Körlük kitabının geniş özeti, Jose Saramago kitapları
Ünlü yazar Jose Saramago tarafından kaleme alınan ve ülkemizde beğeniyle okunan, onbinlerce satılan 'körlük' kitabının en geniş özeti.
KÖRLÜK - JOSE SARAMAGO
Her şey kırmızı ışığın yanmasıyla başlamıştı. Artık görmüyordu, her yer bembeyazdı. Arkadan gelen korna seslerinin ardından herkes arabasından inmeye başladı. Homurdanmalar yükseliyordu. Kör adam her yeri bembeyaz görüyordu. Acımalar, söylenmeler havada uçuşuyordu. Sonunda içlerinden biri ben evine götürürüm dedi. Kör adamı yan koltuğa oturttu ve nerede oturduğunu sordu. Kör adam acaba karım eve gelmiş midir diye düşündü. Birlikte eve geldiler, adam onun evine çıkmasına yardım etti. Evin içine girdiler, istersen karın gelene kadar bekleyebilirim dedi adam. Kör adam gerek yok dedi. Az sonra karısı geldiğinde kör adam eşine olanlardan bahsetti. Karısı ağlamaya başladı, onu buraya kadar kimin getirdiğini sordu. Kocası ona başından geçenleri anlattı, karısı arabanın anahtarını nereye bıraktığını sordu. Anahtar hiçbir yerde yoktur. Adam arabayı çalmıştı. Karısı, eşine bunu sonra hallederiz dedi, hemen doktordan randevu almalıyız. Doktoru aradı ve sekreter kız ona randevu saati verdi. Körün karısı taksi çağırdı, merdivenlerden birlikte indiler, karısı eşine onu burada beklemesi gerektiğini söyledi, taksinin gelip gelmediğine bakacaktı.
O sırada adamın yanından komşuları geçiyordu. Adam onlar körlüğümü fark etmeden, karım hemen gelir diye düşündü. Karısı onu almaya geldi, taksiciye kör olduğunu fark ettirmeden taksiye bindirdi. Muayenehaneye girdiklerinde içeride bir şaşı çocuk ve annesi, gözü siyah bantlı yaşlı adam, genç kız vardı. Sekreterle konuştular ve doktor onları diğerlerinden önce içeri aldı. Hafif söylenmelerin ardından sessizlik oluştu. Doktor kör adamın gözlerini muayene etti. Gözleri yaşına göre oldukça sağlamdı, herhangi bir sorun gözükmüyordu. Adam doktora her yeri bembeyaz görüyorum dedi. Doktor başka bir güne randevu verdi. Bütün hastaları bittiğinde ellerini yıkarken hala kör hastayı düşünüyordu. Ne olabilirdi acaba? Doktor bir arkadaşını aradı ve durumdan ona da bahsetti. Doktor evine gittiğinde karısı evdeydi, birlikte yemek yediler ve doktor olanları ona da anlattı. Ardından koltuğa geçip kitaplarına bakmaya koyuldu.
Hayatında hiç böyle bir vakayla karşılaşmamıştı. Taksiyi çalan kör ise arabayla yolun sonunda polisleri gördü. Eğer buradan gidersem yakalanırım diye düşündü. Az sonra oda kördü. İlk körün evine onu karantinaya almak için sağlık ekipleri geldi. O sırada hırsızı evine polisler götürdü. Karısı kapıyı açtığında polislerin herhangi bir hırsızlık durumunda eşini eve getirmeyeceklerini düşündü ve rahatladı. Doktor kitabına bakarken her yer bembeyaz oldu, oda kör olmuştu. Genç kız körlüğe otel odasında yakalandı. Sağlık ekipleri doktoru da karantinaya almaya geldiler. Karısı da onunla birlikte gitmek istedi, onu götüremeyeceklerini söylediklerinde ben de kör oldum dedi. Aslında kör değildi. Hızlı bir şekilde bavulu topladı. Hepsini bir akıl hastanesine götürmüşlerdi. Hastanenin bir kanadı körlük şüphesi olanlar diğer kanadı ise körler için ayrılmıştı. İçeride ilk kör, doktor ve karısı vardı. Az sonra hırsız, şaşı çocuk, genç kız, gözü siyah bantlı genç kız geldi.
Sonra gelen grubun içinde otelin temizlikçisi, muayenehanenin sekreteri, hırsızı bulan polisler ve ilk körün karısı vardı. Hepsi bir araya geldi ve nasıl kör olduklarından bahsettiler. İlk kör arabasını çalan hırsıza öfke duyuyordu. Askerler körlere yemeği bir anonsla veriyorlardı ve dışarı çıkan biri olursa vuruyorlardı. Her gün aynı saatte hopörlerden aynı emirler veriliyordu. Hepsi kendine bir yatak belirledi. Bir gün ilk koğuştaki körler birbirlerinin omzundan tutarak etrafa bakmaya gideceklerdi. Hırsız önündeki genç kızı ellemeye başladığında kız ayakkabısını hırsızın bacağına geçirdi. Adamın bacağı kanıyordu. Yatağına yatırdılar, genç kız yaptığına pişman olmuştu. Hırsızın durumu git gide kötüleşiyordu, gerekli sağlık malzemesi yoktu. İlerleyen günlerde cansız bedenini gömdüler. Şaşı çocuk ilk zamanlar annesini soruyordu ama artık sesi çıkmıyordu. Her yer vahşet alanı gibiydi, herkes dışkısını bulduğu ilk yere yapıyordu, kokudan durulmuyordu. Yemekler düzenli verilmiyordu.
Diğer koğuştakiler yemeklere ambargo koymuşlardı. Bazı şartlar sonucu yemek vereceklerini söylüyorlardı. En sonunda ilk koğuştaki kör olanlara dayanamadı ve diğer koğuşu yakmaya gitti. Kendisi orada can verdi. Doktor, karısı, ilk kör, onun karısı, şaşı çocuk, genç kız ve gözü bantlı adam yangından kaçarak dışarı çıktılar ama onları durduracak asker dışarıda kalmamıştı. Büyük ihtimalle onlarda kör olmuştu. Birbirlerinden ayrılmayarak dolaşmaya başladılar. Doktorun karısı onları bir yere bırakıp yemek aramaya gitti. Etrafta çöpler, cesetler, pis kokular vardı. Uzun süre dolaştıktan sonra süpermarket gördü, deposunu buldu ve kendilerine bir süre yetecek kadar yiyecek doldurdu. Dışarı çıktığında nerede olduğunu, geride bıraktıklarını nasıl bulacaklarını düşündü ve ağlamaya başladı. Yanına bir köpek geldi ve göz yaşlarını yalamaya başladı. Birden doktorun karısı kafasını kaldırdığında şehir haritasını gördü. Sokakları ezberleyerek onları buldu. Şimdi sıra teker teker evlerini bulmaktı. İlk önce genç kızın evini buldular. Alt katta yaşlı bir kadın oturuyordu. Ondan evin anahtarını aldılar. Genç kız evde anne ve babasının bulunmadığını gördü ve ağlamaya başladı. Hepsi o akşam orada kaldılar. Ertesi gün doktor ve karısının evini buldular. Orada üstlerini değiştirdiler, dinlendiler. Şaşı çocuk evinin bulunduğu sokağı hatırlamıyordu. Gözü bantlı adam ise tek başına tek göz bir odada kaldığını ve kitaplarından başka bir şey bulunmadığını söyledi. Evine gitmek istemedi. Yemek bulmak için doktorun karısı, ilk kör ve karısı dışarı çıktılar. Hem de ilk körün evini bulacaklardı. Kırmızı ışığın bulunduğu sokağa geldiklerinde burada kör oldum, dedi. Evlerine vardılar, kapıyı bir adam açtı. Yazar olduğundan bahsetti.
Kızı ve karısıyla burada kalıyordu, onlar yemek bulmaya gitmişti. Bir süre daha burada kalmak için izin istedi. İlk kör ve karısı yazara bir süre daha evlerinde kalmaları için izin verdi. Hep birlikte geri döndüler. Bir süre daha doktor ve karısının evinde kaldılar. Bir gün ilk kör gözlerini açtığında artık görüyordu. İkinci gören ise genç kız oldu. Sonra doktor da görmeye başladı. İlk kör ve karısı kendi evlerine gittiler. İlk körün karısı hala görmüyordu ama eşi ona rehberlik yapacağını söyledi.
Genç kızda kendi evine annesi ve babasını bulmak ümidiyle gitti. Doktorun karısı pencereden bakıyordu. Gökyüzü bembeyaz olmuştu. Sıra ondaydı.