davası Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK) tarafından reddedildi. Kararda, ölüm olayının polis memurunun kendi kusurlu davranışından kaynaklandığına hükmedildi.
26 Aralık 2013 tarihinde Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Özel Harekât Şube Müdürlüğü’nde görev yapan polis memuru, soyunma odasında başından vurulmuş halde bulunmuştu. Yapılan incelemelerde, ateşin bitişik ya da bitişiğe yakın mesafeden gerçekleştiği, silahın memurun zimmetinde olduğu ve tüfeğin bozuk olmadığı tespit edildi. Savcılık soruşturması sonucunda olayın intihar mı yoksa kaza mı olduğu tartışılmış, ancak kesin sonuca varılamamıştı.
Memurun ailesi, idarenin sorumluluğu bulunduğunu ileri sürerek İçişleri Bakanlığı aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açtı. Dava kapsamında toplam 720 bin TL’nin üzerinde maddi ve 140 bin TL manevi tazminat talep edildi.
İlk derece idare mahkemesi, ölüm olayının polis memurunun kendi kusurlu eylemi sonucu gerçekleştiğini belirterek davayı reddetti. Ancak aile, kararı istinaf etti.
Bölge İdare Mahkemesi, memurun görev sırasında hayatını kaybettiğini ve olayın mesleki risk kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek tazminata hükmetti. Mahkeme, “memurun şahsi kusuru bulunsa bile idarenin sorumluluğu devam eder” gerekçesiyle ailenin maddi ve manevi tazminat taleplerini kabul etti.
Danıştay 10. Dairesi, Bölge İdare Mahkemesi kararını bozarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini bildirdi. Bunun üzerine Bölge İdare Mahkemesi, kendi kararında ısrar etti. Dosya bu kez Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na taşındı.
Danıştay İDDK, 27 Şubat 2025 tarihli kararında davayı reddetti. Kararda, ölüm olayının polis memurunun “kusurlu eylemi” sonucu meydana geldiği, idarenin herhangi bir kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkesi çerçevesinde sorumluluğu bulunmadığı ifade edildi.
Karar gerekçesinde şu hususlar vurgulandı:
Olayın yaşandığı soyunma odasında başka kimsenin bulunmaması,
Boğuşma ve dış müdahale izlerinin olmaması,
Silahın zimmetli ve sağlam olması,
Ateşin bitişik mesafeden yapılmış olması,
tüm bu unsurların birlikte değerlendirildiğinde, ölüm olayının doğrudan memurun kusurlu davranışından kaynaklandığına işaret ettiği belirtildi.
Bu nedenle idare ile olay arasında uygun illiyet bağı kurulamayacağına hükmedildi.
Danıştay’ın bu kararı, kamu görevlilerinin görev sırasında hayatını kaybettiği durumlarda idarenin tazmin sorumluluğunun sınırlarını göstermesi açısından dikkat çekici bulunuyor. Mahkeme, her olayın “mesleki risk” kapsamında değerlendirilemeyeceğini, zarar ile idari faaliyet arasında güçlü bir nedensellik bağı bulunması gerektiğini vurguladı.
Buna karşın, Bölge İdare Mahkemesi’nin önceki kararında ise olayın bir görev kazası olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş ve ailenin mağduriyetinin idare tarafından giderilmesi gerektiği savunulmuştu.
Danıştay İDDK’nın aldığı ret kararı kesin olup, yeniden yargılama süreci başlatılamayacak.