"5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi" devam ediyor
- Afgan barış müzakerecisi ve kadın hakları aktivisti Fatima Gailani: - "Bugünkü Afganistan'a bakarsak 60 sene önce ülkenin öyle olduğunu düşünmek çok zor. Ciddi bir mücadele veriyoruz. Ne için? Kızlar da ortaöğretime erişebilsin diye" - Doha Uluslararası Aile Enstitüsü İcra Direktörü Sharifa Noaman El Amadi: - "Başkanlar ve başbakanların, kadınları ve aileyi destekleyen politikalar üzerinde çalışması gerekir. Bu konuda çeşitli araştırmalar yapılmalı"
Afgan barış müzakerecisi ve kadın hakları aktivisti Fatima Gailani, Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen zirvenin, "Özne Olarak Kadın" başlıklı oturumunda, Afganistan'daki kadın haklarından söz etti.
Yaklaşık 2 ay sonra 69 yaşına gireceğini belirten Gailani, 8 yaşındayken ülkesinin kabinesinde kadın bakanların bulunduğunu, çocukken bunun önemini kavrayamadığını ama annesinin ve teyzesinin gözündeki mutluluğu gördüğünü dile getirdi.
Afganistan'da kadınlar oy kullanıyorken, bazı demokratik ülkelerde kadınların halen oy kullanamadığını aktaran Gailani, "Ancak bugünkü Afganistan'a bakarsak 60 sene önce ülkenin öyle olduğunu düşünmek çok zor. Ciddi bir mücadele veriyoruz. Ne için? Kızlar da ortaöğretime erişebilsin diye. Savaş, ülkede çok şeyi değiştirdi." dedi.
- "Aileleri güçlendirdiğimizde toplumu güçlendiriyoruz"
Doha Uluslararası Aile Enstitüsü İcra Direktörü Sharifa Noaman El Amadi de kadının aile içindeki yerinin önemine işaret etti.
El Amadi, başkanlar ve başbakanların, kadınları ve aileyi destekleyen politikalar üzerinde çalışması gerektiğini ifade ederek, "Bu konuda çeşitli araştırmalar yapılmalı. Biz kendimize 'feminist' diyoruz çünkü aileleri güçlendirmek istiyoruz. Aileleri güçlendirdiğimizde toplumu güçlendiriyoruz." dedi.
İbn Haldun Üniversitesi öğretim görevlisi ve Jasmine Vakfı eş kurucusu Dr. Tesnim Khriji Chichi, Tunus'taki kadın haklarını anlattı.
Tunus'un her zaman, kadınların eşitliği bağlamında bölgede ilerici bir ülke olarak değerlendirildiğini belirten Chichi, şunları söyledi:
"Modernleşmenin aslen iki sütunu olduğunu düşünüyorduk. Bunlardan ilki 'kadın hakları', ikincisi ise 'sekülerizm'di. Bu iki sütun, Tunus devletinin temel taşlarıydı. Fakat, fiiliyatta bu ne anlama geliyordu. Söz konusu dönemin hükümeti, bu yeni hakları, mevcut kadın hakları hareketinin üzerine inşa etmek yerine daha farklı bir çizgi tercih etti. İnsan hakları ve kadın haklarını birleştirmeye gidilmedi. Bunun yerine devletin başını çektiği feminizm, kadın haklarını diğer haklardan izole etti. Kadınların hicap giymeme hakkı vardı.
Modernleşme, tamamen geleneği ve kültürel kodları terk etmek, kamusal alanın dışına çıkartmak olarak algılanıyordu. Aslında kadınların üzerine bir görünüm ve belli türden haklar dayatılıyordu. Bir kadın olarak karar verme mekanizmalarında sizi bir kadının temsil etmesini istediğinizde devlet tarafından o haklar verilmiyordu. Bu açıklık, ilericilik cephesinin arkasında çok ciddi sorunlar vardı. Kadınlar birçok haktan mahrum bırakıldı."
Zirve, oturumlarla devam ediyor.
FACEBOOK YORUMLAR