Tarih: 23.12.2025 13:33

Yeni Yargı Paketi İle Akıl Hastaları Cezaevinde Kalacak

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye'de ceza adaleti sistemine yönelik en kapsamlı düzenlemelerden biri olarak gösterilen 11. Yargı Paketi, özellikle akıl hastalığı gerekçesiyle verilen tahliye kararlarına yeni ve bağlayıcı sınırlar getiriyor. Kamuoyunda uzun süredir tartışma konusu olan "kısa sürede serbest bırakılma" uygulamasının bu paketle birlikte büyük ölçüde sona ermesi hedefleniyor.

Mevcut Türk Ceza Kanunu'nun 57. maddesi uyarınca, suçu işlediği sırada tam akıl hastası olduğu tespit edilen kişilere ceza verilmiyor; bunun yerine bu kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanarak akıl hastanelerinde tedavi altına alınmaları sağlanıyor. Ancak uygulamada, ağır suçlara karışan bazı şüphelilerin yalnızca 1-2 aylık gözlem süresi sonunda "toplum için tehlike oluşturmuyor" raporuyla tahliye edilmesi, hem mağdur yakınlarında hem de kamuoyunda ciddi güvenlik kaygılarına yol açıyordu.

Kamuoyunda Tepki Çeken Tahliyelere Sıkı Fren

Son yıllarda yaşanan ve özellikle cinayet, ağır şiddet ve kamu güvenliğini tehdit eden suçlarla gündeme gelen vakalar, mevcut sistemin yetersiz kaldığı yönündeki eleştirileri artırdı. Adalet Bakanlığı nezdinde yürütülen çalışmalarda, bu tür olayların tekrarının önüne geçilmesi amacıyla asgari yatış süreleri yeniden ele alındı.

Yeni yargı paketi kapsamında yapılan düzenlemeye göre:

Ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezası gerektiren suçlarda, akıl hastalığı tespit edilse dahi en az 1 yıl akıl hastanesinde yatış zorunlu olacak.

10 yıldan fazla hapis cezası öngörülen suçlarda ise bu süre en az 6 ay olarak uygulanacak.

Bu süreler dolmadan, kişinin "tehlikelilik halinin ortadan kalktığına" dair rapor düzenlenemeyecek. Nihai kararı yine mahkemeler verecek olsa da, erken tahliyelerin önünü açan kısa süreli gözlem raporları artık tek başına yeterli olmayacak.

Amaç: Gerçek İyileşme ve Toplum Güvenliği

Düzenlemenin temel hedefi, yalnızca hukuki bir boşluğu kapatmak değil; gerçek ve kalıcı bir iyileşme sağlanmadan kişilerin yeniden topluma kazandırılmasının önüne geçmek. Böylece hem mağdur haklarının korunması hem de kamu güvenliğinin güçlendirilmesi amaçlanıyor.

Adalet Bakanlığı kaynakları, yeni sistemle birlikte akıl hastanelerindeki tedavi süreçlerinin daha yakından izleneceğini, sağlık kurulları ile yargı mercileri arasındaki koordinasyonun da artırılacağını belirtiyor. Bu sayede, "rapor al – çık" şeklinde eleştirilen uygulamaların tarihe karışması bekleniyor.

Tartışmayı Alevlendiren Olaylar Etkili Oldu

Kamuoyunda infial yaratan son örneklerden biri, ağır bir cinayet suçuna karışmasına rağmen kısa süreli tedavi sonrası serbest bırakılan bir failin durumu oldu. Gelen yoğun tepkiler üzerine yeniden tedavi altına alınan şahsın, birkaç ay içinde tekrar tahliye edilmesi, mevcut sistemin sorgulanmasına neden oldu. İşte 11. Yargı Paketi'ndeki bu düzenleme, tam da bu tür "olumsuz örneklerin" tekrarını engellemeyi hedefliyor.

"Geç Gelen Felaket Zinciri" Kırılmak İsteniyor

Yeni düzenleme, ceza adaletinde önleyici yaklaşımı öne çıkarıyor. Erken taburcu kararlarının yol açabileceği telafisi imkânsız sonuçların önüne geçilmesi, yargı paketinin en kritik başlıklarından biri olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, asgari yatış süresi uygulamasının hem caydırıcılık hem de toplumsal güven açısından önemli bir adım olduğu görüşünde birleşiyor.

TBMM'de görüşmeleri süren 11. Yargı Paketi'nin yasalaşması halinde, akıl hastalığı gerekçesiyle yapılan tartışmalı tahliyeler büyük ölçüde tarih olacak; ceza adaletinde daha dengeli ve güvenlik odaklı bir dönem başlayacak.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —