İtalya cezaevi sistemini sarsan yeni bir firar olayı, güvenlik açıkları ve kronik sorunları yeniden gündeme taşıdı. Milano'daki Opera Cezaevi'nin maksimum güvenlikli bölümünde tutuklu bulunan Arnavutluk vatandaşı Taulant Toma, hafta sonu gerçekleşen kaçışla birlikte Avrupa'daki cezaevlerinden dördüncü kez firar etmeyi başardı. Yetkililer, firarın ardından ülke genelinde geniş çaplı bir arama çalışması başlattı.
Olay, cumartesiyi pazara bağlayan gece yaşandı. Edinilen bilgilere göre Toma, cezaevindeki vardiya değişimi sırasında oluşan kısa süreli boşluktan ve karanlıktan faydalandı. Hücresindeki demir parmaklıkları testereyle kesen Toma, daha sonra düğümlenmiş çarşafları kullanarak pencereden aşağı sarktı ve izini kaybettirdi. Kaçışın, yüksek güvenlik önlemleriyle bilinen Opera Cezaevi'nde gerçekleşmesi ise soru işaretlerini beraberinde getirdi.
41 yaşındaki Taulant Toma, çeşitli ağır suçlardan hükümlüydü ve cezasının 2048 yılına kadar sürmesi bekleniyordu. Yetkililer, firarın hemen ardından alarm durumuna geçti. Valilik koordinasyonunda devreye sokulan arama planı kapsamında, kontrol noktaları oluşturuldu, devriyeler artırıldı ve iç sınır kontrolleri sıkılaştırıldı. Güvenlik birimleri, Toma'nın ülke dışına çıkmaya çalışabileceği ihtimali üzerinde duruyor.
Toma'nın kaçışı, ilk değil. Adı daha önce de Avrupa kamuoyunda yankı uyandıran firarlarla gündeme gelmişti. İlk firarını 2009 yılında İtalya'daki Terni Hapishanesi'nden gerçekleştiren Toma, en çok ses getiren kaçışını ise Şubat 2013'te yaptı. O dönemde Parma Hapishanesi'nin yüksek güvenlikli koğuşunda tutulan Toma, diğer mahkûm Vamentin Frokaj ile birlikte cezaevinden kaçmıştı.
Bu firarın ardından İtalyan polisi yaklaşık 40 gün süren bir takip sonucunda Toma'nın Belçika'da yakalandığını tespit etti. İade edilmek üzere Liege'de tutulan Toma, birkaç ay sonra Belçika'daki cezaevinden de firar ederek üçüncü kez güvenlik güçlerini atlatmayı başardı.
Parma Hapishanesi'nden kaçan diğer mahkûm Vamentin Frokaj ise müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Frokaj, 2015 yılında bir kuyumcu tarafından evine yapılan baskın sırasında hayatını kaybetmişti.
Son firarın ardından soruşturma derinleştirildi. Araştırmacılar, Opera Cezaevi'ne ait güvenlik kamerası kayıtlarını incelemeye aldı. Toma'nın kaçış sırasında dışarıdan yardım alıp almadığı, kullanılan aletlerin cezaevine nasıl sokulduğu ve güvenlik zincirinde hangi noktaların aksadığı detaylı biçimde araştırılıyor.
Bu son olay, İtalya'daki cezaevi sisteminde uzun süredir tartışılan aşırı kalabalık ve personel yetersizliği sorunlarını bir kez daha gözler önüne serdi. İnsan hakları alanında faaliyet gösteren Antigone Derneği'nin verilerine göre, İtalyan hapishaneleri 2025 yılı itibarıyla kapasitesinin yüzde 133'ü oranında dolu durumda. Yaklaşık 51 bin kişilik kapasiteye sahip cezaevlerinde 62 binden fazla mahkûm bulunuyor.
Cezaevi sendikaları ise personel açığının kritik boyutlara ulaştığını belirtiyor. Ülke genelinde 46 binden az cezaevi görevlisinin görev yaptığı, buna karşılık sistemde yaklaşık 20 bin personel eksiği olduğu ifade ediliyor.
Cezaevi polisi sendikası UILPA'nın Genel Sekreteri Gennarino De Fazio, firarın yaşandığı Opera Cezaevi'ne ilişkin çarpıcı rakamlar paylaştı. De Fazio'ya göre cezaevinde 918 odada toplam bin 338 mahkûm bulunuyor. Bu durum, Opera Cezaevi'nde yüzde 153 oranında aşırı doluluk anlamına geliyor. Ayrıca cezaevinin güvenli şekilde işletilebilmesi için en az 811 görevliye ihtiyaç duyulurken, fiilen sadece 533 personelin görev yaptığı belirtiliyor.
De Fazio, yaşanan firarın münferit bir olay olmadığını vurgulayarak, "Cezaevlerinde her gün yaşanan sayısız sorunla birleştiğinde, son 25 yıldır uygulanan cezaevi politikalarının başarısızlığı açıkça ortaya çıkıyor" dedi. Mevcut durumun hem mahkûmların temel insan haklarını ihlal ettiğini hem de cezaevi polis teşkilatını ciddi bir baskı altına soktuğunu ifade etti.
Yetkililer, Taulant Toma'nın yakalanması için çalışmalarını sürdürürken, olayın İtalya'daki cezaevi reformu tartışmalarını yeniden alevlendirmesi bekleniyor.