Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu'ndan Kur'an- Kerim'e yönelik saldırılara ilişkin açıklama:

ABONE OL

- "Bu ırkçı, faşist ve İslamofobik ruh hastalarına sessiz kalınması hatta korunmaya alınması, İslamofobinin Avrupa'da kurumsallaşmasının açık göstergesidir"

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, bazı Avrupa ülkelerinde Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırılara ilişkin, Bu ırkçı, faşist ve İslamofobik ruh hastalarına sessiz kalınması hatta korunmaya alınması, İslamofobinin Avrupa'da kurumsallaşmasının açık göstergesidir. dedi.

Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, dün idrak edilen Mevlid Kandili'nin ülkeye ve İslam alemine barış ve huzur getirmesi dileğinde bulundu.

Hazreti Muhammed'in 63 yıllık hayatında ders niteliğinde binlerce örnek sergilediğini belirten Karamollaoğlu, Hazreti Muhammed'in güzel ahlakına ve örnek adalet anlayışına ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Son günlerde Avrupa'nın çeşitli yerlerinde İslam'a yönelik alçakça saldırılar olduğunu hatırlatan Karamollaoğlu, Bütün insanlığın hayat rehberi olan, güzel ahlakı, adaleti, şefkat ve merhameti öğütleyen kitabımız Kur'an-ı Kerim'i yırtıp yakacak denli gözü dönmüşlükle karşı karşıyayız. Bu ırkçı, faşist ve İslamofobik ruh hastalarına sessiz kalınması, hatta korunmaya alınması, İslamofobinin Avrupa'da kurumsallaşmasının açık göstergesidir. diye konuştu.

Avrupa'nın ikiyüzlü olduğunu ifade eden Karamollaoğlu, Türkiye'nin üç beş satırlık kınama ile olup bitenleri sessizce izlediğini, İslam İşbirliği Teşkilatının ise konuya sessiz kaldığını savundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın New York'taki Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu kapsamında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesini eleştiren Karamollaoğlu, İsrail ile ilişkilerin normalleşmesine karşı olduklarını söyledi.

Türkiye'de ekonomik krizin derinleştiğini belirten Karamollaoğlu, düşük maaş alan emeklilerin zorlandığını açıkladı.

Ailenin erkek, kadın ve çocuklardan meydana geldiğini ifade eden Karamollaoğlu, Aynı cinsten olan iki kişi bir araya gelirse buna aile denmez. Dolayısıyla biz aile mefhumunun bugünkü haliyle korunmasını hem kendi huzurumuz hem de tüm dünyanın huzuru için olmazsa olmaz görüyoruz. değerlendirmesinde bulundu.