Gölcük depreminde enkazdan kurtuldu, Kahramanmaraş'ta afetzedelerin yardımına koştu

ABONE OL

- İstanbul'da, 17 Ağustos 1999'daki depremde enkaz altından 8,5 saat sonra kurtarılan Gürkan Özer, arkadaşlarıyla Kahramanmaraş'ta afetzedelere umut oldu - Sakarya Arama Kurtarma Ekibi Derneği Başkan Yardımcısı Gürkan Özer: - "Göçük altında o insanların nasıl bir psikoloji içerisinde olduğunu biliyorum"

ONUR ORHAN/UĞUR SUBAŞI - İstanbul Tuzla'da, 17 Ağustos 1999'da yaşanan Gölcük depreminde enkazdan saatler sonra çıkarılan Gürkan Özer, arkadaşlarıyla kurdukları arama kurtarma ekibiyle Kahramanmaraş'ta aynı acıyı yaşayan afetzedelere yardım etti.

Sakarya'nın Hendek ilçesinde medya, reklam ve emlak sektörlerinde çalışan 38 yaşındaki Gürkan Özer, yaklaşık 24 yıl önce meydana gelen depremde oturduğu binanın çökmesi sonucu enkaz altında kaldı.

Yıkıntılar altından 8,5 saat sonra çıkarılan Özer, afetzedelere yardımcı olmak amacıyla arkadaşlarıyla 2014'te AFAD çatısı altında kurdukları Sakarya Arama Kurtarma Ekibi Derneğinde (SAKE) başkan yardımcısı oldu.

Boğulma, ilk yardım, kayıp ve yangın vakaları ile deprem gibi afetlerde arama kurtarmada insanların yardımına koşan Özer, dernek üyeleriyle asrın felaketi olarak nitelenen, 6 Şubat'taki Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklükteki depremlerde enkazda kalanlara umut oldu.

Özer'in de içinde bulunduğu 66 SAKE gönüllüsü, afet bölgesinde arama kurtarma hizmetinin yanı sıra depremzedelerin her türlü ihtiyacı için sahada görev aldı.

- İnsanların her sıkıntısına umut olmaya çalışıyoruz

Kahramanmaraş'ta saha koordinasyonunu yürüten Özer, AA muhabirine, hava şartlarının yumuşamasıyla ekiplerin bölgeye gelerek sıkıntıları giderdiğini söyledi.

Sahada aynı zamanda sosyal medyadaki bilgi kirliliğiyle uğraşmak zorunda kaldıklarına değinen Özer, Mesela 'devlet yok' dedikleri noktada, eğer orada arama kurtarma ekiplerinin aracı, gönüllüler de varsa devlet oradadır. Çünkü biz orada devletin eksikliğini hissetmedik. Vatandaşlarımız gerçekten sahada olanlardan bilgi alırsa doğru bilgiye ulaşmış olur. dedi.

Özer, insanları enkazdan çıkardıktan sonra yaşadıkları sevinci tarif etmelerinin imkansız olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:

1999 depreminde ben de 8,5 saat sonra enkazdan çıktım. Üyelerimiz depremi yaşadıkları için aslında konuyu bilen insanlarla yola çıktık. Göçük altında o insanların nasıl psikoloji içerisinde olduğunu biliyorum. Anlıyorum çünkü onların ne yaşadığını. Göçük içindeyken şöyle bir şey yaşıyorsunuz? İlk dakikalarda ses duymadığınız zaman umutsuzluğa kapılıyorsunuz. Umutsuzluk, insanı ölüme götürüyor ama bir süre sonra insanların sesini duymak, size umut aşıladığı için can havliyle ayakta kalmayı, sabredebilmeyi öğretiyor.

Bölgede arama kurtarma faaliyetinin yanında aslında psikolojik hizmet verildiğini de anlatan Özer, Kadın arkadaşlarımız ailelerle ilgileniyor. Çocuklarla ilgilenen arkadaşlarımız var. Bir anlamda oradaki insanların her sıkıntısına umut olmaya çalışıyoruz. diye konuştu.

- Bütün yorgunluğumuz onları çıkarınca bitti

SAKE Derneği Başkanı Erdal Aydın da Hendek Belediyesinin tahsis ettiği araçla 22 kişiyle afet bölgesinde çalışmaya başladıklarını kaydetti.

Aydın, SAKE olarak 10 gün görev yaptıkları deprem bölgesinde 12 hayata dokunduklarını bildirerek, Bütün yorgunluğumuz onları çıkarınca bitti. dedi.

Binanın içinde artçı depreme yakalandıklarını vurgulayan Aydın, Arka tarafımız çökmeye başladı, ön taraftan çıkış yerine kaçarken yukarıdan molozlar düşüyordu. Ekip arkadaşlarımızla bekledik. Molozlar düşünce o aradan kaçtık. Üzerimize de biraz moloz düştü. Omuzumuzdan da yaralandık ama bunları görmüyoruz. Oradan canlı çıkarmanın sevinci bize yetiyor. diye konuştu.

- Gönüllü Kirencigil, depremzedeyle yaşadığı yelek diyaloğunu anlattı

Dernekte 2015'ten beri gönüllü çalışan Sakarya Üniversitesi Afet ve Acil Durum Yönetimi Bölümü öğrencisi Salih Kirencigil ise enkazdan 58 saat sonra kurtardıkları Emine Kızıloğlu ile yaşadığı diyaloğu şöyle anlattı:

Biraz kaygılıydı, sakinleştirdim onu. Sonra o da bizi görünce kendini iyi hissetmeye başladı. Çıkarınca teşekkür etti, biz de ona teşekkür ettik, bize çok yardımcı oldu içeride. Emine teyzenin yeleğini yırtmak zorunda kaldık; 'Onu kesmeyin, yeni diktim.' dedi. 'Emine teyze merak etme yenisini alırız.' dedik. 'Yok onu kendi emeğimle diktim, emek var.' dedi. Sonra 'Sen yaşa da yeniden dikersin.' dedik. Böyle isteği olmuştu bizden ama karşılayamadık.