Akut Bel ağrısı bulunan hastalarda egzersizin etkileri

Özgül ve akut olmayan bel ağrısı bulunan hastalarda, egzersizin tek başına veya multidisipliner bir tedavinin bir parçası olarak, iş gücü kaybını azaltıp azaltmadığını araştırmak amacıyla yapılmış bir çalışmadır.

Akut Bel ağrısı bulunan hastalarda egzersizin etkileri
Editör: adalet.tv
30 Mayıs 2020 - 21:00 - Güncelleme: 30 Mayıs 2020 - 21:12
Gözden geçirilen çalışmalar, egzersizin, ilk izlem yılı içinde, hastalıklı günlerin sayısını azalttığı konusunda güçlü kanıtlar ortaya koymaktadır.
Bel ağrısının yarattığı en büyük problemlerden biri iş gücü kaybıdır. Bu yüzden Amerika,Almanya gibi ülkelerde en büyük harcama iş gücü kaybı ve uzun süreli engelliklik için yapılmıştır.
Çalışmada Tens ,akapunktur, ısı, masaj, lazer, enjeksiyon ve yatak istirahatinin etkinliğini destekleyecek kanıt bulunamamıştır ama multidisipliner girişimlerin çoğunda, tedavi seçenekleri içinde en ümit verici görünen egzersiz, bir şekilde yer almaktadır.
Meta-analizin ilk amacı iş gücü kaybı üzerine olduğu için hastaların büyük kısmını çalışan veya iş arayan kişiler oluşturmuştur.
Araştırmacılar en az 4 haftadır süren, primer tanısı özgül ve akut olmayan BA olan çalışmaları dahil etmişlerdir. Torasik veya servikal ağrısı olan hastalar üzerinde yapılmış, sinir kökü basısı, vertebra kırığı, tümör, enfeksiyon, yangısal hastalıklar, spondilolistezis, spinal stenoz ve kesin instabilite nedenlerine bağlı özgül sırt ağrısını irdeleyen, ve BA'lı gebe kadınları kapsayan araştırmaları dışlamışlardır.
Guzman tarafından yapılan bir derlemede, özellikle 100 saati geçen multidisipliner rehabilitasyonun, ağrıyı azaltma ve işlevi yeniden kazandırmada etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Ama Guzman'ın derlemesine dahil edilmiş olan bazı RKÇ'lar, iş gücü kaybı sonuçlarını bildirmedikleri  veya torasik veya servikal ağrısı olan hastaları da kapsadıkları  için bu çalışmadan dışlanmıştır.
14 yayını dahil edilme ölçütlerine uygun bulmuşlardır.

YÖNTEM KALİTESİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Yöntemin kalitesi, çalışmanın sonucunu etkileyebileceği için, derlemeyi 10 puanlık kalite ölçeğine göre derecelendirmiştir.
Araştırmacılar (JK,SB) birbirinden bağımsız kalite derecelendirmesini yapmış, aralarındaki uyuşmazlıklar ise ya uzlaşarak ya da üçüncü bir araştırmacının (RB) görüşüne başvurularak çözümlemişlerdir.
Deneysel tedaviler ile rutin uygulamalar uygulanan bir kontrol grubu arasında, tedaviler açısından 13 karşılaştırma yapılmıştır. Genelde, hastalıklı günler ve çalışan hastaların oranları için olumlu sonuçlar elde etmişlerdir. Daha uzun süreli izlemlerde etkilerin daha küçük çaplı olduğunu gözlemlemişlerdir. İleri derecede engelli hastaların bulunduğu çalışmalarda, olumlu sonuçlar daha sık bildirmişlerdir. Yöntemlerde tanımlanan kanıt düzeylerine dayanılarak, tek başına veya multidisipliner bir tedavinin parçası olarak egzersizin, akut ve özgül olmayan BA'lı hastalarda, tedaviden bir yıl sonra, hastalık günlerinin sayısını azalttığına dair güçlü kanıtlar olduğu söylenmiştir.1 yıldan sonra veya 5 yıla kadar egzersizin faydaları hakkında yeterli araştırma yapılmamıştır bu yüzden etkisi hakkında bir kanıt elde edilmemiştir.

Araştırmacılar, nicel ve nitel incelemelerin sonucunu uyumlu bulmuştur. Egzersiz tek başına veya multidsipliner yaklaşımın bir parçası olarak uygulandığında BA’lı hastalarda iş gücü kaybının azaldığını görmüşlerdir.Etkinin ileri derece engel seviyesi olan hastalarda daha büyük olduğunu görmüşlerdir.İzlem süresi arttıkça etki azalma eğilimi göstermiştir.
Ama meta-analizin istatiksel gücü az görülmüştür çünkü hasta sayısı azdır.
Çalışmanın heterojenlik derecesi üzerinde durulmuştur. Çalışmaya dahil edilen 14 araştırmanın 13'ü, İskandinav ülkelerinde, bir işte çalışan insanlar ile yapılmıştır. Hastaların tümünde tıbbi tanı, akut ve özgül olmayan bel ağrısıdır. Bu derleme sonucunda varılan önemli sonuçların tümü, deneysel tedavi ile rutin uygulamalar arasında yapılan karşılaştırmalara dayandırılmıştır. Çalışmaların hepsinde, egzersiz, genellikle multidisipliner bir tedavinin bir parçası olarak uygulanmıştır. Tedavinin farklı meslek grupları tarafından yürütülmüş olmasının, heterojeniteye yol açmadığı kanısına varılmıştır.
Çalışmalar arasındaki, psikososyal prognostik faktörlere ilişkin farklılıklar, bu derlemede heterojeniteyi en çok doğrulayan unsur olarak görmüşlerdir. Çalışmaların çoğunda yalnızca birkaç psikososyal prognostik faktörden söz edilmiş ve bunları karşılaştırmayı imkansız olarak görmüşlerdir. Gelecekte yapılacak olan çalışmalarda, katılımcıları standart bir şekilde tanımlayabilmek amacıyla, bir dizi prediktif faktörün önceden belirlenmesi, farklı çalışma topluluklarının karşılaştırılmasına olanak tanıyacağını düşünmüşlerdir.Önerilen prediktif faktörler, yaş, tedaviden önceki yıl içindeki hastalıklı günler, depresyon, iş yükü, işin tatminkarlığı, korkudan kaçınma, inançlar ve eğitim olarak sıralanabilir.
Gelecekte yapılacak RKÇ’lar için en önemli ölçümün, iş kaybı olan günlerin sayısı olması olasıdır. Bu sayı, hastalıklı günler, engellilik ödeneği alınan günler ve işsiz geçirilen günlerin toplanması ile hesaplanabilir. Her bir ölçüm, hem tedaviden önceki yıl içinde hem de izlem süresi boyunca kaydedilmelidir. Tedaviye yanıt, tedaviden önceki ve sonraki durumun, gruplar arasındaki farkıdır. Gözden geçirilen çalışmaların hiçbirinde, tedaviye yanıt, bu tanıma uygun şekilde bildirilmemiştir.
Bu çalışmada, erken girişimlerin daha etkili olduğu şeklindeki tahmini doğrulayacak herhangi bir kanıta rastlanmamıştır.

SONUÇ
Hastalıklı günlerin, tedaviden sonraki ilk yıl içinde azaldığına ilişkin güçlü kanıtlar elde edilmiştir. Bu azalma, özellikle, kontrol grubundaki, rutin uygulamalar uygulanan, her yıl >90 hastalık günü olan,ileri derece engelli hastalarda belirgindir.
Değişik tedavi yaklaşımlarının görece maliyetetkinliğine ilişkin daha fazla sayıda çalışmaya gereksinim olacağını düşünmüşerdir.Tedavinin etkinliğine ilişkin politik ve psikososyal faktörlerin tanımlanması için daha fazla araştırma yapılmalıdır. Toplumun, BA'ya bağlı harcamalarının azaltılması, sağlık çalışanları, politikacılar ve ekonomistlerin ortak çabasını gerektiren bir harekettir.
Makaleyi seçme sebebiniz de en büyük pay egzersiz hakkında olmasıdır. Çünkü aldığım hastalardan da gördüğüm kadarıyla hastalar her zaman kısa sürede etkili olan alternatiflere yönelip iyileşme gördüğü an yanılgıya düşüp kronik bir şekilde hastaneye geri dönmektedir. Bu makalede de egzersizin faydaları ve işe dönüşü nasıl etkilediği güzel bir şekilde anlatılmıştır. Ama makalenin eski bir yıla ait olması aklımda soru işareti bırakmıştır ve makale de hastaların uzun süreli takip edilmemesi ve bu yüzden uzun süreli sonuçların olmaması akıllarda soru işareti bırakmaktadır.İkinci takıldığım nokta ise makale de kısa süreli egzersizin uzun süreli egzersizden daha fazla anlamlı fark yaratmasıdır. Egzersiz sadece işe dönüş açısından değerlendirilmiştir başka etkenlerde incelenebillirdi.
(ör:psikolojik,sosyolojik ,fizyolojik etkileri)
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum