Ankara Üniversitesi'nde "Ermeni Terörü ve Uluslararası Diplomasi Konferansı"

ABONE OL

- Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kayapınar: - "Türk ve akraba toplulukların maruz kaldığı soykırım ve sürgünlerin, bilimsel disiplin içinde üniversitelerde işlenmesi ve sistematik olarak anlatılıp anılması gerekiyor" - Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Çetin: - "Ermeni meselesi değil, Ermeni terörü ifadesinin kullanılması gerekiyor. Bu çok daha doğru, 'mesele' değil, 'terör'. Bunu sürekli dile getirmemiz gerekiyor"

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Levent Kayapınar, Türk ve akraba toplulukların maruz kaldığı soykırım ve sürgünlerin, bilimsel disiplin içinde üniversitelerde işlenmesi ve sistematik olarak anlatılıp anılması gerekiyor. dedi.

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesince, Muzaffer Göker Salonunda, Ermeni Terörü ve Uluslararası Diplomasi Konferansı düzenlendi.

Dekan Prof. Dr. Levent Kayapınar, dünyanın değişik bölgelerinde yapılan anma günlerinde, Türklerin maruz kaldıkları katliam, sürgün, göç ve etnik temizlik faaliyetlerinin görmezden gelindiğini söyledi.

İftiralarla, failinin Türkler olduğu öne sürülen sözde katliamların sürekli gündemde tutulduğunu ifade eden Kayapınar, Batı Anadolu'yu işgal eden Yunanlıların, Hollywood sinemasını arkasına alarak, bir filmde Türklerin katliam yaptığını iddia edebilecek kadar gerçeklerin maniple edildiğini belirtti.

Kayapınar, Anadolu, Kafkasya, Kıbrıs, Balkanlar başta olmak üzere dünyanın diğer coğrafyalarında Türklere yönelik yapılan katliamlara işaret ederek, Türk ve akraba toplukların maruz kaldığı soykırım ve sürgünlerin, bilimsel disiplin içinde üniversitelerde kürsülerde işlenmesi ve sistematik olarak anlatılıp anılması gerekiyor. diye konuştu.

- Ermeni meselesi değil, terörü

Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Birol Çetin de Ermeni iddialarına ilişkin kullanılan kavram ve ifadelerin, tarihi gerçeklerle bağdaşması gerektiğini belirterek, bu kapsamda Ermeni meselesi değil, Ermeni terörü ifadesinin kullanılmasını istedi.

Çetin, Bu çok daha doğru, 'mesele' değil, 'terör'. Bunu sürekli dile getirmemiz gerekiyor. Bu işin hakikati neydi? 800 sene boyunca kimseye katliam yapmamışız da sonradan mı katletmişiz, buna kim inanıyor, hiç kimse. Bunu iddia edenler de buna inanmıyor, hepsi kara propaganda. Bütün imkanları kullanıyorlar buna rağmen bizlerin daha güçlü olmamız gerekiyor. Bir iftirayı ne kadar atarsanız atın masum bir insana bulaştırmazsınız. şeklinde konuştu.

Kafkas Dilleri ve Kültürleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Birsen Karaca da Ermeni komitecilerin Türk topraklarındaki terör eylemleri hakkında bilgi verdi.

Karaca, Kumkapı gösterisi, Osmanlı Bankası baskını, Yıldız suikastı gibi pek çok terör eyleminde, Ermeni asıllı Osmanlı vatandaşların da aralarında bulunduğu insanların hayatını kaybettiğini, Ermeni terörünün en fazla Ermenilere zarar verdiğini aktardı.

Emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran ise sunumunda, Ermeni meselesiyle Türkiye'nin dış politikasına ipotek konulmak istendiğini, Ermeni teröristlerin özellikle 1978 ve 1980'li yıllarda büyük terör eylemleri yaptıklarını, bir çoğunun failinin belli olmasına rağmen yakalanamadıklarını ve gemilere bindirilip Avrupa ülkelerine kaçırıldıklarını söyledi.

Ermeni tarafının amacının, uluslararası alanda Türkiye'yi sıkıştırmak olduğunu dile getiren Taşkıran, Sözde katliam için Ermenilerin ellerinde bilimsel, hukuki ve tarihi hiçbir belge yok, ona rağmen dini, yalanı, mazlum millet görüntüsünü kullanarak mesafe almaya çalıştılar. dedi.

- Osmanlı Bankası baskını

Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Ermeni Dili ve Kültürü Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Hülya Eraslan da Osmanlı Bankası Baskını ve Osmanlı Ermeni Basınını anlattığı sunumunda, Ermeni komitecilerce 26 Ağustos 1896'da Osmanlı Bankası merkez şubesine düzenlenen baskının, Osmanlı topraklarındaki ilk modern terör eylemi olduğunu ifade etti.

Baskının yapıldığı yıllarda Osmanlı Bankasının, imparatorluğun finans merkezi olduğunu belirten Eraslan, bu yüzden terör eylemi için burayı seçen Ermeni komitecilerin, başarılı olurlarsa Avrupalı devletlerin İstanbul'u işgal edeceklerine ve ermeni sorununu kendi istedikleri gibi çözeceklerine inandıklarını kaydetti.

Baskında, masum insanların yaşamını yitirdiğini belirten Eraslan, 150 kişinin rehin alındığı bu baskının ardından taleplerini büyük devletler aracılığıyla Osmanlı padişahına ileten Ermeni teröristlerin, yine büyük devletlerce gemiyle Marsilya'ya götürüldüklerini aktardı.

Dr. Hülya Eraslan, eylemin ardından dönemin gazetelerinin Türk tarafını suçladığını ve 5 bin ila 100 bin Ermeni'nin öldürüldüğüne ilişkin haberler yapıldığını sözlerine ekledi.