Ticaret Bakanı Muş AK Parti Samsun Seçim Koordinasyon Merkezi açılışında konuştu
- "Türkiye 20 yılda çok daha ileriye gitmiş bir ülkedir. Milli gelirini 10 bin doların üzerine çıkarmış, dış ticareti 700 yüz milyar dolarlara çıkmış bir ekonomidir" - "Kurtuluş mücadelesinin başlatıldığı bu şehirden Türkiye'ye giydirilmek istenen bu deli gömleğini yırtıp atacağız. Biz Türkiye'nin başına örülmek istenen bu çoraba müsaade etmeyeceğiz. Anlaştıkları tek nokta; Erdoğan gitsin, sonrası kaos"
Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Türkiye 20 yılda çok daha ileriye gitmiş bir ülkedir. Milli gelirini 10 bin doların üzerine çıkartmış, dış ticareti 700 yüz milyar dolarlara çıkmış bir ekonomidir. dedi.
Bakan Muş, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Samsun Milletvekili Çiğdem Karaaslan ile partisinin Samsun'daki seçim koordinasyon merkezinin açılışına katıldı.
Burada partililere hitap eden Bakan Muş, Samsun'un hem nüfusuyla hem de ekonomisiyle Karadeniz'in en büyük ili olduğunu söyledi.
Samsun'un Türkiye'nin önemli limanları içinde barındıran ticaret, sanayi, tarım ve turizm şehri olduğunu işaret eden Muş, Dolayısıyla bizim bunların hepsini içinde barındıran böyle çok fazla ilimiz yok. Bu nadir illerimizden bir tanesi. Ve biz bu ili daha fazla nasıl yukarılara taşırız, daha fazla nasıl güçlendiririz? Refahını daha fazla nasıl artırabiliriz? Üretim gücünü daha fazla nasıl artırabiliriz? Bu düşüncelerle, bu hayallerle buradan aday oluyoruz. ifadesini kullandı.
Samsun'un kurtuluş mücadelesinin meşalesinin yakıldığı şehir olduğunu dile getiren Muş şöyle devam etti:
Mücadele buradan başladı. Tam 100 yıl önce ve bugün biz Türkiye'nin 2'nci yüzyılı için Samsun'dayız. Türkiye'nin 2'nci yüzyılını inşa edeceğiz. Türkiye'yi bu 2'nci yüzyılda çok daha farklı yerlere taşıyacağız. Peki nedir Türkiye'deki mücadele? Nedir çabamız, gayretimiz? Dünyada güç dengeleri değişiyor. Hem ekonomik üretim kapasiteleri, ekonomik üretim merkezleri değişiyor, hem de siyasal güç merkezlerinde ciddi mücadeleler yaşanıyor. Ve biz bu dönemde Türkiye'yi hem sözü sayılır hem de ekonomik olarak daha iyi bir noktaya taşıdık. Mukayese ettiğiniz zaman Türkiye 20 yılda çok daha ileriye gitmiş bir ülkedir. Milli gelirini 10 bin doların üzerine çıkarmış, dış ticareti 700 yüz milyar dolarlara çıkmış bir ekonomidir. Dolayısıyla 85 milyonluk nüfusuyla, 780 bin kilometrekare yüz ölçümüyle devasa bir ekonomiye sahip devasa bir ülkeyiz.
Siyasi rakiplerine karşı bir mücadele verdiklerini ancak bu sefer bir fark olduğunu belirten Bakan Muş şunları kaydetti:
Bir masa var, evet bir masa var arkadaşların 6+1 masası var. Yakından takip ediyorsunuz. 6 ile başladı. 7'nci yeni ortaya çıktı. O da oturdu masaya. 7 parti, yürütmenin içerisinde. 7 cumhurbaşkanı yardımcısı, bir de cumhurbaşkanı var. 'Türkiye'yi yönetmeye talibiz.' diyorlar. Dedik ki, tamam, anlaştınız fakat bu masa yaklaşık 14 ay önce kuruldu. 14 ayda ancak bir aday belirlenebildi. O da belirlenemedi. Bir kaos çıktı, hatırlarsanız. Bir tartışma çıktı. Masayı birisi terk etti. Terk ettikten sonra söylenen sözler, bazen biz unutuyoruz, aklımızdan çıkıyor ama hatırlatmakta fayda var. Siyasi hırslar, ihtiraslar, kuyruklu yalanlar, masaya söyleniyor bu. 'Biz kıskaca alındık, kumar masası.' diyor, 'noter masası' diyor, sonra o kumarı inkar ettiler. Çevirmeye çalıştılar. Bizde masa yok, çünkü, biliyorsunuz değerli arkadaşlar, kumar masada oynanır. Sonra onu inkara kalktılar. 'Noter olmayacağız.' dediler. 'Milletin iradesini yansıtma vasfını kaybetmiştir bu masa.' dendi. Bunlar söylendi mi? Söylendi. Bu masaya bunlar söylendi. Daha da fazla söylendi. Ben bu kadarını sayayım. Peki 3 gün içerisinde ne oldu? Bu noter masası mı değişti? Kıskaç mı ortadan kalktı? Milletin iradesini, hissiyatını kaybeden masa bunu geri mi kazandı? Aday mı değişti? Anlayış mı değişti? Yaklaşım mı değişti? 3 gün içerisinde ne değişti? Kimler hangi odaklar, nasıl ve ne şekilde devreye girip tekrar masadan kalkan ortak masaya döndürüldü.
'Türkiye'yi yönetmeye talibiz.' diyenlerin birbirine söyledikleri sözleri burada ifade etmeye çalışıyorum. diyen Bakan Muş şöyle devam etti.
Yine bir başkası, 'Eğer cumhurbaşkanı karar alırsa tek başına bizim onayımız olmadan kriz olur.' diyor. Şimdi buradaki Samsunlular oy veriyorlar? Oradaki her bir partinin farklı farklı oy oranları var. Birisi yüzde 20 alıyor, birisi 10 alıyor, birisi 2 alıyor, birisi 0,1 bir alıyor, birisi 0,2 alıyor, biri 0,3, biri 0,4 alıyor. 4 tanesini topladığınız zaman yüzde 1 olmuyorlar. Dolayısıyla kararlar ortak alınacak. Fakat millet iradesi bir tanesine yüzde 25 vermiş. Öbürüne 0,1 vermiş. Ama karar veriyorken 0,1'le yüzde 25 aynı gücü kullanacak. Bu millet iradesine saygısızlık değil mi? Milletin iradesi bu şekilde tecelli etmedi ki. Hadi bunları da bir tarafa koyduk. Daha problemlisi, tehlikelisi ve bizim asla ve asla kabul edemeyeceğimiz olan kısmına geliyorum. Türkiye çok uzun zamandır terörle mücadele ediyor. Niçin bu terörle mücadeleyi yapıyor? 780 bin kilometrekarelik bir vatan toprağı var. Türkiye çok uzun zamanlardır farklı terör örgütleriyle mücadele ediyor ama bir tanesiyle özellikle Türkiye'nin bir kısmının bölünmesini merkezine alan PKK terör örgütüyle çok uzun zamandır mücadele ediyor ve bunun bir siyasi uzantısı var. Bunları saklamaya, gizlemeye, eğip bükmeye, karnımızdan konuşmaya gerek yok. Net olacağız, net konuşacağız. Onun güdümünde olan bir parti var. Bu geldi 7'nci parti oldu. 6 parti vardı bu geldi masaya oturdu 7'nci oldu.
- Türkiye'ye giydirilmek istenen bu deli gömleğini yırtıp atacağız
Bakan Muş, 6'lı masada özellikle bir partinin buna karşı çıktığını belirterek şunları söyledi:
Bir tanesi özellikle, 'Onların olduğu yerde biz olmayız.' diyordu. PKK'nın elebaşları destek açıklamaları yapıyorlar. HDP aday çıkarmayarak 7'li masanın ortak adayını destekleme kararı alıyor. Peki neyin karşılığında? Bakanlık verilecek, bakanlığın ötesinde bir pazarlığın döndüğü aşikar. Nedir o pazarlık? HDP sözcülerinin açıklamalarına baktığınız zaman bunu görebilirsiniz. Ne diyor? 'Özerklik' diyor. 'Öz yönetim' diyor, Türkiye'nin bir bölgesiyle alakalı. Türkiye'de masa kazandığı takdirde Suriye'deki varlığını sonlandıracaktır. Çünkü Türkiye'nin orada olması orada bir yapılanmanın önüne geçiyor. Onu engelliyor. Peki 'Biz masada olmayız.' diyen bu parti masada var mı? Var. Aynı yere destek veriyor mu? Veriyor. Bakın PKK'nın elebaşlarından Sabri Ok, terörist başı destek açıklaması yapıyor. Yine kırmızı bültenle aranan bir diğer terörist başı Remzi Kartal, Kılıçdaroğlu'nun adaylığıyla alakalı, 'Tarihi bir fırsat geliyor önümüze.' diyor. Hangi tarihi fırsat? Neyin fırsatı? Şimdi bunları konuşmadığımız zaman sanki bunlar yokmuş gibi davranamayız. Bunlar var. Ecevit'in bir sözü var. 'Sırf 2-3 tane daha oy almak için Türkiye'nin bir bölgesini bölmek isteyen bir yapıyla nasıl beraber olabiliriz?' diyor. 'Cumhuriyetin kuruluşunda olduğunu iddia eden bir parti, CHP, bunu kabul edemez' diyor. 'Olamaz:' diyor ve Ecevit isyan ediyor. Eleştiriyor, hatırlarsanız konuşmalarını... İşte biz kurtuluş mücadelesinin başlatıldığı bu şehirden Türkiye'ye giydirilmek istenen bu deli gömleğini yırtıp atacağız. Biz Türkiye'nin başına örülmek istenen bu çoraba müsaade etmeyeceğiz. Anlaştıkları tek nokta; Erdoğan gitsin, sonrası kaos.
- Nizamülmülk'ün bin sene önce söylediğinin tam tersini bin sene sonra yapıyorlar
Türkiye haritasının masaya yatırıldığını vurgulayan Muş sözlerini şöyle tamamladı:
O bakanlık senin, bu kurum benim, bu banka senin, bunlar paylaştırılıyor. Biz bu paylaşımları daha önce görmüştük. Bu paylaşımların neticesi Türkiye'ye hep maliyetle döndü. Türkiye'nin imkanları hep heba oldu. Ne oldu da Türkiye'nin bakanlıkları, kurumları bölüşülüyor, paylaşılıyor? Nizamülmülk, Büyük Selçukluların veziri. 'Siyasetnameyi' yazıyor. Nizamülmülk'ün bir sözü var. 'Bir işi 2 kişiye vermeyin, iş ortada kalır. Kimse sorumluluk almaz.' diyor. Burada 7 kişiye verilmiş. Nizamülmülk'ün bin sene önce söylediğinin tam tersini bin sene sonra yapıyorlar. İradenin olmadığı yerde, idare olmaz. Bakın bugün Türkiye'de terör çok şükür minimize edilmiş vaziyette. Güvenlik sağlanmış vaziyette, sınır ötesinde bu elebaşları artık içeride barınamıyor, saklanamıyor, dışarıya kaçıyor, onları devletin ilgili kurumları tek tek elimine ediyor. Peki PKK'nın uzantısı HDP'nin desteklediği bir hükûmette, hangi vali, hangi emniyet müdürü nasıl operasyon talimatı verecek? Bunları konuşmamız gerekiyor. Bunları milletimize anlatmamız gerekiyor. Çünkü 'Ben destek veriyorum buraya.' diyor. 'Bunun bir karşılığı olacak. Bunun bir neticesi olacak.' diyor. Açık açık alenen söylüyor. Ve bakın Ahmet Türk, 'Öcalan'ın özgürleşme süreci başlamıştır.' diyor. Çocuklarımızı katleden, Türkiye'nin canlarını yakan, onlarca insanımızın sakat kalmasına, emniyet mensuplarımızın gazi olmasına sebep olan terörist elebaşına bu ülkede hiç kimse ama hiç kimse özgürlük hakkı tanıyamaz, veremez. Ancak öyle bir cesaret alınıyor ki bir yerden ve çıkıp da birisi bunları ne yalanlıyor ne de bunlara net bir tavır koyuyor. Herkes üç maymunu oynuyor. Dolayısıyla biz Kurtuluş Savaşı'nın meşalesinin yakıldığı bir şehirde öyle bir cevap vereceğiz ki bunlara en büyük tokattı, en büyük şamarı buradan yiyecekler.
Açılışa AK Parti Samsun Milletvekilleri Yusuf Ziya Yılmaz, Orhan Kırcalı, Fuat Köktaş ve Ahmet Demircan ile milletvekili adayları ve çok sayıda partili katıldı.