Cezaevinde iç çamaşırı davası: mahkum tazminat kazandı
Cezaevinde iç çamaşırı nedeniyle şikayetçi olan mahkuma AYM tarafından tazminat ödenmesine karar verildi.
Cezaevlerinin iç uygulamaları hakkında şikayetler infaz hakimliklerine ve ağır ceza mahkemelerine yapılıyor.
Hükümlü ve tutuklular istedikleri sonucu almayınca son olarak itirazı AYM’ye taşıyorlar. İnfaz hakimliklerinin çok basit konularda verdikleri kararlar ise AYM’den geri dönüyor. AYM’nin hükmettiği tazminatlar ise devletin hazinesinden karşılanıyor.
"İÇ ÇAMAŞIRI DAVASI" TAZMİNATI
Bu habere konu olayda Olay tarihinde Manisa T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) tutuklu olan bireysel başvurucu; kronik ürtiker ve vitiligo hastası olduğunu, antialerjik özellikli yüzde yüz pamuk olan iç çamaşırları giymesi gerektiğini belirterek ailesi tarafından getirilen ve emanet eşya deposuna kaldırılan bu özelliğe sahip iç çamaşırlarının kendisine teslim edilmesi talebiyle Kuruma başvuru yaptığı belirtildi.
Başvurucu şahıs, aile hekimliği tarafından 27 Ekim 2017 tarihinde düzenlenen ve "Kronik ürtiker ve vitiligo hastalığı nedeniyle antialerjik pamuklu iç çamaşırı kullanması zorunludur." şeklinde değerlendirmeler içeren sağlık raporunu da Kuruma sunmuş.
Cezaevi 23 Ekim 2018 tarihinde başvurucunun Manisa Devlet Hastanesi Cildiye Polikliniğine sevkini sağlamıştır. Uzman hekim tarafından düzenlenen raporda başvurucunun on beş yıldır devam eden söz konusu rahatsızlığı nedeniyle antialerjik iç çamaşırı giymesi gerektiği ifade edilmiş.
Cezaevi yönetimine yaptığı başvuruların reddedilmesi üzerine başvurucu 10 Aralık 2018 tarihinde Manisa İnfaz Hakimliğine şikayet dilekçesi sunmuş.
Dilekçesinde, yaşadığı sağlık sorunlarının günden güne arttığını ve ailesinin getirdiği iç çamaşırlarının verilmemesi şeklindeki uygulamanın keyfî ve hukuksuz olduğunu ileri sürdüğünü belirtmiş.
İnfaz Hakimliği şikayeti reddetmiş akabinde Ağır Ceza Mahkemesi de red kararını onamıştır.
AYM TAZMİNAT KARARI VERDİ
Anayasa Mahkemesi kararında özetle; katlanması gereken bireysel külfet karşısında Kurum güvenliğinin sağlanmasına yönelik güdülen amaca neden üstünlük tanındığı hususunda bir açıklama yapılmaması ve zorunlu bir toplumsal ihtiyacın bulunduğu konusunda ikna edici gerekçeler ortaya konulmaması nedenleriyle başvurucunun maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı kanaatine vardığı görülmüştür.
Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddialarını haklı bularak 13 bin 500 TL ödenmesine karar verdiği öğrenildi.