"3 Temmuz'un Dünü Bugünü Yarını" paneli
- Eski Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım: "Bu dava şike veya teşvik davası değil. Türkiye Cumhuriyeti'ni yok etme, onun yerine yeni bir cumhuriyet kurma, ismi belki İslam cumhuriyeti veya başka bir isim olacak, Atatürk'ün kurduğu bu cumhuriyeti ortadan kaldırma davası" - "Benim şahsımın Fenerbahçe başkanlığı diye bir düşüncesi yok bunu bilin. Bakın kızım, ailemle mutluyum. Bundan dolayı kimse rahatsız olmasın. Ama bir gün görev düşerse, hiçbir şey olmazsa bile bu kulübün kapısında bekçi olurum diyen bir adam her zaman hazırdır" - Teknik direktör Aykut Kocaman: "Bütün maçları kazanmak zorundaydık. 14. haftaya kadar da mayınlı tarlada, biz mayınlı yerde oynarken rakiplerin önü temizleniyordu. 14. haftaya kadar, Galatasaray maçına kadar, sezonun sonuna kadar bayrağı yukarıda tutmaya çalıştık"
Eski Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, 3 Temmuz'la ilgili düzenlenen bir panelde, Bu dava şike veya teşvik davası değil. Türkiye Cumhuriyeti'ni yok etme, onun yerine yeni bir cumhuriyet kurma, ismi belki İslam cumhuriyeti veya başka bir isim olacak, Atatürk'ün kurduğu bu cumhuriyeti ortadan kaldırma davası. dedi.
Fenerbahçe Gönüllüleri Derneğinin Caddebostan Kültür Merkezi'nde düzenlediği 3 Temmuz'un Dünü Bugünü Yarını paneline, eski Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile dönemin yöneticileri Mahmut Uslu, İlhan Ekşioğlu, Şekip Mosturoğlu, Yasemin Merçil ve Mithat Yenigün, kulüp görevlileri Cemil Turan ve Tamer Yelkovan katıldı. Teknik direktör Aykut Kocaman da panelde hazır bulundu.
3 Temmuz 2011 süreciyle ilgili sinevizyon gösterileri ve bilgilendirmelerin yapıldığı panelin açılışında konuşan Fenerbahçe Gönüllüleri Derneği Başkanı Emrah Tünay, 12 yıl önce başlayan kumpasın Türk spor ve siyasi tarihine düşen kara leke olduğunu belirterek, bu kara lekenin izlerinin hala silinmediğini söyledi.
- Bu davayı şike davası diye görürseniz yanılırsınız
Kürsüye çağrılan Aziz Yıldırım, 9 yaşındaki kızı Yaz Yıldırım'ı da yanına alarak konuşmasını yaptı.
Fenerbahçe'nin üstüne oynanan oyunların şike veya teşvik davası olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti üzerine oynanan oyunun bir parçası olduğunu öne süren Yıldırım, kumpas davalarıyla Türkiye Anayasası'nın bekçisi olan bir kurumun, ordunun yok edilmek istendiğini ve bunun 40-50 yıl önce devletteki bazı odaklar tarafından dernek adıyla oluşturulan ancak daha sonra terör örgütüne evrilen FETÖ tarafından gerçekleştirildiğini kaydetti.
Yıldırım, Bu davayı şike davası diye görürseniz yanılırsınız. Bu dava şike veya teşvik davası değil. Türkiye Cumhuriyeti'ni yok etme, onun yerine yeni bir cumhuriyet kurma, ismi belki İslam cumhuriyeti veya başka bir isim olacak, Atatürk'ün kurduğu bu cumhuriyeti ortadan kaldırma davası. Hesap kitap bu. dedi.
FETÖ'nün kripto üyelerinin halen bu ülkede var olduklarını ve partilerde de yer aldıklarını aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:
Fenerbahçe ne yaptı? Beni diyorsunuz da direnişin ateşini yakan asıl Fenerbahçe'nin kendisidir. Ben değilim. Ben de buranın bir üyesiyim. Ben değil o günkü şartlarda belki başkası olsa aynı direnişi yapar, yapmaz bilemem. Ama ben o ateşi sizlerle beraber yaktım. Yakınca ne oldu? Biz şikeden, şu oldu bu oldu sonunda beraat ettik. Hayır öyle değil. Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin yaşamasını sağladık. Nasıl sağladık? Fenerbahçe kendisine yapılan haksızlıktan dolayı sokağa çıktı, caddeye çıktı. Anıtkabir'e gittik, Atatürk'e gittik şikayet ettik. Yalnız biz mi, Beşiktaşlı, Galatasaraylı, Eskişehirli, Bursalı bütün insanlar geldi. Herkes bir şeye inanmaya başladı. FETÖ istedikleri işlemleri yaptırdı. Askeri hallettiler. Öyle iftiralar attılar ki bu casusluk davalarıyla, aileleri, eşleri inandırlar. Rezilliğin biri bin para.
- Bu halk 3 Temmuz'da 15 Temmuz'un antrenmanını yaptı
FETÖ'nün askeriyeyi de ele geçirdiğini, Fenerbahçe'ye çarpınca bunun unutulacağını düşündüklerini ancak öyle olmadığını, sarı-lacivert duvara çarptıklarını ve Fenerbahçelilerin bu ateşi yaktığını belirten Yıldırım, Her yerle Fenerbahçe mücadele etmeye başladı. Fenerbahçe'ye çattıkları için pişman oldular. diye konuştu.
Metris Cezaevi'ndeyken odasına kadar gelen bazı insanların kendisine 'Fenerbahçe başkanlığını bırakması durumunda yargılamadan kurtulacağı' yönünde telkinlerde bulunduğuna, bunların içinde yakınları ve arkadaşlarının dahi olduğuna işaret eden Yıldırım, şunları söyledi:
Biz bıraksaydık sizin gücünüzü arkamıza alamazdık. Biz sizin gücünüzü arkamıza aldık. O güç hepimize mücadele gücü verdi. Sonra 7 Şubat oldu, MİT müsteşarını alacaklardı. Sayın Başbakan'ı suçlayacaklardı ve Türkiye Cumhuriyeti'nde yeni bir dönemin başlangıcı olacaktı. İktidar hadiseyi anladı, Fenerbahçe gibi FETÖ ile mücadeleye başladı. Bu olunca bunlar için tek çıkış noktası 15 Temmuz'du. Çünkü tasfiye olacaklardı ve açığa çıkmıştı. Fakat 15 Temmuz da başarısız olunca Cumhurbaşkanı'nın yaptığı çağrıyla insanlar sokağa çıktı. 15 Ağustos'ta Ankara'da Kulüpler Birliği beni çağırdı kalkışmadan dolayı. Ben gitmem biliyorsunuz. 'Sen FETÖ'ye karşısın, gelmezsen ayıp olur' dediler, biz de gittik. Herkesin içinde ben şunu söyledim; herkesin Fenerbahçe Spor Kulübüne ve onun insanlarına teşekkür borcu var. Eğer Fenerbahçe olmasa bu halk sizin çağrınıza cevap vermezdi. Bu halk 3 Temmuz'da antrenman yaptı. Ve sizin çağrınızda bu halk sokağa çıktı ve bunu önledi.
FETÖ'nün devam ettiğini ve amacının Fenerbahçe gibi cumhuriyeti ele geçirmek olduğunu kaydeden Yıldırım, Ama Allah yukarıda ve büyük. 15 Temmuz'da başaramadılar. Yaşıyoruz ama o 3 Temmuz'dakinden daha güçlüler bunu iyi bilin. Bugün bütün tarikatların içindeler. Kendilerini onların içine attılar. Her yerde varlar, güçlüler, bilin. Onlarla mücadeleyi kesmemek lazım. görüşünü paylaştı.
- Şahsımın Fenerbahçe başkanlığı diye bir düşüncesi yok
Fenerbahçe'nin parçalanamayacağını ve bölünemeyeceğini söyleyerek taraftara birlik içinde olunması uyarısında bulunan Yıldırım, başkanlıkla ilgili de Benim şahsımın Fenerbahçe başkanlığı diye bir düşüncesi yok bunu bilin. Bakın kızım, ailemle mutluyum. Bundan dolayı kimse rahatsız olmasın. Ama bir gün görev düşerse, hiçbir şey olmazsa bile bu kulübün kapısında bekçi olurum diyen bir adam her zaman hazırdır. dedi.
3 Temmuz döneminin basite indirgenmemesi gerektiğini ve bu sürecin kulübü çok zarara soktuğunu anlatan Yıldırım, sözlerini şöyle bitirdi:
Tamam bir sene yattık ama insanlar üzüldü. O dönem savcı Mehmet Berk'e, '100 senelik çınarın altına ateş yaktınız. Sizin derdiniz benimleyse oturup benimle bunu hallederdiniz. Niye böyle yaptınız?' diye sordum. Bir tane şey asmış, 'Genç Fenerbahçeli' diye. 'Ben genç Fenerbahçeli değil Fenerbahçeliyim' dedim. Genç menç yok, bende tek şey var; Fenerbahçelilik. Hepimiz gereğini yaptık. Şimdi Fenerbahçeli olarak hepinize söylüyorum, rica ediyorum, parçalanmayın. Bölünmeyin. Bizim kulübün adı Fenerbahçe Spor Kulübü. Altında her türlü insan var. Ben başkayım o başka. Dini anlamda, etnik olarak farklılıklar var. Düşünceleriniz aynı olmayabilir. Ama üst kimliğinizde Fenerbahçe var. Onun başarısı var. Bakın söylüyorum, kötü günler geliyor haberiniz olsun. Çünkü başkaları iktidarla kavga etmiyor. İktidarla kavga edilmez. Biz FETÖ ile kavga ettik, onu karşımıza aldık. Manevi haklılıklarımızı hiç kimse ödeyemez. Ama maddi haklarımızı öderler. Bu oturup karşılıklı konuşmayla olur. Anlatacağız, anlaşacağız. Devletten para alamazsınız, bakın söylüyorum devlet vermez. Alacaklarınızı oturarak, masada... Ben de gelirim, bununla ilgili devletle konuşurum. Fenerbahçe mağdur edildi mahkemede tekrar mağdur olacak. Oturmayla, konuşmayla, pazarlıkla, başka türlü olmaz. Biz bu mücadeleyle Türkiye Cumhuriyeti'nin ayakta durmasını sağlayan bireyleriz.
Aziz Yıldırım, daha sonra mikrofonu 9 yaşındaki kızı Yaz Yıldırım'a verdi. Londra'da futbol okuluna gittiğini ve sakatlandığı bir maçta gol attığını kaydeden Yaz Yıldırım, Mücadeleden vazgeçmeyin. Düşerseniz ayağa kalkın. Ben Fenerbahçeliyim, en büyük Fenerbahçe. ifadelerini kullandı.
- Aykut Kocaman: Bütün maçları kazanmak zorundaydık
Panelde bir konuşma yapan Aykut Kocaman ise 3 Temmuz sürecinden sonra taraftarların yürüyüşü ve Topuk Yaylası'na kadar gelişini unutamadığını söyleyerek, şunları dile getirdi:
Bu taraftara yapabileceğimiz bir şey vardı. Bu muazzam ablukayı, yarattığı kirlenmişliği bir tek şekilde ortadan kaldırabilirdik. Bir sene önce yaptıklarımızı tekrar taraftara hatırlatarak yapabilirdik. Büyük şok dalgasıydı, bütün maçları kazanmak arzusundaydık. Çünkü taraftarımız arkamızda olmazsa başarmamız çok kolay görünmüyordu. Bütün maçları kazanmak zorundaydık. 14. haftaya kadar da mayınlı tarlada, biz mayınlı yerde oynarken rakiplerin önü temizleniyordu. 14. haftaya kadar, Galatasaray maçına kadar, sezonun sonuna kadar bayrağı yukarıda tutmaya çalıştık. Yapabildiğimiz kadar. Ne kadar yapabildik onun takdiri Fenerbahçelilerin.
- Şampiyon olmamız mümkün değildi
Kocaman, 12 Mayıs'taki olaylı Galatasaray maçıyla ilgili de çok üzüldüğü karşılaşmalardan biri olduğunu anlatarak, şu değerlendirmeyi yaptı:
Beraatlerin onanmasından sonraki süreçte tekrar baktım, o günkü maçın sonundaki 5-10 dakikalık olaylar aslında bütün sezonu anlatıyordu. Olağanüstü yorgun geçen bir sezon, yıpranmış bir takım. Son ana kadar gelmiş bir de play-off'u oynamış, 6 maç sonunda 13 puanla en yakın rakibinden 4 puan fazla almış bir takım. Ama şampiyon olamadık. Bütün yönetim kurulunun, taraftarların, ben de dahil iki dakikada şampiyonluğun kaybedilmesinden sonra böyle bir buruklukla beraber, başı öne eğilmeden bitirilen bir sezon için o anlar benim hayatımda gördüğüm en olağanüstü anlardı. Ama sonrasında gelen görüntüler de tabii neden şampiyon olamayacağımızı gösteren en büyük tablolardan bir tanesiydi. Mümkün değildi yani. Çünkü bu operasyonlar niye yapılmıştı? Fenerbahçe şampiyon olsa, 'O zaman biz bu pisliği neden yaptık' olacaktı. En son buraya kadar geldi. Bu sahne benim sezon içindeki düşüncemin gerçeğe büründüğü haldir. O Fenerbahçe taraftarı o olgunlukla her şeyi kabul etmişti ama bu organizasyonu düzenleyenler o olgunluğa dahi izin vermedi.