Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Trabzon'da konuştu
- "Ülkemizin güneyinde, Suriye'nin kuzeyinde bir terör devleti kurmak, kurdurmak isteyen küresel güçlere hiçbir zaman fırsat vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz ve ülkemizi terörden arınmış huzurlu bir geleceğe kavuşturmanın mücadelesini devam ettireceğiz"
Tunç, AK Parti Trabzon İl Başkanlığı'nı ziyaretinde, her seçimde partilerine büyük destek veren Trabzonlulara teşekkür etti.
Filistin'de insanlık ve savaş suçu işlenmeye devam ettiğini vurgulayan Tunç, 7 Ekim'den bu yana 20 binden fazla Filistinlinin, İsrail'in saldırılarında şehit olduğunu söyledi.
Tunç, Türkiye'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Filistinlilerin sesi olmaya çalıştığına işaret ederek, orada akan kanın, çocuk katliamlarının durması noktasındaki mücadelenin sürdüğünü anlattı.
Bakan Tunç, bir asırdan bu yana Filistin topraklarını işgal eden İsrailli saldırganları durdurmanın yolunun orada bağımsız Filistin devleti kurulmasından geçtiğine dikkati çekerek, şu değerlendirmede bulundu:
"Bağımsız Filistin devleti kurulmadan bu sorun çözülmeyecek. Bağımsız bir Filistin devletinin kurulması noktasındaki politikamızı da ısrarlı bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz. İnsanlık vicdanı şu anda meydanlara taşmaya başladı. Sokaklarda Filistin'e destek mitingleri değişik ülkelerde, Batılı ülkelerde de İsrail'i kınama mitingleri, yürüyüşleri gerçekleştiriliyor. Eninde sonunda o İsrailli saldırganlar bir gün Uluslararası Ceza Mahkemesinin huzuruna çıkacak ve bundan mahkum olacaklar. Katlettikleri bebeklerin, çocukların hesabını insanlık huzurunda verecekler. Biz buna yürekten inanıyoruz. Türkiye olarak Filistin'i desteklemeye devam edeceğiz."
- "Terörün kökünü kazıyıncaya kadar bu mücadele devam edecek"
Terörü lanetleyen Tunç, "Geçtiğimiz hafta 12 şehidimiz PKK'nın hain, kalleş saldırısında şehit oldu. Terörün kökünü kazıyıncaya kadar bu mücadele devam edecek. Ülkemizin güneyinde, Suriye'nin kuzeyinde bir terör devleti kurmak, kurdurmak isteyen küresel güçlere hiçbir zaman fırsat vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz ve ülkemizi terörden arınmış huzurlu bir geleceğe kavuşturmanın mücadelesini devam ettireceğiz. Bir kez daha askerlerimize Allah'tan rahmet, milletimize de başsağlığı diliyorum." diye konuştu.
Tunç, AK Parti'nin masa başında kurulan bir parti olmadığını dile getirerek, "AK Parti bir siyaset mühendisliğinin neticesinde oluşan, kurulan bir siyasi hareket değil." ifadesini kullandı.
AK Parti'nin milletin taleplerini yerine getirdiği, ülkenin hayal edilemeyen icraatla donatılmaya başlandığında hep saldırıların hedefinde olduğunu vurgulayan Tunç, şunları kaydetti:
"367 krizi bunlardan bir tanesidir. Vesayetçi anlayış, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesini, Türkiye'nin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşmasını istememektedir, istememiştir. Bu nedenle AK Partimiz, Cumhurbaşkanımız bir taraftan vesayetçi anlayışla mücadele ederken, bir taraftan da milletimizin refahını artırmak, şehirlerimizi daha müreffeh hale getirmek için 81 vilayetimizi icraatlarla donatmanın gayreti içerisinde olmuştur. 367 krizi sonrasında Cumhurbaşkanını özellikle halka seçtirmemek için yaptıkları mücadele. Hem Meclise seçtirmemek hem halka seçtirmemek. Çünkü istedikleri gibi bir Cumhurbaşkanının Çankaya Köşkü'ne gitmesini istiyorlardı ama maalesef başaramadılar. Halkın seçmesiyle o engeli aşmış olduk. O referandumla milletimiz destek verdi. Sonrasında 2008'de AK Parti ikinci kapatma davasıyla karşı karşıya kaldı."
Tunç, AK Parti'nin 2008'de kapatma davasına maruz bırakıldığını, sonrasında Mit tırları krizi ve Gezi olaylarıyla kutlu yürüyüşünün engellenmeye çalışıldığını belirtti.
Ekonomide en parlak dönemin yaşandığı 2013'teki olaylara işaret eden Tunç, şöyle devam etti:
"Enflasyonun, faizlerin yüzde 5'e düştüğü bir dönemdi. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Marmaray'ın, projelerinin konuşulduğu bu parlak dönemde düğmeye bastılar, 'Bu kutlu yürüyüşü engelleyebilir miyiz?' dediler. Gezi olaylarıyla başlattıkları sokak hareketlerinde başarılı olamayınca, '17-25 Aralık'ta acaba masa başında bu işi başarabilir miyiz, hükümeti devirebilir miyiz?' diye düşündüler. Onu da başaramadılar. Sonrasında hendek olayları, terör olaylarını azdırarak ülkemizin değişik yerlerinde patlamalar, anarşik olaylar ve bir kaos ortamıyla aslında 15 Temmuz'a giden süreci yaşattılar ve 15 Temmuz darbe kalkışmasıyla da son darbeyi vuracaklarını ve milli iradenin önüne ket vuracaklarını ve hükümeti düşüreceklerini zannettiler. Onu da başaramadılar. Milletimizin şanlı direnişi Cumhurbaşkanımızın dirayetli, duruşuyla darbe kalkışması da önlendi. 2017'deki anayasa değişikliğiyle de ülkemiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne adım attı."
Tunç, Türkiye'yi her türlü şiddetin olmadığı, kadına şiddetin, çocuk istismarının, uyuşturucunun olmadığı, gençlerin ve çocukların korunduğu, terörden arınmış huzurlu bir geleceğe hazırlamanın gayreti içerisinde olacaklarını belirterek, "Ülkemizi, özellikle dünyada adaleti, hakkaniyeti savunmaya devam edeceğiz. Dengeli dış politikamızla özellikle mazlumu savunmanın gayreti içerisinde olacağız. Bu anlamda da dış politikada Türkiye eksenini oluşturmaya ve hep beraber Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını, Türkiye Yüzyılı yapmanın mücadelesi içerisinde olacağız." dedi.
Bakan Tunç, kentteki temasları kapsamında Vali Aziz Yıldırım'ı ve Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu'nu da makamlarında ziyaret etti.
FACEBOOK YORUMLAR