FETÖ'nün 15 temmuz süreci ve MİT'e karşı yaptığı kumpas

Terör örgütü FETÖ, sözde lideri Fetullah Gülen ile birlikte ülkemizde darbe girişiminde bulunmuş, ancak bunun alt yapısını ise uzunca yıllar hazırlamıştır. FETÖ'nün MİT kumpası ve 15 Temmuz süreci haberimizde.

FETÖ'nün 15 temmuz süreci ve MİT'e karşı yaptığı kumpas
Editör: adalet.tv
01 Haziran 2021 - 21:28
Örgütün, 07 Şubat 2012 tarihinde MİT soruşturmasıyla yargıyı kullanarak, bir yandan kendinden olmayan MİT yönetimini bertaraf etmek, MİT'i ele geçirmek, bir yandan da aynı soruşturmayla hükümetin güneydoğu sorununu çözmek amacıyla başlattığı barış sürecini durdurmak için harekete geçtiği, MİT yöneticilerinin, hükümetin ve başbakanın terör örgütüne yardımla suçlanmak istendiği, bu soruşturmanın hükümeti yıpratıp gözdağı vermek için yapıldığı, örgütün bu denemesinin istihbarat görevlileri hakkında soruşturmaların izne bağlanması sistemine geçilerek önlendiği ve FETÖ/PDY mensuplarının bu olayda örgüt amaçları için görevli MİT mensuplarına silah çekerek silah kullandıkları belirlenmiştir. 

Bir terör örgütünün varlığının kabul edilebilmesi için, örgütlü bağlılık, üyeler arasında görev bölüşümü, kod isimleri, bir hiyerarşi ve bu örgütün ideolojisini savunan insanların olması gerekir. FETÖ/PDY mensuplarının hücresel şekilde birbirleriyle bağlantıları, kendi aralarında bir rapor, talimat alışverişi bulunmaktadır. Alttan yukarıya doğru rapor, yukarıdan aşağıya doğru talimat verilmekte, örgüt mensuplarının, kendilerine yeni örgüt mensupları kazanma faaliyetleri bulunmakta, yeni çocuk ve gençler örgüte alınmakta, eğitilip, yetiştirilerek bu örgütün kadrolarına ilave edilmektedir. Örgütün eğitim malzemeleri, kitabı, bildirisi, ideolojisini anlatan belgeler, evraklar, dokümanları, ordu ve emniyet içerisinde teşkilatlanmış silahlı gücü bulunmaktadır.

FETÖ/PDY de diğer terör örgütleri gibi bir inanca dayanmaktadır. Fetullahçı Terör Örgütü, üyelerinin uğrunda zorluklarına katlanabildiği, fedakârlıkta bulunduğu, amacına yönelik bir şeyler yapabildiği, bir inanç, bir ideoloji sistemidir. Örgüt kadrolarının sızdığı devletin güvenlik kurumlarının silahlı olması ve bu silahları kullanma yetkisinin bulunması, örgütün silahlı ve askeri eğilimini göstermesi açısından çok önemlidir. FETÖ/PDY üyeleri mutlak itaat ve cennete kavuşacakları saiki ile hareket ederek yukarıda örnekleri de verildiği ve en son Rusya Büyükelçisinin öldürülmesi olayında görüldüğü üzere devlet içinde suikast benzeri hareketlere başvurmuştur. 

Tüm bu açıklamalar ışığında; Aşağıda değinilecek 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden önce de;  mahiyeti gereği silahlı olarak Emniyet, Jandarma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde devletin hiyerarşisinden ayrı bir hiyerarşi kurarak ve bu hiyerarşiye sıkı bağlılıkla hareket eden bu örgütün, “terör örgütü ile mücadele” adı altında yetkilerini görevlerinin gereklerine aykırı kullanmak suretiyle amaca ulaşmak için toplum üzerinde baskı, korkutma, sindirme ve yıldırma yöntemi kullanarak işlemler yaptığı ve bu işlemleri kendisine bağlı medyada yayınlamak suretiyle korkutma ve sindirme politikasının ülke geneline yayılmasını sağladığı, bu itibarla örgütün hem manevi cebir ve şiddet kullanmak suretiyle hem de MİT tırlarının durdurulması olayında olduğu gibi doğrudan silahlı cebir ve şiddet kullanarak ve ele geçirmeye çalıştığı kurumların silah kullanma yetkisi olan emniyet ve askeri kurumlar olması, cebir ve şiddet kullanımına ilişkin güncel tehdidin de bulunması göz önüne alındığında terör örgütünün "yönteme yönelik" özelliğini gösterdiği; silahlı darbe girişimi ile bu özelliğin tartışılmaz bir şekilde netleştiği, 

Örgütün amacının 3713 sayılı Kanunun 1. maddesinde düzenlendiği üzere Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya ele geçirmek, Devletin iç ve dış güvenliğini bozmak olduğu, devlet hiyerarşisinde daha üst konumda olan kişinin memuru olan kişiden veya memuriyetle hiçbir bağlantısı olmayan dolayısıyla hiyerarşik yapıda bulunmayan kişilerden alınan emirlerin uygulanması hususunun Devlet otoritesini zaafa uğratma amacı olduğu ve devletin içerisinde ayrı ve sert bir hiyerarşi oluşturularak gerçekleştirilen bu eylemlerin örgütteki "hiyerarşik yapıyı" açıkça ortaya koyduğu, 

Devlet kurumlarına hakkı olmadığı halde kopya çekmek ve bunun gibi hukuka aykırı yollarla girmek ve makam sahibi olmak amacıyla o makamda bulunan kişilerin hukuksuz olarak özel hayatının gizliliğini ihlal etmek ve gerekirse iftira atmak ve delil oluşturmak suretiyle kendilerine yarayacağını düşündükleri makamı ele geçirme hususunun Devleti ele geçirme amacı olduğu; MİT tırlarının durdurulması olayında Türkiye Cumhuriyeti Devletini terör örgütlerine yardım eden bir ülke olarak gösterme çalışmasında olmaları halinin Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürme ve Devletin iç ve dış güvenliğini bozma amacı olduğu dolayısıyla terör örgütü tanımının "amaç" unsurunu da taşıdığı; 

Örgütün üye sayısı, yukarıda açıklandığı üzere terör örgütünün maddi desteğini legal çalışmalardan sağlayabileceği hususu nazara alındığında sermaye şirketleri göz önüne alınmak suretiyle ekonomik gücü, yine yukarıda açıklandığı üzere devlet kademelerinde ve özellikle silahlı birimler olan Emniyet ve Silahlı Kuvvetler birimlerine yerleşmeye çalışması ve yerleşmesi nazara alındığında araç ve gereç yönünden de amaç suçları işlemeye elverişli olarak terör örgütünün "elverişlilik" unsurunu da taşıdığı; 

Örgütün kurulum aşamasından günümüze kadar yapmış olduğu devletin askeri ve stratejik olarak etkin kurumlarına örgüt yöneticisinin tabiriyle sızma suretiyle (soruların çalınması, önemli makamlarda bulunan kişilerin hukuka aykırı şekilde şantaj ve tehditle uzaklaştırılması, görev verilirken kişinin liyakatinden ziyade örgüte yakınlığının gözetilmesi gibi) devleti ele geçirmeye yönelik faaliyetler özellikle 2008 yılı ve sonrasın da örgüt elemanlarının devletin etkin olduğunu düşündükleri birimlerde yoğun şekilde kadrolaşmaya gitmesi nazara alındığında "süreklilik" unsurunun da gerçekleştiği sonucuna varılmıştır. 

Sıkı ve hiyerarşik yapılanmanın, yukarıda açıklandığı üzere en tepeden aşağıya doğru merkezi, sıkı ve menfaate dayalı olduğu, ayrıca cep telefonlarının dahi dışarıda bırakıldığı toplantıların yapılıyor olması ve bu toplantılara katılabilecek kişilerin önceden belirlenerek başka kişilerin toplantıya katılımının engellenmesi nazara alındığında faaliyetlerin gizlilik içerisinde ve örtülü bir biçimde yürütüldüğü, bu itibarla yerleşik Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere FETÖ/PDY yapılanmasının yukarıdaki açıklamalar ışığında terör örgütünün bütün unsurlarını taşıdığı hususunda bir şüphe bulunmamaktadır. 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum