Okulda Diyabet Programı'nın Eğitim Platformu yayına başladı

ABONE OL

- Okulda Diyabet Programı Koordinatörü Prof. Dr. Şükrü Hatun: - "Annelerin, babaların çocuklarını okula gönderirken güvende hissetmesi gerekiyor. Aslında Okulda Diyabet Programı bunlara çözüme odaklanmış bir program" - Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükran Darcan: - "Çocuklar zamanlarının üçte birini okulda geçiriyorlar. Bu programın amaçlarından biri komada başvuran çocuk sayısını en aza indirmek"

Tip 1 diyabetin erken tanısına destek olmak ve diyabetli çocukların okuldaki yaşam kalitelerini yükseltmek amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Derneği tarafından hayata geçirilen Okulda Diyabet Programı'nın Eğitim Platformu açıldı.

Sanofi Türkiye'nin koşulsuz desteği ile bugüne kadar gerçekleştirdiği okulda eğitimler ve şehir toplantıları sayesinde diyabet konusunda güçlü bir farkındalık oluşturan Okulda Diyabet Programı kapsamında hayata geçirilen eğitim platformu yayına başladı.

Platformun tanıtımı için gerçekleştirilen basın toplantısına ​​​​​​​Okulda Diyabet Programı Koordinatörü, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Dalı Başkanı ve Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği Üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun, Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şükran Darcan, Milli Eğitim Bakanlığı Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğü, İşyeri Sağlık ve Güvenlik Birimi Daire Başkanlığı Sağlık Hizmetleri Şubesi Koordinatörü Gülcan Kılınç, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünden Dr. Önder Yel ile Sanofi Türkiye ve Levant Kurumsal İletişim Direktörü Pınar Kaya katıldı.

Basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Hatun, insülinin hayati bir hormon olduğunu dile getirerek, Türkiye'de tip 2 diyabetin çok yaygın olduğu için tip 1'in akla gelmediğini, bu nedenle topluma bu konuları anlatmaya uğraştıklarını belirtti.

Prof. Dr. Hatun, Toplum daha çok diyabeti erişkinlerin bir problemi olarak biliyor ama 6 aydan itibaren her yaşta olabilir. En çok ergenlik çağında görülüyor. Kış mevsiminde biraz daha sıklığı artar. Yaklaşık olarak 28 bin tip 1 diyabetli çocuk var Türkiye'de. ifadelerini kullandı.

Program kapsamında 12 yıldan bu yana çalışmalarını sürdürdüklerini vurgulayan Hatun, şunları kaydetti:

Annelerin, babaların çocuklarını okula gönderirken güvende hissetmesi gerekiyor. Aslında Okulda Diyabet Programı bunlara çözüme odaklanmış bir program. Yani okuldaki hayatla evdeki hayat birbirine benzesin, okuldaki diyabet bakım kalitesi evdeki kadar olsun programı. Ayrıca anneler bunun için okullara gelmek zorunda kalmasın programı. Birkaç önemli nokta var, toplum kadar öğretmenler de tip 1 diyabeti yeteri kadar tanımıyor.

Dolayısıyla aslında görevlerini de bilmiyorlar. Bizim program öğretmenlere tip 1 diyabeti anlatan bir program, ayrıca da önemli durumlarda çocuklara yardım etmesini sağlayan bir program. Bu insülin enjeksiyonu olabilir, kan şekeri düştüğü zaman meyve suyu uzatmak olabilir ya da çok nadir de olsa acil durumlarda glikozu yükselten bir iğne var onu yapmak olabilir. Bunun ötesinde program aslında öğretmenleri diyabet ekibine katan bir program. Diyabet ekipleri doktorlar, hemşireler, diyetisyenler, psikologlardan oluşuyor ama öğretmenler olmadığı zaman eksik kalıyor.

Hatun, öğretmenlerin platformun içerisinde yer alan seviye 1, 2, 3'ü tamamladıklarında Okulda Diyabet Programı Eğitim Belgesini alabilecekleri sözlerine ekledi.

- Tüm eğitimcilerimizin, bu eğitimleri alabilmesi için bu platformu hayata geçirdik

Prof. Dr. Darcan, diyabet konusunda farkındalık oluşturmanın çok önemli olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:

Ülkemiz açısından baktığımızda çocukluk çağındaki diyabetin tanısı geciktiği zaman komada başvuru oranı yüzde 40-60'larda. Çeşitli Avrupa ülkelerine baktığımız zaman bu oran yüzde 10-20'lerde. Çocuklar zamanlarının üçte birini okulda geçiriyorlar. Bu programın amaçlarından biri komada başvuran çocuk sayısını en aza indirmek. Koma demek yoğun bakım demek. Yoğun bakıma değil, yürüyerek gelsinler. Diyabet bakımını geliştirmek programın en önemli nedenlerinden biri. Programın bir diğer amacı da aslında okullardaki beslenme alışkanlıklarını bir miktar değiştirerek obeziteyi engellemek. Program 2010'da bu amaçlarla oluşturuldu. Güzelliği sürdürülebilir ve geliştirilebilir olması. Şu anda gelişmiş haliyle karşımızda.

Gülcan Kılınç da birçok okul sağlığına dair çalışmaların yanında diyabetin de en iyi çalışmalarından biri olduğunu belirterek, bu çalışmaların paydaşların sunduğu katkılarla ilerlediğini söyledi.

Kılınç, 81 ilde aynı anda, eş zamanlı bu programı yürütebilmek için taşra teşkilatında oluşturduğumuz ilk koordinatörlerimiz ve sağlık hizmetleri sorumlularımız var. Bu sorumlular merkez teşkilatıyla her an 7/24 iletişimde ve aksiyona geçebilecek durumdalar. dedi.

14 Kasım Dünya Diyabet Günü kapsamında çeşitli etkinlikler düzenleyeceklerini, farkındalık çalışmaların devam ettiğini dile getiren Kılınç, Sağlık Bakanlığı ile beraber yürüttüğümüz bu programda, diyabetli öğrenci olan okullarımızın listesini Sağlık Bakanlığı ile paylaşıyoruz. Paylaştıktan sonra o okullarla il sağlık, ilçe sağlık iletişime geçiyor ve eğitimlerini gerçekleştiriyor. Biz tüm eğitimcilerimizin, okul çalışanlarının bu eğitimleri alabilmesi için bu platformu hayata geçirmeye karar verdik. bilgisin aktardı.

Pınar Kaya da programın, kapsamıyla çıktılarıyla dünyada 10 ülkeye model olmuş bir çalışma olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

Sanofi bütün dünyada aslında toplumsal bir etki stratejisinde 'Daha fazlası mümkün' mottosuyla belli konuları önceliklendiren bir firma.

Sorumluluğunun farkında olan bir ilaç şirketi olarak bunların başında sağlık hizmetlerine erişim geliyor. Bu kapsamda da biz Okulda Diyabet Programı'nı önceliklerimize entegre şekilde 12 yıldır koşulsuz katkılarımızı sunarak destekliyoruz. Bu online platform yapılan tüm işlerin ötesinde zamandan ve mekandan bağımsız olarak tüm paydaşların buradaki değerli bilgilere ulaşabilmesi için çok kıymetli olduğunu düşünüyoruz.