AİHM'in ByLock kararı belli oldu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), FETÖ / PDY terör örgütünün şifreli haberleşme programı olan ByLock kullandığı gerekçesiyle tutuklanan ve daha önce görevden ihraç edilmiş polis memurunun başvurusunda gerekçeli kararını açıkladı.
Editör: adalet.tv
21 Temmuz 2021 - 15:32
ByLock kullananlar örgütü üyesi olarak kabul ediliyor. Bunun nedeni ise Bylock isimli haberleşme programının terör örgütü FETÖ / PDY'nin şifreli haberleşme programı olarak kabul edilmesi. ByLock ile ilgili Avupa İnsan Hakları Mahkemesinden (AİHM) bir karar geldi.
AİHM, ülkemizde 15 Temmuz 2016 tatihinde gerçekleşen darbe girişimi sonrasında gözaltına alınan ve örgütün şifreli mesajlaşma uygulaması ByLock kullandığı gerekçesiyle tutuklanan meslekten ihraç polis memurunun başvurusunda kararını verdi.
Uluslarası mahkeme, T. A.'nın yargılandığı davada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "özgürlük ve güvenlik hakkı"nı düzenleyen 5. maddenin 3. fıkrasının ihlal edildiğine karar verdi.
İHLAL EDİLEN MADDE NE ANLAMA GELİYOR
1. fıkrada "makul şüphe" ile ilgili c bendi, "makul bir süre içinde yargılanma ya da yargılama süresince serbest bırakılma hakkı" ile ilgili 3. fıkra ve "tutulma işleminin yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesi" ile ilgili 4. fıkra olarak sıralandı.
Ülkemiz, sanık T. A.'ya 12.000 euro (yaklaşık olarak 121 bin TL) tazminat ödemeye ve bin euroluk mahkeme masraflarını da karşılamaya mahkum edildi.
AİHM: "ByLock'u kullanmak makul şüphe oluşturmaz"
AİHM'in vermiş olduğu kararda, yargılamayı yapan ülkemizdeki yerel mahkemenin, T.A.'nın tutuklandığı 17 Ekim 2016 günü itibarıyla ByLock hakkında, uygulamanın sadece terörist başı Fetullah Gülen yapılanması tarafından örgüt içi iletişim için kullanıldığı sonucuna varabilecek bilgiye sahip olmadığı, hakkındabaşka delil ya da işaretler bulunmaksızın sadece ByLock programını kullanmanın hakkında iddia edilen suçların gerçekten işlendiği konusunda bir makul şüphe oluşturmadığı belirtildi.
Yargılama öncesinde tutukluluk için yeterli gerekçenin de sunulamadığına belirten AİHM, ayrıca T. A.'nın da savunmasını yapan avukatının da delillerle ilgili yeterli bilgi verilmediğini, dosya bilgilerinin soruşturma savcılığında saklı bulunduğunu, bu bilgilerin tutukluluğa itiraz sürecinde büyük önem taşıdığını belirtti. Sanık T. A.'nın tutukluluk halinin kaldırılmasına yönelik yaptığı başvuruların çeşitli mahkemeler tarafaaından reddedildiği de kararda not olarak eklendi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), "İlkesel olarak şifreli iletişim aracı indirme ya da kullanmanın tek başına yasa dışı ya da suç teşkil edecek bir eyleme dahil olunduğu konusunda tatmin edici bir delil oluşturmadığı"na vurgu yaparak bu durumun mesaj içerikleri ya da yazılan mesajların bağlamı gibi makul şüphe yaratacak başka delillerle desteklenmesi gerektiğini belirtti. Yani AİHM'e göre ByLock indirmekten / kullanmaktan ziyade program içerisinde gönderilen mesajların içeriğinin göz önüne alınması gerekiyordu.
Tartışmaya açık olan AİHM kararında ayrıca, "Türkiye'nin askeri darbe girişimi sonrasında karşılaştığı zorluklar kuşkusuz Mahkeme'nin AİHS'nin 5. maddesini yorumlarken bütünüyle hesaba katması gereken bağlamsal bir faktördü. Ancak bu, resmi yetkililerin OHAL döneminde teyit edilebilir bir kanıt, bilgi ya da yeterli olgusal zemin olmadan bir bireyin tutukluluğuna karar vermekte açık çeke sahip olduğu anlamına gelmemektedir" denildi.
AİHM, ülkemizde 15 Temmuz 2016 tatihinde gerçekleşen darbe girişimi sonrasında gözaltına alınan ve örgütün şifreli mesajlaşma uygulaması ByLock kullandığı gerekçesiyle tutuklanan meslekten ihraç polis memurunun başvurusunda kararını verdi.
Uluslarası mahkeme, T. A.'nın yargılandığı davada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) "özgürlük ve güvenlik hakkı"nı düzenleyen 5. maddenin 3. fıkrasının ihlal edildiğine karar verdi.
İHLAL EDİLEN MADDE NE ANLAMA GELİYOR
1. fıkrada "makul şüphe" ile ilgili c bendi, "makul bir süre içinde yargılanma ya da yargılama süresince serbest bırakılma hakkı" ile ilgili 3. fıkra ve "tutulma işleminin yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesi" ile ilgili 4. fıkra olarak sıralandı.
Ülkemiz, sanık T. A.'ya 12.000 euro (yaklaşık olarak 121 bin TL) tazminat ödemeye ve bin euroluk mahkeme masraflarını da karşılamaya mahkum edildi.
AİHM: "ByLock'u kullanmak makul şüphe oluşturmaz"
AİHM'in vermiş olduğu kararda, yargılamayı yapan ülkemizdeki yerel mahkemenin, T.A.'nın tutuklandığı 17 Ekim 2016 günü itibarıyla ByLock hakkında, uygulamanın sadece terörist başı Fetullah Gülen yapılanması tarafından örgüt içi iletişim için kullanıldığı sonucuna varabilecek bilgiye sahip olmadığı, hakkındabaşka delil ya da işaretler bulunmaksızın sadece ByLock programını kullanmanın hakkında iddia edilen suçların gerçekten işlendiği konusunda bir makul şüphe oluşturmadığı belirtildi.
Yargılama öncesinde tutukluluk için yeterli gerekçenin de sunulamadığına belirten AİHM, ayrıca T. A.'nın da savunmasını yapan avukatının da delillerle ilgili yeterli bilgi verilmediğini, dosya bilgilerinin soruşturma savcılığında saklı bulunduğunu, bu bilgilerin tutukluluğa itiraz sürecinde büyük önem taşıdığını belirtti. Sanık T. A.'nın tutukluluk halinin kaldırılmasına yönelik yaptığı başvuruların çeşitli mahkemeler tarafaaından reddedildiği de kararda not olarak eklendi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), "İlkesel olarak şifreli iletişim aracı indirme ya da kullanmanın tek başına yasa dışı ya da suç teşkil edecek bir eyleme dahil olunduğu konusunda tatmin edici bir delil oluşturmadığı"na vurgu yaparak bu durumun mesaj içerikleri ya da yazılan mesajların bağlamı gibi makul şüphe yaratacak başka delillerle desteklenmesi gerektiğini belirtti. Yani AİHM'e göre ByLock indirmekten / kullanmaktan ziyade program içerisinde gönderilen mesajların içeriğinin göz önüne alınması gerekiyordu.
Tartışmaya açık olan AİHM kararında ayrıca, "Türkiye'nin askeri darbe girişimi sonrasında karşılaştığı zorluklar kuşkusuz Mahkeme'nin AİHS'nin 5. maddesini yorumlarken bütünüyle hesaba katması gereken bağlamsal bir faktördü. Ancak bu, resmi yetkililerin OHAL döneminde teyit edilebilir bir kanıt, bilgi ya da yeterli olgusal zemin olmadan bir bireyin tutukluluğuna karar vermekte açık çeke sahip olduğu anlamına gelmemektedir" denildi.
FACEBOOK YORUMLAR