Abdulhamit Gül'den özel hayatın gizliliği açıklaması
Kişisel verilerin korunması kapsamındaki yasal değişiklikleri anlatan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, 2010 yılındaki anayasa değişikliği ile bunun anayasal hak olarak tanındığını, 2016'da Kişisel Verileri Koruma Kanunu ile de anayasal hakkın kanuni boyutunun düzenlendiğini söyledi.
KVKK'nin kurulmasının da önemli bir adım olduğunu vurgulayan Bakan Gül, “Vatandaşın güvenerek verdiği bu bilgileri, yarın başka yerlerde, medyada sağda solda ifşa edilecek bir hale gelmediğinden emin olması lazım, böyle bir şeyle karşılaşmaması lazım. Bu konuda güvenin boşa çıkmaması konusunda bütün kurumların büyük bir hassasiyeti sürdürmesi gerekmektedir” dedi.
Kişisel Verileri Koruma Kurumu ve Ankara Üniversitesi’nin 28 Ocak Veri Koruma Günü dolayısıyla ortaklaşa düzenlediği programa katılan Bakan Gül, kişisel verilerin korunmasının insan hakları açısından büyük önem taşıdığını söyledi. İnsanın haklarıyla beraber yaşadığını, devletin görevinin de insanı haklarıyla beraber yaşatması, koruması, geliştirmesi olduğunu vurgulayan Bakan Gül, “Tüm çalışmalarımızda yol haritamız insanı merkeze alan, insanı önceleyen yaklaşımlardır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki hükümetlerimiz insanın haklarını geliştirme koruma konusunda önemli adımlar attı. Bu adımların daha da atılması yönünde irademiz vardır. Bizim irademiz reformları diri tutmak, vatandaşımızın hakkını daha fazla koruyup geliştirmek, daha özgür bir birey, daha güçlü bir toplum, daha güçlü bir demokrasiye ulaşmak ve bunu korumaktır. Özellikle insanımızın onurunu, mahrem alanını ve kişisel verilerini teminat altına almak da en temel görevlerden biridir” ifadesini kullandı.
Bakan Gül sözlerini şöyle sürdürdü: "Geçmişte FETÖ'nün istihbarat ve veri madenciliğine verdiği özel önemi hepimiz biliyoruz. Ve bu çerçevede delil üreterek, tezgahlarla, oluşturulan kumpaslarla nasıl insanların kişisel haklarını ihlal ettikleri, nasıl mahremiyet haklarını ihlal ettiklerini hepimiz gördük, yaşadık. Usulsüz dinlemeler, kişilerin mahrem görüntüleri, özel bilgilerin ifşa edilmesi, verilerin hukuk dışı yollarla ele geçirilmesi gibi tüm hukuk dışı bu fiilleri hep beraber yaşadık. Hukuk devletinde esas itibarıyla haysiyet cellatlığı olmaz, itibar suikastı olmaz. Hukuk buna asla izin vermez, veremez, vermemelidir. Dijital kumpaslarla insanların hayatını tarumar eden, insanlara kumpas kuran, bu FETÖ'cü zihniyetin de asla ama asla unutulmaması gereken bir mücadele alanı olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bu FETÖ'vari anlayışın uygulamaları da hiçbir zaman hiçbir suretle ve hiçbir kimse tarafından gerçekleşmemesi yönünde de teyakkuzu ve bu konuda da hukukun gerekli tedbirleri alması da en esaslı görevlerden biridir” … “İddianamelerde özel ve mahrem hususlarla ilgili özel hayat konularına girilmesi yasaklanmıştır. Biz bunu 4’üncü yargı paketiyle yasakladık. İlgilisi kim olursa olsun, kimsenin özel hayatının bu anlamda ifşa edilmesine asla ama asla kimse müsaade etmez, hukukta bunu kabul etmez” … “Yine iletişim kayıtları eskiden sadece takipsizlik kararı üzerine yok ediliyordu. Bunu beraat kararları içinde getirmiş olduk. Vatandaş beraat kararı almış ama dinleme kayıtları hala dosyada. Beraat kararı ile beraber artık o kayıtlarında ortadan kaldırılması imha edilmesini sağlayan düzenlemeyi çıkardık. Kişisel verinin kapsamı iddia, iddianameyle ilgisi olmayan mahrem bilgiler savunma ispat hakkı kişisel verilerin korunması arasındaki denge, tüm bunların takdirini elbette yargı yapacaktır.” dedi.
Kişisel verilerin korunması hususunda avukatların yaşadığı sıkıntıları da çözmeye çalıştıklarını anlatan Gül, “Bu konuda yine uygulamada avukat meslektaşlarımızın da yaşadığı bazı sorunları biliyoruz. Özellikle savunma hakkı çok kutsaldır ve mağdurunda bu anlamda en temel haklarından biridir. Savunma hakkını yapan avukat meslektaşlarımızın kişisel verilerle ilgili görevini yerine getirirken bu hususların bir engel olmaması yani savunma hakkıyla kişisel verilerle ilgili konulardaki o dengenin kurulmasını önemli görüyoruz.” İfadesini kullandı.