TBB Başkanı'ndan Cumhurbaşkanı ile Yargıtay Başkanı'nın açıklamalarına destek
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, avukatların mahkeme faaliyetlerine katılımının arttırılması ve bazı davalarda avukatla temsil zorunluluğu getirilmesi konusundaki önerileri olumlu bulduğunu ve desteklediğini bildirdi.
TBB Başkanı'ndan Cumhurbaşkanı ile Yargıtay Başkanı'nın açıklamalarına destek geldi.
Sağkan, 2023-2024 Adli Yıl Açılış Töreni'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca tarafından dile getirilen "avukatların mahkeme faaliyetlerine katılımının arttırılması" ve "bazı davalarda avukat tutma zorunluluğu getirilmesi" konularına ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Avukatla temsil zorunluluğu kavramına yaklaşımının yalnızca avukatların faaliyet alanlarının genişletilmesiyle sınırlı olmadığını belirten Sağkan, konunun adil yargılanma hakkı kapsamında da değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti. Sağkan, "Bize göre bu meselenin çok önemli bir ayağını aynı zamanda yurttaşların temel bir hakkı, Anayasa'da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde (AİHS) de yer alan adil yargılanma hakkı oluşturuyor." dedi.
Sağkan, adil yargılanma hakkının, Anayasa'nın 36'ncı, AİHS'in ise 6'ncı maddesinde ifadesini bulduğunu, bu hakkın, Anayasa'da "hak arama özgürlüğü" olarak düzenlendiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Buna göre 'Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.' AİHS'in 6'ncı maddesine göre ise 'Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, adil ve kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir.' Her ne kadar buradaki düzenlemeler makul süre ve bağımsız ve tarafsız bir yargı mercisi kavramlarını odağına almış gibi görünüyorsa da adil yargılanma hakkının en temel unsurları arasında savunma hakkı ve silahların eşitliği kavramları gelmektedir."
Yargı mercisi önündeki yurttaşın, iddia ve savunmalarını, yargılamanın usulüne uygun bir şekilde dile getirilmesinin sağlanmadığı hallerde hükmün bağımsız ve tarafsız bir şekilde verildiğini söylemenin mümkün olmayacağını ifade eden Sağkan, "Avukatla temsil, savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlayarak, adalete erişim, hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkına en büyük katkıyı sağlayacak bir uygulamadır." diye konuştu.
Sağkan, avukatlık mesleğinin yargının kurucu unsurlarından biri olduğunu vurgulayarak, "Avukatlık faaliyetlerinin alanının genişletilmesi noktasında ise yargının üç kurucu unsurundan olan bu mesleğin yargılamadaki etkinliğinin artırılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Aslında uzun yıllardır dile getirdiğimiz hususlardan bir tanesiydi." diye konuştu.
- "Türk hukuk sistemine yabancı uygulama değil"
Avukatla temsil edilmenin Türk hukuk sistemi için yabancı bir uygulama olmadığını bildiren TBB Başkanı Sağkan, şu ifadeleri kullandı:
"Ceza yargılamasındaki bazı suç türleri ve mağdur veya failin bazı niteliklerine göre avukatla temsil zorunluluğu bulunuyor. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) sisteminden avukat tayini dediğimiz durum tam da buna ilişkindir. Ayrıca Avukatlık Kanunu'nun 35/3. maddesine göre dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasına ait evrakı düzenleyebilir, davasını bizzat açabilir ve işini takip edebilir. Ancak Türk Ticaret Kanunu'nun 272'nci maddesinde ön görülen esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla esas sermayesi bulunan anonim şirketler ile üye sayısı 100 veya daha fazla olan yapı kooperatifleri sözleşmeli bir avukat bulundurmak zorundadır. Dolayısıyla bazı anonim şirketler ve yapı kooperatifleri için sözleşmeli bir avukatla çalışma zorunluluğu bulunuyor. Adli yıl açılışında ifade edilen durumun, buradaki bu istisnayı genişletecek bir uygulama olduğunu düşünüyoruz."
Erinç Sağkan, avukatla temsilin olduğu dosyalarda davaların daha hızlı ilerlediğini, yurttaşların hak kayıplarının önüne geçildiğini, yargının üzerindeki iş yükünün azaldığını bildirdi.
Ceza yargılamasında yurttaşların yüzde 30'dan fazlasının avukatsız olduğunu daha önceki adalet bakanlarının dile getirdiklerini aktaran Sağkan, "Yani hemen hemen üçte bir, avukatla temsil olunmuyor. Bu da hak kayıplarına yol açıyor. Hukuk yargılamasında da yüksek oranlar olduğunu tahmin ediyorum. Aslında hukuk yargılamalarında bu tür istatistiklere tarafların ayrı ayrı avukatla temsil edilip edilmedikleri çerçevesinde bakmak gerekir. Böyle bir değerlendirme çok daha doğru sonuçlara ulaşmamızı sağlayacaktır." ifadelerini kullandı.
- "Avukatla temsil hak kaybını ve iş yükünü azaltıyor"
TBB Başkanı Sağkan, avukatla temsil zorunluluğun hangi davalarda uygulanacağına ilişkin iki tür kıstas belirlenebileceğini, bunun yargılamanın düzeyine göre ve dava türlerine göre olabileceğini belirtti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuruda avukatla temsil zorunluluğunun bulunmadığını belirten Sağkan, başvurunun ilk aşamayı geçmesi halinde ise avukatla temsil zorunluluğu bulunduğunu kaydetti. Sağkan, "AİHM, avukatla temsilin hak kayıplarını önlediğinin ve aynı zamanda kendi üzerindeki yükü azalttığının farkında." dedi.
- "Aile, iş, tüketici ve ağır ceza mahkemelerinde avukatla temsil zorunlu olmalı"
Türk hukuk sisteminde de AİHM'e benzer mantıkla avukat tutma zorunluluğunun uygulanabileceğine işaret eden Sağkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizde de yargılamanın düzeyine göre bir kıstas getirilebilir. İstinaf düzeyinde avukatla temsil zorunluluğu getirilebilir, temyiz düzeyi denilebilir. Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvurularda mutlaka olması gerektiğini uzun bir süredir savunuyoruz. Zira AYM bireysel başvuruları, son derece teknik, detaylı başvurular. Üstelik kabul edilmezlik veya ret halinde ciddi hak kayıpları söz konusu olabiliyor. Avukatla temsil edilmeyen, AYM'ye kendisi başvuran, hatta sonuçta ihlal kararı da alan ama tazminat talebinde bulunmadığı için uğradığı hak ihlali tazmin edilmeyen kişilerin var olduğunu biliyorum. Avukatla temsil söz konusu olsa bu tür durumlar asla yaşanmayacaktır."
Sağkan, daha önce aile, iş, tüketici ve ağır ceza mahkemelerindeki dosyalarda avukatla temsil zorunluluğunun bulunması gerektiği yönünde tavsiyede bulunduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Aile Mahkemeleri, kırılgan grupların dosyalara taraf olduğu davalara bakıyor. Bu mahkemelerde verilen kararlar kadınların, çocukların hayatlarında önemli etkiler doğuruyor. Bu çerçevede avukatla temsil olması gerektiğini düşünüyoruz. İş ve tüketici mahkemeleri için de dosyaların tarafları arasında bilgi ve sermaye bakımından asimetrik bir ilişki olabiliyor. Bu asimetriyi ortadan kaldıracak, tarafları eşit kılacak olan avukatın varlığıdır. Bu nedenle avukatın bu mahkemelerdeki varlığını önemsiyoruz. Nihayet ağır ceza dosyaları, aslında büyük oranda CMK kapsamında yer alan dosyalar. Ancak suç türlerinden ziyade, ağır ceza mahkemelerinin tümüyle bu kapsama alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Hukuk sistemimizde, halihazırda bazı anonim şirketler ve yapı kooperatifleri için sözleşmeli bir avukatla çalışma zorunluluğu bulunduğundan söz etmiştim. Bu kısımda diğer şirket türleri bakımından genişletilebilir. Limited şirket olmakla birlikte, sermayesi ve faaliyeti ciddi düzeylere ulaşmış olan şirketler olduğunu biliyoruz. Sermaye miktarına, bilançosuna, iş hacmine göre bir belirleme yapılarak avukatla çalışma zorunluluğu düzenlemesi yapılabilir."