Tarih: 21.10.2025 15:09

İstanbul Adalet Sarayı’nda Duruşma Krizi: Avukatların Gecikme Bildirimi Dikkate Alınmadı

Facebook Twitter Linked-in

İstanbul Adalet Sarayı'nda bugün yaşanan bir duruşma, yargılamada iletişim ve empati eksikliğini yeniden gündeme getirdi. Mahkemenin 21 Ekim 2025 tarihli duruşmasında, davacı vekilleri e-duruşma talebi göndermelerine rağmen dosyanın karar aşamasında olması nedeniyle fiziki katılımın daha uygun olacağı yönünde taraflara bilgilendirme yapılmıştı.

Ancak sabah saatlerinde adliye girişinde yaşanan olağan dışı yoğunluk, avukatların duruşmaya zamanında yetişmesini engelledi. Davacı vekilleri, duruşma saatinin 09.40 olduğunu, dosyanın duruşma listesinde üçüncü sırada yer aldığını belirterek, gecikme durumunu mahkeme kalemine hem telefonla hem de yazılı olarak ilettiklerini açıkladı.

"Bekletme talebi görmezden gelindi"

Avukatlar, duruşmaya 10-15 dakika gecikebileceklerini önceden bildirdiklerini, buna rağmen mahkeme hakiminin bekletme talebini dikkate almadığını ifade etti. Celse uygulaması üzerinden duruşma sırasını takip ettiklerini belirten vekiller, "Hakimin fiziki katılacağımızdan haberdar olmama ihtimaline karşı e-duruşmaya bağlandık. Adliye girişinde olduğumuzu, 10 dakika içinde salonda olacağımızı söyledik. Ancak hakim, bu beyanları duymazdan gelerek yalnızca görüntüye dayanarak değerlendirme yaptı" şeklinde açıklamada bulundu.

"Dakikliğin arkasına sığınılarak vicdan ve empati göz ardı edildi"

Yaşanan olayın ardından yapılan değerlendirmede, İstanbul gibi büyük bir şehirde yaşanabilecek makul gecikmelere karşı bu kadar katı davranmanın, "hakimliğin gerektirdiği vakur duruş, insanlık, empati ve vicdan kavramlarıyla bağdaşmadığı" ifade edildi. Avukatlar, "Hakimin dakiklik konusundaki hassasiyeti anlaşılabilir ancak makul bir gecikmenin bile görmezden gelinmesi adalet anlayışıyla bağdaşmaz" dedi.

"Mecelle'nin 1792. maddesi hatırlatıldı"

Olayla ilgili yapılan değerlendirmede, Mecelle'nin 1792. maddesi hatırlatılarak, "Hakim; hakim, fehim, müstakim, emin, mekin ve metin olmalıdır" denildi. Ancak yaşanan durumun, bu niteliklerle bağdaşmadığı, mahkeme hakiminin özellikle "fehim" ve "mekin" vasıflarını yansıtamadığı belirtildi.

"Usul ekonomisi gözetilmedi, adalet tecelli etmedi"

Avukatlar, davacının davayı takip iradesi açıkça ortadayken, HMK 150. madde gereği dosyanın işlemden kaldırılmasının adaletin tecellisine hizmet etmediğini savundu. Duruşmanın birkaç dakika bekletilmemesinin, yargı sürecine zarar verdiğini ve sadece zaman kaybına yol açtığını dile getirdiler.

Olay, yargı sisteminde insan faktörünün ve empatik yaklaşımın önemini bir kez daha gündeme taşıdı. Avukatlar, "Usul ekonomisini gözetmesi gereken mahkemelerin, adaleti yalnızca dakiklik üzerinden ölçmemesi gerekir" ifadeleriyle tepki gösterdi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —