1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu

ABONE OL

- Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Yavuz Atar: - "Türkiye'deki bütün kesimlerin kendilerini özgür hissedebilecekleri, kendilerine hukukun uygulanabileceğine inandıkları, adaletin işleyişi konusunda şüphe ve tereddütleri olmayacağı anayasa sistemi inşa etmek ve bunu uygulamak durumundayız" - İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Alkan: - "Bizim kriz yönetebilen sisteme ihtiyacımız var. Bunu 1982 Anayasası ile yapabilmemiz mümkün değil"

Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Yavuz Atar, Türkiye'deki bütün kesimlerin kendilerini özgür hissedebilecekleri, kendilerine hukukun uygulanabileceğine inandıkları, adaletin işleyişi konusunda şüphe ve tereddütleri olmayacağı anayasa sistemi inşa etmek ve bunu uygulamak durumundayız. dedi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığınca, Ulucanlar Cezaevi Müzesinde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu, Yeni Anayasa ihtiyacı ve Temel Yaklaşımlar başlıklı oturumla devam etti.

Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Üyesi Ayşenur Bahçekapılı'nın yönettiği oturumda; Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Yavuz Atar, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Alkan, Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Şükrü Karatepe, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç konuşmacı olarak yer aldı.

Ayşenur Bahçekapılı, oturumun başında yaptığı değerlendirmede, zaman ve mekan bakımından sempozyumun büyük öneme sahip olduğunu anlattı ve sempozyumla Nasıl bir anayasa? sorusuna cevap aranacağını belirtti.

Oturumda ilk sözü Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Başkanvekili Yavuz Atar aldı. Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacının muhakkak olduğunu söyleyen Atar, yeni anayasanın hak ve hürriyetleri güvence altına alma, iyi bir yönetim modeli kurgulama amacı ile yapılması gerektiğini belirtti.

Yeni anayasa çalışmalarına yönelik kuşkular olduğunu söyleyen Atar, Türkiye'deki bütün kesimlerin kendilerini özgür hissedebilecekleri, kendilerine hukukun uygulanabileceklerine inandıkları, adaletin işleyişi konusunda şüphe ve tereddütleri olmayacağı anayasa sistemi inşa etmek ve bunu uygulamak durumundayız. Bazı kesimler bizim anayasa söylemimizden kuşku duyuyorlarsa bunları giderecek açıklamaları ve çalışmaları ortaya koymak durumundayız. şeklinde konuştu.

İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Alkan da 1982 Anayasası'nın siyaseti daralttığını ve askeri vesayeti güçlendirdiğini belirterek, Bizim kriz yönetebilen sisteme ihtiyacımız var. Bunu 1982 Anayasası ile yapabilmemiz mümkün değil. Türkiye’nin yeni anayasa ciddi anlamda ihtiyacı var. dedi.

Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkanvekili Prof. Dr. Şükrü Karatepe ise demokratik ülkelerin anayasasında başlangıç kısmı bulunmadığını anlattı. Yeni anayasada bu bölüm bulunacaksa da insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğünü vurgulayan küçük bir paragraf bulunabileceğini ifade eden Karatepe, egemenliğin kullanılmasının yeni anayasada nasıl olabileceğine ilişkin şunları söyledi:

Belki şöyle bir hüküm yazılabilir; 'Millet, egemenliğini doğrudan halk oylaması yoluyla kendisi ve yasama, yürütme, yargı organları eliyle kullanır' gibi bir açıklama yapılabilir. 'Yasama doğrudan halkın seçtiği parlamento, yürütme ise halkın seçtiği cumhurbaşkanıdır'...

- Hukuk ile toplum arasında uyumsuzluğa yol açmaması gerekiyor

TİHEK Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç da yeni bir anayasa ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Anayasa yapım sürecinde müzakere ortamının açık ve şeffaf şekilde yürütülmesinin önemli olduğunu, yöntemin ve metodolojinin ortaya konulması gerektiğini ifade eden Kılıç, şunları söyledi:

Altının çizilmesi gereken şey hem metinsel bütünlük, veciz bir metin ortaya konulması ama bir taraftan da hukuksal ve normatif alanın tümüyle hukuk ile toplum arasında bir uyumsuzluğa yol açmaması. Çünkü anayasal metinler değişmesi, değiştirilmesi kolay olmayan katı metinler. Bu açıdan baktığımız zaman bu uyumsuzluğa yol açabilecek alanlardan kaçınmak icap ediyor.