14169,30%0,02
42,85% 0,06
50,69% 0,07
6187,83% -0,07
9975,22% 0,00
Türkiye’de trafiğe kayıtlı araç sayısının 34 milyona dayanmasıyla birlikte, Zorunlu Trafik Sigortası’nda uzun süredir gündemde olan kapsamlı değişiklikler netleşti. Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK) yayımladığı yeni genelgeyle, hem prim hesaplama yöntemi hem de hasarsızlık basamak sistemi baştan sona yenileniyor. 1 Ocak 2026 itibarıyla yürürlüğe girecek düzenleme, milyonlarca araç sahibini doğrudan etkileyecek.
Yeni modelin merkezinde ise sürücü odaklı bir yaklaşım yer alıyor. Buna göre, bugüne kadar araca bağlı olarak hesaplanan hasarsızlık basamağı, artık doğrudan sürücünün siciline tanımlanacak. Böylece sürücünün geçmişteki kaza performansı esas alınacak, araç değişiklikleri prim avantajlarını ortadan kaldırmayacak.
Mevcut uygulamada, hasarsızlık indirimi kullanılan araç üzerinden hesaplandığı için, uzun yıllar kaza yapmadan araç kullanan sürücüler yeni bir araç aldıklarında yeniden orta basamaktan sigorta yaptırmak zorunda kalıyordu. Bu durum özellikle ikinci araç alan ya da aracını yenileyen sürücüler için ciddi bir mali yük oluşturuyordu.
Yeni düzenleme ile birlikte, örneğin yıllardır en üst basamaklarda yer alan ve hiç kaza yapmamış bir sürücü, yeni satın aldığı araçta da aynı basamaktan sigortalanacak. Buna karşılık, sık sık kazaya karışan ve düşük basamaklarda bulunan sürücüler ise araç değiştirerek daha avantajlı primlerden yararlanamayacak. Sektör temsilcileri, bu sistemin “iyi sürücüyü koruyan, riskli sürücüyü ise daha doğru fiyatlayan” bir yapı sunduğunu ifade ediyor.
Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED) Sigorta Komisyonu Başkanı Turusan Bağcı, yeni düzenlemenin özellikle hasarsız sürücüler için önemli bir kazanım olduğuna dikkat çekti. Bağcı’ya göre mevcut sistem, uzun yıllar kaza yapmayan sürücüleri dahi araç değişikliği nedeniyle yüksek primlerle karşı karşıya bırakıyordu.
İstanbul örneğini paylaşan Bağcı, “Bugün 5 yıl ve üzeri hasarsız bir sürücü yaklaşık 7 bin 500 lira trafik sigortası primi ödüyor. Ancak ikinci bir araç aldığında, hasarsızlık geçmişi dikkate alınmadan orta basamaktan işlem görüyor ve 15 bin lirayı aşan primlerle karşılaşıyor. Buna karşın hasarlı sürücüler bazı durumlarda daha avantajlı hale gelebiliyordu. Yeni sistemle bu açık adaletsizlik ortadan kalkıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Bağcı ayrıca Türkiye’de sürücülerin yaklaşık yüzde 90’ının hasarsız kategoride yer aldığını belirterek, yeni uygulamanın bu geniş kesimi ekonomik anlamda da ödüllendirmeyi hedeflediğini söyledi.
SEDDK’nin aralık ayında trafik sigortası primlerinde yüzde 1’lik sınırlı bir artış yaptığını hatırlatan Bağcı, yılın ilk aylarında yeni bir değerlendirme yapılabileceğini ifade etti. Bu nedenle sigorta yenileme zamanı gelen sürücüler için mevcut dönemin avantajlı olabileceğine dikkat çekti.
Öte yandan kasko sigortalarında da ciddi bir rekabet yaşandığını vurgulayan Bağcı, “Şirketler rekabet nedeniyle son yılların en düşük kasko primlerini sunuyor. Hatta bazı kasko teklifleri, trafik sigortasından daha uygun fiyatlara dahi gelebiliyor” dedi.
Sigorta Aracıları ve Acenteleri Derneği (SAAD) Genel Başkanı Halil İbrahim Ece ise yeni sistemde önemli bir detaya dikkat çekti. Buna göre, poliçe başlangıç tarihinden önce yenileme yapılmış olsa bile, bu süre içinde meydana gelen bir kaza sürücünün hasarsızlık basamağını bir kademe düşürecek.
Ece, bu uygulamanın önceki sistemde bulunmadığını belirterek sürücülere uyarıda bulundu: “Zorunlu trafik sigortası yapılmadan trafiğe çıkılmamalı. Aksi halde hem para cezası hem de trafikten men riski söz konusu. Sürücüler yıl bitmeden poliçe durumlarını ve basamak bilgilerini mutlaka kontrol etmeli.”
Avukat Bülent Cansu yaptığı açıklamada; trafik sigorta poliçelerinin geçmiş yıllarda araç sahiplerini ekonomik anlamda zorda bıraktığını, yeni düzenlemenin araç sahipleri için olumlu bir kazanım olduğunu belirtti ve sürecin devlet kurumları tarafından titizlikle takip edilmesi gerektiğini vurguladı.
Uzmanlara göre, 1 Ocak 2026’da yürürlüğe girecek yeni trafik sigortası modeli, sigorta sektöründe önemli bir paradigma değişimini temsil ediyor. Sürücü davranışını merkeze alan bu yaklaşımın, hem trafik güvenliğini teşvik etmesi hem de prim adaletini uzun vadede güçlendirmesi bekleniyor. Araç sahiplerinin ise yeni döneme hazırlıklı olmaları, sigorta süreçlerini yakından takip etmeleri ve hak kaybı yaşamamak adına poliçe detaylarını düzenli kontrol etmeleri önem taşıyor.
