Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitap özeti

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabı en geniş özeti sizlerle.

Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitap özeti
Editör: ne nedir
25 Ağustos 2021 - 00:53 - Güncelleme: 10 Ocak 2023 - 19:24
Roman yazarı R., Viyana’dan dönerken tren garından aldığı gazete de tarihi görür görmez doğum günü olduğunu hatırladı. 41 yaşına girmişti. Uşağı o yokken birikmiş mektupları tepside getirdi. Eline huysuz bir kadın tarafından alelacele kaleme alınmış gibi duran iki düzine sayfadan oluşan mektubu aldı. Zarfın üzerinde gönderenin adı ve imzası yoktu. Mektup şu şekilde başlıyordu.
Beni hiç tanımamış olan sana.

Yazan kadın mektuba şu şekilde başlıyordu. Dün çocuğum öldü. 3 gün 3 gece ölümle mücadele ettim ama kurtaramadım. Şimdi cansız bedeni yatıyor. Etrafı mumlarla çevrili. Bende bir mumu aldım ve mektubu yazmaya başladım. Sen bunu okuduğunda ben ölmüş olacağım. Ölmüş biri senden hiçbir şey beklemez. Çocuğu ölmüş olan biri yalan söylemez. Yazdıklarıma inanmanı istiyorum. Bir kez olsun sana, beni hiç tanımamış olan sana seslenmek istiyorum.

Kaldığımız apartmada ki karşı komşumuz sürekli içiyordu. Karısını dövüyordu. Herkes onlardan şikayetçiydi. Biz de yoksul olduğumuz için evden dışarı çıkmıyorduk, ben kimseyle oynamıyordum. Sonunda öğrendik ki komşumuz taşınıyormuş. Ardından sen taşındın evimizin karşısına. Önce uşağın eşyalarını getirdi. Kitapların, vazon hepsini görmüş ve seni daha görmeden hayranlık duymuştum. Sen geldiğinde ise sana olan hayranlığım artmıştı. Sürekli sizin kapının tokmağının çalmasını bekliyor, anahtar seslerini dinliyordum. Annem ise bunların farkında değildi. Seninle yatıp seninle kalkıyordum.

Bir keresinde uşağın eve girip çıkıyor. Eşya taşıyordu. O an cesaretimi toplayıp ona yardım etme teklifinde bulundum. Başta şaşırsa da kabul etti. Anlık olarak evine girsem de her şeye o an bakmaya çalıştım. Masanın üzerindeki vazoya, kitaplara hepsine göz gezdirdim. Senin okuduğun kitapları okuyor, senin gibi yaşamaya çalışıyordum. Bazen seyahatlere gider ve uzun süre gelmezdin. O süre benim için bitmek bilmezdi. Evinden kalabalık eksik olmazdı. Bazen evinden kadınları çıkarken görürdüm.

Annem ise duldu. Başka biri ile görüştüğü için benim bu yaptıklarımı fark edemiyordu. Bir gün evlenmek istediğini, buradan ayrılacağımızı söyledi. O an düşüp bayıldım. Burayı bırakıp gitmek istemiyordum. Ama gitme günü gelip çatmıştı. Annem özellikle eşyaları taşımak için benim okulda olduğum zamanları seçiyordu. Eve geldiğimde eşyalar taşınmış oluyordu. Gittiğimiz şehirde çok mutsuzdum. Etrafımdaki insanlar beni mutlu etmeye çalışıyordu. Annemin evlendiği kişinin durumu iyiydi. Ama ben senin yanında dönmek istiyordum. Sonunda onları ikna ettim ve geri dönmek için izin aldım. Üvey babam yardımcı olacağını söylese de kendime iş buldum.

O şehre tekrar geldiğimde o kadar heyecanlanmıştım ki. Bir gün sokağın başında dar alandan yanımdan geçip gittin. Yanımdan geçtikten sonra arkanı dönüp baktın. Ertesi gün yine aynı yerde seni bekliyordum. Tekrar yanımdan geçtin. O sırada benimle muhabbet ettin. O kadar heyecanlanmıştım ki. Sen ise çok rahat ve sevecen konuşuyordun. Beni evine davet ettin ve ben hemen kabul ettim. O gece seninle unutulmaz bir an geçirdim. Sabah kalktığımda beni uğurlarken beyaz gül verdin. Sonra 2 defa daha evine geldim. Ardından sen seyahate çıktın ve gelince bana mutlaka yazacağını söyledin. Seni bekledim ama geldiğinde bana tek satır bile yazmamıştın. İşte burada yatan çocuk senin çocuğun. O günden sonra kimseyle beraber olmadım.

Sen özgürlüğü severdin, sana bunu söylesem belki aldırmak isterdin. Ben ise seni reddedemezdim. Ama sonunda çocuğumuzla seni bulmuştum. Aklında senin olmadığına dair şüphe düşer diye bunu sana söylemedim. Ama inan ki bu senin çocuğun. Onu çok zor koşullarda doğurdum. Ardından çok zengin sevgililerim oldu ve çocuğumu çok iyi şartlarda yetiştirdim, giydirdim.

Bir gün sevgilim ile kulüpteydik. Sende oradaydın. İçimden bir ses buraya gelmemi söylemişti. Öncesinde de sen tanımasan da seninle karşılaşmıştık. O gün orada sarhoş oldum ve dans ettim. Senin de gözün benim üzerimdeydi. Çıkarken kaş işaretiyle dışarıda beni beklediğini anladım. Dışarı çıktım ve sen beni yine tanımadın. Bana da ayıracak vaktin var mı dedin. Bunu nasıl reddedebilirdim?

Paltomu alacaktım ama sevgilim ile ortak fiş aldığımız hatırlayıp bundan vazgeçtim. Üzerime şal atıp seninle geldim. Senin her doğum gününde sana beyaz gül gönderiyordum. Evine gittiğimizde beyaz güller vazodaydı. Sana kimin yolladığını sorduğumda bilmediğini söyledin. Yüzüne bakıp belki onlar da senin unuttuğun birindendir. Ama sen yine tanımamıştın. Yüzünde her şeyden habersiz bir gülümseme vardı. Beni tekrardan öptün.
O gecenin bitmesini istemiyordum.

Sabah olduğunda seyahate gideceğini söyledin. Ben ise sana: Ne yazık dedim. Eski sevgilimde hep seyahate giderdi dedim. İçimden bir ses beni tanıyacak diyordu. Geri döner dedin sen ise. Evet dedim, geri döner ama unutmuş olur. Seni elbiseme para bırakırken gördüm. O kadar üzülmüştüm ki. Evden çıkarken uşağın beni gördü ve bana bakışından beni tanıdığını anladım. O bile beni hatırlamıştı ama sen beni hatırlamamıştın. Bıraktığın parayı ona verdim.

İşte şimdi çocuğumuz öldü. Ben de şimdi yatmak zorundayım. Sana artık her şeyi söyledim, seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun.

Mektubu titreyen ellerinden bıraktı. Düşüncelere daldı ve karmakarışık bir şeyler hatırladı. Vazoya baktı, ilk kez doğum gününde boştu.
Bilinmeyen bir kadının mektubu, Bilinmeyen bir kadının mektubu özet, Bilinmeyen bir kadının mektubu kitap özeti, Bilinmeyen bir kadının mektubu konusu, Bilinmeyen bir kadının mektubu ne anlatıyor.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum