2012 yılında Karadeniz Bölgesi'nde meydana gelen ölümlü bir trafik kazasının ardından başlayan hukuki süreç, sigorta hukukunda zaman aşımı ve avukatların mesleki sorumluluğu açısından dikkat çeken bir kararla sonuçlandı. Kazada yaşamını yitiren gencin ailesi, sigorta tazminatının tahsili için yetkilendirdikleri avukatın yasal sürede dava açmaması nedeniyle hak kaybına uğradı. Aile, bunun üzerine vekilleri hakkında görev ihmali iddiasıyla dava açtı.
Edinilen bilgilere göre, kazanın ardından mağdur aile, sigorta poliçesinden doğan haklarını almak amacıyla bir avukata vekâlet verdi. Ancak sigorta sözleşmesinde açıkça belirtilen iki yıllık zaman aşımı süresi içerisinde sigorta şirketine karşı herhangi bir dava açılmadı. Sürenin dolmasıyla birlikte, ailenin sigorta şirketinden talep edebileceği tazminat hakkı tamamen ortadan kalktı.
Sigorta şirketine karşı haklarını kaybeden aile, uğradıkları zararın avukatın görevini gereği gibi yerine getirmemesi sonucu doğduğunu belirterek bu kez vekilleri aleyhine yargı yoluna başvurdu. Açılan davada, avukatın müvekkilini zaman aşımı konusunda bilgilendirmediği ve süresi içinde dava açmayarak mesleki yükümlülüklerini ihlal ettiği ileri sürüldü.
Dosyayı inceleyen Görele 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, yapılan yargılama sonucunda ailenin iddialarını haklı buldu. Mahkeme, avukatın mesleki özen borcuna aykırı davrandığına ve görev ihmali bulunduğuna hükmetti.
Yerel mahkeme kararında, avukatın müvekkilinin haklarını korumakla yükümlü olduğu, zaman aşımı gibi hayati öneme sahip süreleri takip etmenin avukatlık mesleğinin temel sorumlulukları arasında yer aldığı vurgulandı. Bu kapsamda, sigorta poliçesinde yer alan 100 bin liralık teminat bedelinin, görev ihmali bulunan avukattan tahsil edilerek mağdur aileye ödenmesine karar verildi.
Kararda, avukatın kusurlu davranışı olmasaydı müvekkilin bu bedeli sigorta şirketinden tahsil edebileceği ifade edilerek, doğan zararla ihmal arasındaki illiyet bağının açık olduğu belirtildi.
Ancak aile, aradan geçen uzun süre ve ekonomik koşullar nedeniyle 100 bin liralık tazminatın zararlarını karşılamadığını ileri sürdü. Bu gerekçeyle dosya, munzam zarar talebiyle istinaf mahkemesine taşındı. Aile, tazminat tutarının yeniden değerlenmesi gerektiğini savunarak kararın bu yönüyle düzeltilmesini talep etti.
Dosya, inceleme yapılmak üzere Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'ne gönderildi. Üst mahkemenin vereceği kararın, benzer durumlarda avukatların sorumluluğuna ilişkin davalar açısından emsal teşkil etmesi bekleniyor.
Hukuk çevreleri, kararın özellikle sigorta davalarında zaman aşımı sürelerinin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu belirtiyor. Uzmanlara göre, avukatlar yalnızca dava açmakla değil, müvekkillerini hak düşürücü süreler ve zaman aşımı riskleri konusunda açık şekilde bilgilendirmekle de yükümlü. Aksi halde, doğan zararlardan şahsen sorumlu tutulmaları mümkün.
Bu karar, avukatlık mesleğinde özen yükümlülüğünün sınırlarını ve ihlal edilmesi halinde doğabilecek mali sonuçları gözler önüne seren önemli bir yargı örneği olarak değerlendiriliyor.