Cezaevine girişte araması yapılan mahkumun şikayetini AYM haksız buldu

ABONE OL

Cezaevine giriş sırasında çıplak arama ve darp iddiasıyla şikayetçi olan vatandaşın dosyasına AYM'den karar çıktı. AYM verdiği karar ile şahısa yapılan uygulamanın yasalar çerçevesinde olduğuna karar verdi.

Ceza İnfaz Kurumuna girişte yapılan arama sırasında hukuka aykırı güç Kullanımı nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edilmediği konusunda verilen AYM kararı. Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 24 Kasım 2021 tarihinde, M. Arslan (Bireysel Başvuru No: 2019/791) başvurusunda, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine karar vermiştir.
 
OLAY NASIL YAŞANDI
 
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu bulunan başvurucunun infaz kurumuna giriş işlemleri sırasında üstü aranmak istenmiştir. Aramaya itiraz etmesi üzerine başvurucu zorla aranmış ve giriş işlemlerinin ardından infaz kurumuna yerleştirilmiştir. Arama işleminden sonra infaz kurumu hekimliği tarafından başvurucunun ilk giriş muayenesi yapılarak hakkında rapor düzenlenmiştir. Başvurucu, dilekçe yazarak infaz koruma memurlarından şikâyetçi olmuştur. Başsavcılık tarafından soruşturma başlatılmıştır.
 
Bu arada infaz kurumunca olayla ilgili belgeler ve bir CD Başsavcılığa gönderilerek suç duyurusunda bulunulmuştur. Evrakla ilgili adli soruşturma başvurucunun şikâyetçi olduğu dosya ile birleştirilerek başvurucu hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan soruşturma yürütülmüştür. Soruşturma sonunda Başsavcılık; beş infaz koruma memuru, kurum doktoru ve başvurucu hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Bunun üzerine başvurucu söz konusu karara itiraz etmiştir. Başvurucu ve avukatının itirazı sulh ceza hâkimliğinin kararıyla reddedilmiştir.
 
İDDİALAR NELER
 
Başvurucu, ceza infaz kurumuna girişte yapılan aramanın çıplak arama olduğunu ileri sürerek arama yapılmasına karşı çıkması üzerine hukuka aykırı güç kullanımı nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
 
AYM’NİN DEĞERLENDİRMESİ
 
Herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınmıştır. Anılan maddede, insan onurunun korunması amaçlanmış; kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı, kimsenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan ceza veya muameleye tabi tutulamayacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak her kötü muamele iddiası Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının getirdiği korumadan yararlanamaz. Bu bağlamda kötü muamele konusundaki iddialar uygun delillerle desteklenmelidir.
 
Somut olayda başvurucu, çıplak aramaya maruz kaldığını iddia etmiş fakat aramanın usulüne ilişkin bir ayrıntı dile getirmemiştir. Aramanın dışarıdan görülemeyecek, kayıt cihazı bulunmayan bir ortamda, giydirilen önlük üzerinden ve iç çamaşırı kalacak şekilde, hemcinsi olan infaz koruma memurları tarafından gerçekleştirildiği anlaşılmıştır. Şikâyet konusu aramanın çıplak arama olarak nitelendirilmesi hususunda tereddüt bulunmakla birlikte başvurucuya uygulanan arama biçiminin aramanın genel olarak beraberinde getirdiği rahatsızlık seviyesini aşacak düzeyde olduğunu tespit etmek mümkün görülmemiştir. Dolayısıyla başvurucunun bu yöndeki iddialarının gerçekliğinin ortaya konulamadığı değerlendirilmiştir.      
 
Başvurucu ayrıca arama işlemi sırasında infaz koruma memurlarınca darbedildiğini iddia ederek Başsavcılığa şikâyette bulunmuştur. Başvurucu hakkında kurum doktoru tarafından olayın hemen ardından düzenlenen ilk giriş muayene raporunda tespit edilen bulgular dikkate alındığında söz konusu iddiasının savunulabilir olduğunu söylemek gerekir. Bu durumda başvurucunun darp iddiası konusunda artık soruşturma makamlarının derhâl etkili bir soruşturma yapma yükümlülüğünün doğduğu kabul edilir.
 
Başsavcılıkça yürütülen soruşturma kapsamında başvurucunun şikâyet ve delilleri tespit edilmiş, şüpheli infaz koruma memurları ve doktorun kimliği belirlenerek savunmaları alınmış, başvurucu hakkında Adli Tıp Kurumu raporu temin edilmiş, olayla ilgili kamera görüntüleri incelenmiş ve aramanın yapıldığı oda kapısını gösteren görüntülerin çözümü yapılmıştır. Toplanan tüm deliller neticesinde Başsavcılıkça başvurucunun arama yapılmasına karşı koyduğu, bu nedenle başvurucuya orantılı güç kullanılarak aramanın yapıldığı değerlendirilmiş; başvurucunun aramaya karşı koyma eyleminin infaz görevlilerine karşı cebir veya tehdit unsurunu içermediği belirtilerek başvurucunun eylemlerinin ceza hukuku yönünden direnme suçunu oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
 
İnfaz kurumuna girişte tutuklu veya hükümlülerinin üzerlerinin aranması ve bu işleme direnildiğinde bu kişilere müdahale edilerek dirençlerinin kırılması olağan karşılanmalıdır. Başvurucunun arama yapılmasına izin vermemesi nedeniyle infaz koruma görevlilerince zor kullanılarak kıyafetlerinin kısmen çıkarılarak arandığı, bu sırada hafif ölçüde yaralandığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla arama yapılmasının sağlanması amacıyla infaz görevlilerince zor kullanmasının kaçınılmaz hâle geldiği değerlendirilmiş, aramaya karşı koyan başvurucunun yaralanma şekli ve ağırlığı dikkate alındığında başvurucunun direncinin kırılması amacıyla kullanılan gücün orantısız olmadığı sonucuna varılmıştır.
 
Her ne kadar başvurucu vücudunun birçok yerinde morluk oluşacak şekilde ağır yaralandığını iddia etmiş ise de ilk muayene raporundaki bulgular ve incelenen kamera görüntülerinde de başvurucunun yaralandığına ilişkin emare olmadığı gözetildiğinde infaz koruma görevlilerinin gereken ölçüyü aşacak şekilde başvurucuya fiziksel müdahalelerini gösteren bir olgunun bulunmadığı değerlendirilmiştir. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edilmediğine karar vermiştir.

cezaevi çıplak arama aym