Emekli Cumhuriyet Savcısı ve halen avukat olarak görev yapan Bülent Cansu, son dönemde giderek artan "hesap kullandırma davaları"na ilişkin çarpıcı bir değerlendirmede bulundu. Cansu, gerçek dolandırıcıların izlerini kaybettirerek serbest kaldığını, buna karşılık çoğu kez ekonomik sıkıntılar nedeniyle hesaplarını kullandıran gençlerin yetersiz kanıtlarla mahkûm edildiğini söyledi.
"Adalet, en zayıf halka üzerinden kurulamaz"
Dolandırıcılık Dairesi savcısı olarak görev yaptığı dönemde Mayıs 2024'te temyize taşıdığı bir dosyanın hâlâ Yargıtay'da beklediğini hatırlatan Cansu, o dosyada dile getirdiği temel itirazın bugün daha da önem kazandığını vurguladı:
"Gerçek dolandırıcılar izlerini kaybettirirken, hesabını kullandıran gençler ömür boyu damgalanıyor; adalet, en zayıf halka üzerinden kurulamaz."
Dolandırıcılık şebekelerinin yeni yöntemi
Cansu'nun açıklamalarına göre, son yıllarda artış gösteren dolandırıcılık şebekeleri özellikle ekonomik sıkıntı yaşayan üniversite öğrencilerini hedef alıyor. "Ek iş ilanları" üzerinden gençlerle iletişim kuran suç örgütleri, yurtdışından getirilen malların ödemeleri için banka, aracı kurum veya kripto hesaplarına ihtiyaç duyduklarını söyleyerek %3-5 oranında komisyon vaat ediyor.
Gençler, bu işlemin yalnızca vergisel bir sorun doğurabileceğini düşünerek kabul ederken, aslında suç zincirinin içine çekiliyor. İkinci el telefon satışı gibi sahte ilanlarla mağdurlardan toplanan paralar gençlerin hesaplarına aktarılıyor, ardından kripto borsaları üzerinden iz kaybettiriliyor.
Gençler suç örgütünden habersiz
Hesapların bloke edilmesiyle birlikte soruşturmalar başladığında, şebekelerin izini sürmek yerine yalnızca hesap sahipleri yargı önüne çıkarılıyor. Cansu, çoğu dosyada WhatsApp yazışmalarının, gençlerin dolandırıcılık organizasyonundan habersiz olduklarını açıkça ortaya koyduğunu belirtiyor.
Buna rağmen mahkemelerin "otomatik refleksle" gençleri dolandırıcı ilan ettiğini vurgulayan Cansu, şu ifadeleri kullandı:
"Dosyamızın sanığı da tam olarak bu durumdadır. Elinde, hesabının dolandırıcılık amacıyla kullanıldığını bildiğine dair kesin ve inandırıcı bir delil yoktur. Ancak buna rağmen, 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi hiçe sayılmakta, asıl suç örgütleri takip dışı bırakılmakta, gençlerin geleceği karartılmaktadır."
"Hukuk devletine güven zarar görüyor"
Bülent Cansu, bu uygulamanın yalnızca bireysel mağduriyet yaratmadığını, aynı zamanda hukuk devletine olan güveni de zedelediğini söyledi.
"Hesabını kullandıran kişileri suçun asli faili gibi mahkûm etmek; asıl failleri görmezden gelmek adil, hakkaniyetli ve hukuka uygun değildir. Bu tablo değişmediği sürece gençlerimiz mağdur olmaya devam edecek, toplumun adalet duygusu zayıflayacaktır."