Siyasetçiye "satılmış siyonist" demek suç mu?

ABONE OL

Siyasetçiye "satılmış siyonist" demek suç mu? yerel mahkemenin kararı AYM'ye taşındı.

Bir vatandaş sosyal medya üzerinden siyasetçiye "Çok insanlar gördük senin gibi satılmış siyonist görmedik" ifadesini kullandı. Yapılan şikayet üzerine adli soruşturma başlatıldı ve dosya son olarak AYM'ye taşındı.

AYM'nin kararı haberimizde:

Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

Başvurucu 1962 doğumlu olup İstanbul'un Avcılar ilçesinde ikamet etmekte olan emekli bir vatandaştır. A.Ş. (müşteki) ise iktidar partisi kurucularından olup anılan partide bir dönem (2002 ile 2007) milletvekilliği ile birlikte başbakan yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. Sonrasında ise iktidar partisinden ayrılarak kendi partisini kurmuş ve 2012 yılına kadar siyasi hayatına parti başkanı olarak devam etmiştir. Müşteki 2012 ile 2018 yılları arasından bağımsız bir şekilde siyaset hayatına devam ettikten sonra 24 Haziran 2018 tarihli Genel Seçim'de (Genel Seçim) ana muhalefet partisinden milletvekili seçilmiştir.

Başvuru konusu olay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adına açılmış bir Facebook sayfasında, başka bir kullanıcı tarafından yapılan linkli paylaşımın altına başvurucunun kendi yorumunu eklemesi ile gerçekleşmiştir. Bahsi geçen üçüncü kişinin yaptığı paylaşımda müşteki A.Ş.nin görseline ve müştekiye ait olduğu iddia edilen bazı sözlere yorumlu bir şekilde yer verilmiştir. Anılan paylaşıma göre müşteki milletvekili hükûmet politikalarına destek veren bir partinin genel başkanını şu sözlerle eleştirmiştir:

"Çok genel başkan gördük ama 2 yıl sonraki seçim için partisini iktidara teslim eden, tüm iddialarını terkeden, siyasi müflis D.B. gibisini görmedik... (A.Ş.)

-Paylaşıma ek yorum ise şöyledir:

Biz de çok siyasetçi gördük ama k... tekmeyi yiyerek bu kadar anıranını ilk defa gördük!!!"

- Başvurucu iki parçadan oluşan bahse konu paylaşımın altına 11 Ocak 2018 tarihinde şu şekilde bir yorumda bulunarak paylaşmıştır:

"Çok insanlar gördük senin gibi satılmış siyonist görmedik"

Müşteki, başvurucu hakkında 21 Mayıs 2018 tarihinde hakaret suçundan cezalandırılması istemiyle şikâyette bulunmuştur. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 12 Şubat 2019 tarihli iddianame ile başvurucunun hakaret suçundan cezalandırılmasını talep etmiştir.

Yargılamayı yapan Ankara Asliye Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 27 Mayıs 2019 tarihinde başvurucunun hakaret suçundan 1.740 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına kesin olarak karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Yapılan yargılama, tevilli ikrara dayalı sanık savunması, facebook ekran görüntü kayıtları, katılan vekili beyanları ile tüm soruşturma evrakı birlikte değerlendirildiğinde, sanığın facebook sosyal paylaşım sitesinde katılanın fotoğrafı ile yapılan paylaşımın altına "çok insanlar gördük senin gibi satılmış siyonist görmedik" şeklinde yorum yazarak katılana karşı onur şeref ve saygınlığını rencide edecek nitelikte sözler yazmak suretiyle facebook üzerinden belirsiz sayıda kullanıcının öğrenmesi mümkün ve muhtemel şekilde alenen hakaret ettiği, böylece üzerine atılı suçu işlediği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir."

Somut Olayın Değerlendirilmesi:

Başvuru konusu olayda sade bir birey olan başvurucu, aktif bir siyasetçi olan müştekiye yönelik ifadeleri nedeniyle adli para cezası ile cezalandırılmıştır. Somut olay, Cumhurbaşkanı adına açılmış bir sosyal medya sayfası üzerinde gerçekleşmiştir. Anılan sayfa üzerinden, müştekinin fotoğrafı ve müştekiye atfedilen bir siyasi parti liderini eleştirir nitelikteki ifadelere yer verilerek başka bir kullanıcı tarafından yorumlu bir paylaşımda bulunulmuştur. Başvurucu, bahse konu paylaşımın altında müştekiyi kastederek "satılmış siyonist" ifadesini kullanmıştır.

Somut olayda başvurucu tarafından kullanılan "satılmış siyonist" şeklindeki ifadenin değer yargısı olduğu açıktır. O hâlde tespiti gereken husus, başvurucunun davacıyı sebepsiz biçimde hedef alıp almadığı, kullanılan söz ve ifadelerin kişisel saldırı oluşturup oluşturmadığıdır. Başvurucunun olay tarihinde ve hâlen iktidarda olan partinin bir destekçisi olduğu anlaşılmaktadır. Başvurucu, desteklediği partinin bir zamanlar önde gelen siyasetçilerinden biri olan müştekinin önce kurucusu olduğu partiden ayrılmasına daha sonra da siyasi hayatını başka bir partide ve nihayet ana muhalefet partisinde devam ettirmesine yönelik duyduğu öfkeyi başvuruya konu "satılmış siyonist" sözleri ile ifade etmiştir.

Müşteki ise söz konusu yakıştırmayı kişilik haklarına yapılan bir saldırı olarak değerlendirmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesinin pek çok kararında benimsediği gibi demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olan ve toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade özgürlüğü, sadece kabul gören veya zararsız yahut kayıtsızlık içeren bilgiler ya da fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir.

Bu sebeplerle başvuruya konu paylaşımda geçen ve tazminat ödenmesine neden olan bu gibi ifadelerin bazı bağlamlarda kullanımlarının kaba ve rahatsız edici bulunması hukuk sisteminde ceza veya tazminat şeklinde bir müeyyide bağlanmasının tek başına haklı gerekçesi olamaz.

Öte yandan müşteki, siyasi kariyerinde birçok önemli görevlerde bulunmuş, kamuoyu tarafından yakından tanınan ve takip edilen tecrübeli bir siyasetçidir. Bu çerçevede başvurucunun da içinde olduğu seçmenlerinin sıkı ve yakın denetimi altında olması tabiidir. Müşteki hâlen iktidarda bulunan partinin önde gelen bir üyesiyken kurucusu olduğu partiden ayrılarak önce muhalif bir siyasetçi sonra ana muhalefet partisinin bir milletvekili olmuştur. Başvurucuya göre müştekinin siyasi çizgisi değişmiştir ve bu sebeple de müştekinin kendisini daha önce destekleyenlerin eleştirilerine daha fazla tahammül göstermesi gerekir 

Somut olayda Mahkeme, başvurucunun ifade özgürlüğü ile müştekinin şeref ve itibarının korunması hakkı arasında yukarıda değinilen nitelikte bir değerlendirme yaparak bir denge kurmaya çalışmamış; yalnızca soyut bir değerlendirmeyle söz konusu ifadelerin hakaret suçunu oluşturduğunu kabul etmiştir. Mahkemenin başvurucunun mahkûmiyeti bakımından ileri sürdüğü gerekçeler, başvurucunun ifade özgürlüğü hakkına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olarak kabul edilemez.

Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

HÜKÜM KISMI:

Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 14. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2019/229, K.2019/767) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvuruculara müştereken net 10 bin TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

E. 364,60 TL harç ve 18 bin 800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19 bin 164,60 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14 Şubat 2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.