Adalet Bakanı: kişilik haklarını korumak hukukun en önemli görevi

ABONE OL

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: kişilik haklarını korumak hukukun en önemli görevi

Düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar arkasında olduklarını dile getiren Bakan Tunç, şunları kaydetti:

"Ancak özellikle sosyal medya bir suç işleme özgürlüğü alanı değildir. Gerçek hayatta eğer bir fiil, bir hareket suçsa bu sosyal medyada gerçekleştirilmişse bunu düşünce ve ifade özgürlüğü olarak kabul etmek mümkün değildir. Çünkü eğer siz bir kişiye karşı, yüzüne karşı hakaret etmişseniz bu bir suç. Bunu sosyal medyada yaptığımız zaman bu basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü anlamına gelmez. İşte orada şikayet vuku bulduğunda ya da resen kovuşturmaya tabiyse yargı sisteminin el atmaktan başka bir çaresi yoktur. Çünkü kişilik haklarını korumak hukukun en önemli görevidir. İnsan onurunu korumak adaletin en önemli unsurudur. O nedenle adalet insan onurunu korumaktır diyoruz."

YARGI MENSUPLARIMIZ DA MEDYA MENSUPLARIMIZ DA ÇOK BÜYÜK KRİTİK GÖREV İFA EDİYORLAR

Sosyal medya aracılığıyla dezenformasyonun daha da arttığını, paylaşılan yalan haberin milyonlarca kişiye ulaştığını vurgulayan Bakan Tunç, Ordu'da balerin Ceren Özdemir'i öldüren sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alarak yüksek güvenlikli cezaevine gönderildiğini, ancak bir gazetecinin sanığın bir süre sonra açık cezaevine çıktığı yönündeki paylaşımının, sosyal medyada adalete karşı olumsuz bir algı oluşmasına neden olduğunu hatırlattı.

Bakan Yılmaz Tunç, Özdemir'i öldüren sanığın hala yüksek güvenlikli cezaevinde cezasını çektiğini belirten bir açıklama yayımladıklarını, ancak bunun sosyal medyada sınırlı derecede görüldüğünü, dezenformasyonla mücadelede İletişim Başkanlığının çok büyük katkılarının olduğunu anlattı.

Yılda 12 milyon karar verildiğini ifade eden Tunç, "Bu 12 milyon karardan milyonlarcası doğru karar, ama içlerinde birkaç tane olumsuz karar maalesef 25 bin hakimimizin görev yaptığı bir sistemin tamamının eleştirilmesine de yol açıyor. Doğru bilgiyse, gerçekten haklı bir eleştiriyse başımızın üstünde yeri var." dedi.

Yılmaz Tunç, ama bu bir dezenformasyona yönelikse o zaman adaletin yıprandığını kaydederek, "Vatandaşlarımızın yargıya güveninin zedelenmesi, devlete olan inancının da yitirilmesine neden oluyor. O nedenle hep beraber bir kamu hizmeti yapıyoruz. Hep birlikte yargı mensuplarımız da medya mensuplarımız da çok büyük kritik görev ifa ediyorlar. Bu kritik görevi ifa ederken de adaletle medya ilişkisini zaman zaman masaya yatırmamız gerekiyor. İşte bu toplantı bunun en güzel örneklerinden biri." sözlerini sarf etti.

Bunların yüzde 80'inin kadın ve çocuklardan oluştuğunu kaydeden Tunç, uluslararası medyanın katledilen çocukların hakkını koruyamadığını ve savunamadığını ifade etti.

Bakan Tunç, uluslararası medyanın, Filistin'de katliam yapanları adeta destekleyen bir dezenformasyon yaptığını belirterek, "Ama bunun yanında Türk medyasına baktığımız zaman, Anadolu Ajansına baktığımız zaman, önümüzde şu anda Anadolu Ajansının Filistin'le ilgili yayınları var masaların üzerinde. TRT'ye baktığımız zaman, diğer özel televizyon kuruluşlarına baktığımız zaman her birinin muhabirleri, Filistin'den, Gazze'den, İsrail'den, Lübnan'dan oralarda insanlık suçunun işlendiği bölgelerden hayatları pahasına yayınlar yapıyor ve toplumu aydınlatıyor. Hem milletimizi aydınlatıyor hem de dünyaya mesaj veriyor." ifadelerini kullandı.